02/12/2014 0:58
Koreografi(baleyi oluşturan adım, figür ve anlatımların bütünü) kurallarına göre düzenlenen, dans ve jestlerin müzik ritmine uydurulması temeline dayanan ve çok fazla vücut esnekliği ve narinlik gerektiren sahne gösterilerine bale denilir.

Balenin tarihi, eski uygarlıkların dinsel inançlarına ve ayinlerine dayanmaktadır. Doğa olayları karşısında ruhlarında ortaya çıkan tepkileri tek veya topluca yaptıkları uyumlu el, ayak vb. vücut hareketleriyle belli etmeye çalışan İlkçağın insanı; bu olaylardan kendilerine zarar verenlere karşı öfke, kızgınlık, hiddet, iyilik getirenlerine karşı minnet, sevgi, şükran duygularını değişik hareketler eşliğinde yaptıkları ilkel danslarla gösterirlerdi.

Zamanın ilerlemesi ve uygarlıkların gelişmesiyle birlikte kutsal sayılan bu danslar tapınaklarda yapılmaya başlandı. Eski çağ insanı dans sanatını milattan sonra II-III. yüzyıllarda, kutsal kabul edilmekten vazgeçti ve o tarihten itibaren kutsallığın simgesi olan tapınaklarda bu danslar yapılmaz oldu. Tapınakların dışında icra edilmeye başlanan dans sanatı insanların bu sanatı seyretmekten zevk alması ve eğlenmesi üzerine üç yönde gelişmeye başladı. Bu gelişmeler:

-Halk çalgıları eşliğinde, halkın gelenek, görenek, adet, düşünce ve inançlarını belirten halk dansları,

-Halktan daha ayrıcalıklı kabul edilen üst sınıfın seyrettiği ve eğlendiği toplu eğlence dansları,

- Yalnız görsel zevk için bu dansı güzel yapabilen belirli sanatçılarla icra edilen(yapılan) gösteri dansları alanlarında oldu.

Bu danslarda belli bir konunun işlenmesine dayanan ilk örnekler eski Yunan ve Roma saraylarına dayanmaktadır. Ortaçağ’da soylu olarak kabul edilerek ayrıcalıklara sahip olan soylular sınıfının çok sevdiği bir gösteri türü olarak devam eden bu dans, saray dans gösterisi anlamına gelen İtalyanca balletto kelimesi ile açıklanmaya başlandı. Rönesans’ta müzisyenler adımlarının müzik ile uyumlu olması için bu sanat dalı üzerinde çalışmaya başladılar. Fransa’da 1581 yılında iki soylu gencin nişan törenlerinde yapılan bir bale gösterisi, ilk bale eserlerinden biri olarak kabul edildi. Fransa’da 1636 yılında ilk tiyatro binası kuruldu ve saray bale gösterilerinin özel tiyatro binalarında yapılması çok kısa bir zaman içinde ülkede yaygınlaşmaya başladı.

İlk bale parçaları eski Yunan ve Roma efsanelerini işlerken, Romantik Çağ’da halk geleneklerine de bu dansta yer verilmeye başlandı. Başlangıçta ağır giysilerle sahneye çıkan bale oyuncuları XIX. Yüzyılda daha hafif ve rahat giysilerle dans etmenin kolaylığını fark edince, danslarında daha hafif ve rahat kıyafetler giymeye başladılar ve bu giyim tarzı balenin simgesi durumuna geldi.

Fransa ve İtalya’da başlayan bale sanatı daha sonraları başka ülkelere yayılmaya başladı ve en büyük gelişmeyi de Rusya’da gösterdi. Önceleri serflerden seçilen dansçılar saraya alındılar.

Büyük Katerina döneminde başlatılan bu uygulama, imparatorluk döneminde bale topluluğunun kurulmasıyla daha da büyük bir gelişme gösterdi. Dans eden toprak kölelerine özgürlükleri verilmeye başlandı. Bu bale türü daha sonraları Fransa’da Marius Petipa(1822-1910), İsveç’te Christian Johann sen(1817-1903), İtalya’da ise Enrico Cecchetti(1850-1928) tarafından ileri derecelerde geliştirildi. Ama Avrupa’da balenin temelini Serge Diaghilev(1872-1929) isimli büyük Rus bale sanatçısı attı. İlk çağ bale topluluğunu Diaghilev kurdu ve pek çok bale sanatçısı yetiştirdi.

Müzikte çağdaş bale için geniş bir repertuar doğması üzerine elde bulunan bale suitleri yetersiz kalınca, büyük bale yöneticileri bazı ünlü bestecilerin çeşitli eserlerini bale gösterilerinde kullanmaya başladılar. Bunun üzerine pek çok ünlü besteci Stravinsky, Rimsky-Korsakov, Çaykovsky, Debussy bale müziği bestelemeye başladılar.

Klasik balenin diğer sahne danslarından çok ayrı bir tekniği vardır. Yalnızca el ve ayaklar değil, tüm kasların, bütün vücudun bale hareketlerine uyumlaştırılması ve çok esnek olunması gerekmektedir. Bunun için bale eğitimine çok küçük yaşlarda henüz kemikler ve kaslar tam sertleşmemişken başlanılması gerekmektedir. Büyük yaşlarda bale sanatına başlanılması vücudun bale için gerekli olan esnekliğe kavuşturulmasında sorunlar çıkartmakta ve bale için gereken kemik ve kas esnekliği sağlanamamaktadır.

Bale ilk başta Rusya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde gelişmiş ve gelişmeye de devam etmektedir. Günümüzde bale kendi başına çok sevilen bir sanat dalı olmuştur. Bugün Dünyanın en ünlü bale toplulukları olarak; Moskova Bolşoy Balesi, Küba Devlet Balesi, İskoç Bale Topluluğu, Londra Sadler’s Welles, Paris Opera Balesi, New York Şehir Balesi, Danimarka Kraliyet Balesi, İsveç Kraliyet Balesi ve Monte-Carlo Balesi sayılabilmektedir.

Türkiye’de bale, XIX. yüzyıl sonunda Beyoğlu’ndaki Naum Tiyatrosu’nun getirttiği bale toplulukları ile tanındı. Naum Tiyatrosunu takip ederek daha sonraları Beyoğlu’ndaki bazı tiyatrolar da küçük bale toplulukları getirmeye başladılar. Gerçek anlamda bale eğitim ve öğretimi 1947 yılında İngiliz Kraliyet Balesi’nin kurucusu olan kişinin, Türk Balesi’ni kurmak üzere Türkiye’ye çağrılmasıyla ilk adımlarını attı. İlk Türk bale okulu İstanbul Yeşilköy’de 6 Ocak 1948 yılında açıldı. Bu okula 11 erkek öğrenci, 18 kız öğrenci kabul edildi. Bu okul 1950 yılında Ankara’ya taşındı. Daha ilerleyen tarihlerde Devlet Konservatuarı’nın bir bölümü oldu ve 1957 senesinde ilk mezunlarını verdi. Bugün İstanbul, Ankara ve İzmir’de devlet bale toplulukları bulunmaktadır.

Kategoriler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi