Aslında yüz başın içerisindedir. Yüz duygu, his ve düşüncelerin en kolay belli edildiği vücut kısmıdır ve istemsiz yapılan her davranışı belli eder. Çünkü yüzde çok fazla kas vardır ve biri kontrol edilse bile diğeri kontrol edilemez.

Bilinçli bir şekilde kontrole kalksanız bile rahatsızlık ve mutluluklarınızla alakalı bilinçaltı mutlaka bir sinyal verecektir. Üstelik de yüz her zaman göz önünde olan bir vücut kısmıdır ve normal şartlar altında yüzü saklamak pek mümkün olmamaktadır. Yüz ancak ellerle saklanır ki buda çok doğal bir hareket olmadığından dolayı karşı tarafa bir takım mesajlar verebilmektedir.

Üstün körü bir gülümseme ile samimi bir gülümseme arasındaki fark karşınızdaki kişi tarafından rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Samimi olmayan gülüşlere bıyık altından gülüş denilir. Bu gülüş karşı tarafla alay eden, dalga geçen ve aşağılayan bir gülüş şeklidir. Örneğin bir konuşma esnasında karşınızdaki kişi size bıyık altından gülüyorsa muhtemelen siz hemen neden söylediklerimle dalga geçiyorsunuz diyeceksinizdir. Bıyık altından gülmek bizim kültürümüzde karşıyı aşağılamak ve karşıyla dalga geçmek anlamalarına geldiğinden dolayı çok da hoş karşılanmayan bir gülüş şekli olmaktadır. Eğer bir toplulukla diyalog halindeyseniz bıyık altından gülmemeniz gerekmektedir aksi takdirde bazı sıkıntılar yaşayabilir ve bazı olumsuz tepkilerle karşı karşıya kalabilirsiniz.

Jest ve mimik hareketlerini birçok insanın saklaması, gizlemesi ve kontrol etmesi pek mümkün olmamakla birlikte, poker oyuncuları jest ve mimiklerini saklama konusunda oldukça başarılıdırlar. Poker oyuncularında genel de yüzlerinde bir mimik hareketi yoktur ve karşısındaki kişi onun ne düşündüğüne, ne hissettiğini anlayamamaktadır. Bu özelliklerinden dolayı bu insanlara poker feist denilmektedir. Normal insanlar ise bu konuda oldukça yetersiz kalmaktadırlar. Örneğin bir arkadaşınızla sohbet esnasında arkadaşınızın yüz hareketlerinden, sizin söylediklerinize sevindiğini veya üzüldüğünü hemen anlayabilirsiniz. Çünkü yüz duyguların, düşüncelerin en çok belli edildiği yerdir.

Normalde arkadaşınızın duygularını saklaması için elleriyle yüzünü örtmesi gerekmektedir ki buda normal dışı hareket olmakta ve yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermektedir. Çünkü bir insan ancak utanılacak bir iş yaptığında yüzünü saklar. Tabi bütün bu söylediklerimiz günlük yaşantısında yüzünü örtü ile saklayan yani tesettüre girmiş insanlar için geçerli değildir.

Yüzdeki en önemli organ gözlerdir. Gözler dış dünyanın algılanmasında en fazla katkı sağlayan organdır. Dışarıdan alınan verilerin %84'ü gözlerle, %10';u işitilerek, %6'sı ise diğer algılarımızla algılanılmaktadır.

Gözler kapandıkça anlatılan bilgiye olan ilgi azalıyor demektir.   Örneğin bir konferansta ya da bir seminerde gözleri yarı kapanmış, ha uyudu ha uyuyacak gibi duran kişilerin anlatılan konuya ilgileri azalmıştır. Gözler açıldıkça konuya olan ilgi de artmaktadır. Gözlerin açılması söylenilen şeyle çok ilgilenildiğini, o konuyla alakadar olunduğunu göstermektedir. Eğer birisiyle konuşurken gözlerinizi açarsanız( tabi burada karşınızdaki kişiyi korkutacak şekilde, hortlak görmüş gibi değil ) karşınızdaki kişiye senin söylediklerinle çok ilgileniyorum imajı verirsiniz bu da sizin karşınızdakiyle daha kolay iletişime geçmenizi sağlar. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi açmanın ayarı doğru yapılmalı ve karşı taraftaki kişi korkutulmamalıdır. Çocuğunuzla diyaloga geçtiğiniz zaman onu dinlerken, mutlaka gözlerinizi bir miktar açın ve başınızı sağa veya sola doğru hafif bir şekilde eğin, çocuk size anlattıkça siz arada başınızı aşağı yukarı doğru hareket ettirerek onun anlattıklarına katıldığınızı belli edin. Bakın bu hareketlerinizden sonra çocuğunuzla çok daha kolay bir şekilde iletişime geçtiğinizi göreceksiniz. Konuşma esnasında çocuğun hizasına inmekte konuşmanın etkisini artıracaktır. Çünkü aksi takdir de çocuğa tepeden bakmış olacaksınız ki böyle bir duruş şekli, çocuğun rahat konuşmasını engelleyecek ve iletişimde aksaklıklar yaşanmasına sebep olacaktır.

Bir kişiyi başınızı hafif sağa veya sola eğerek( dikkatli dinleme hareketi ) arada başınızı aşağı yukarı hareket ettirerek( tasdik etme, onaylama hareketi ) ve gözleriniz hafif açık bir şekilde( konuyla ilgilenildiğini, alakadar olunduğunu gösteren göz hareketi ) dinlerseniz karşıda çok güzel bir izlenim bırakabilirsiniz. Bu yaptığınız hareketlerle, senin söylediklerinle çok ilgileniyorum,   anlattıklarınla çok alakadar oluyorum, söylediklerin benim için çok anlamlı ve çok değerli, senin söylediklerine inanıyor ve sana güveniyorum, seni bütün kalbimle ve bütün vücudumla dinliyorum anlamlarını karşı taraftaki kişiye vermiş olursunuz. Bütün bunları sözele dökmek yerine birkaç küçük hareketle karşı tarafta anlatabilmek beden diliyle mümkün olmaktadır. Aslında beden dili muhteşem bir dildir. Çünkü sözel olarak dile getirmenin çok uzun olduğu veya dile dökülemeyen birçok duygu ve düşüncelerin, birkaç küçük hareketle karşıya anlatılmasını sağlayabilmektedir.

Gözlerin birden bire yani aniden açılması hayret etmek anlamına gelmektedir Gözleri fal taşı gibi açıldı tabiri gözün bu hareketindeki anlamından gelmektedir. Hayret ettiğimizi gözlerimiz çok kolay bir şekilde karşı tarafa anlatabilmektedir. Ağzın açılması da kişinin çok şaşırdığını, hayretler içinde kaldığını göstermektedir. Çok ilginç bir konuyu arkadaşınıza anlatırken muhtemeldir ki siz, bende bu konuyu ilk duyduğumda ağzım açık dinledim dersiniz. Örneğin Ayşe, Ali'nin söylediklerini duyunca gözleri birden fal taşı gibi açıldı veya Ali'nin söylediklerini ağzım açık bir şekilde dinledim.

Gözlerin hafif kısılması, anlatılanı anlamak için zamana ihtiyaç duyulduğu anlamına gelmektedir. Gözlerini hafif kısan bir kişi anlatılan şeyi anlamak için karşısındaki kişiden kendisine zaman tanımasını istemektedir. Eğer siz konuşurken karşınızdaki kişi gözlerini hafif bir şekilde kısıyorsa, sizin konuşmanıza ara vermeniz ve karşınızdaki kişinin söylediklerinizi anlamlandırması için karşıya zaman tanımanız gerekmektedir. Gözlerini hafif bir şekilde kısan kişi, anlatılanları anlamlandırmaya çalışıyordur. Bu sebepten dolayıdır ki, karşınızdaki kişinin konuşmasına izin vererek sizin söylediklerinize bir anlam vermesine fırsat tanımalısınız. Örneğin bir arkadaşınızla konuşurken, eğer arkadaşınız sizi gözleri kısık bir şekilde dinliyorsa muhtemelen arkadaşınız sizin söylediklerinizi anlayamamış ya da anlamaya çalışıyor demektir. Böyle bir durumda sizin konuşmanıza ara vermeniz ve arkadaşınızın konuşmasına fırsat tanıyarak anlayamadığı yerleri anlamasına yardımcı olmanız gerekmektedir.

Gözün birisinin kapatılması, verilen bilgilerin eksik bulunulduğunun bir göstergesidir. Karşınızdaki kişi eğer sizin anlattıklarınızı, gözünün biri açık diğeri kapalı bir şekilde dinliyorsa, senin verdiğin bilgi bana eksik geldi ve beni tatmin etmedi, bana daha fazla bilgi vermelisin demek istiyordur. Örneğin arkadaşınızla konuşurken arkadaşınız birden gözünün birisini kapatırsa orada bir boşluk oluşmuş ve arkadaşınız verdiğiniz bilgileri eksik bulmuş demektir. Böyle bir durum karşısında sizin daha çok bilgi vererek karşıyı tatmin edip, aydınlatmanız gerekmektedir.

Elle gözün birisinin açılması yani el ile bir gözün altından çekmek beni kandıramazsın anlamına gelmektedir. Bu hareket normalde yetişkin insanlar tarafından pek kullanılmamakta ve kullanıldığı zamanda hoş karşılanmamaktadır. Genelde çocuklar tarafından yapılan bir harekettir. Çocuklar bu hareketi yaparken genelde pışık derler. Bu hareketi yapan bir kişi karşısındaki kişiye, boşuna uğraşma beni kandıramazsın, ben böyle bir oyuna gelmem boş yere kendini yorma demek istemektedir. Örneğin bir arkadaşınıza şaka yaptığınız zaman arkadaşınız gözünün birisini eliyle aşağı doğru çekiyorsa bu hareketiyle ben bu şakayı yemem, bunun bir şaka olduğunu anladım, beni kandıramazsın demek istemektedir.

Gözbebekleri gözün içindedir. Olumlu bir duygu ve mutluluk halinde, gözbebekleri tam 450 kat büyümektedir. Olumsuzluk ve mutsuzluk halinde ise küçülmektedir. Gözlerin ve gözbebeklerinin kontrol edilmesi çok zor hatta imkânsızdır. Gözler duyguların en iyi yansıtıldığı organdır. Bundan dolayı gözler kalbin aynasıdır denilmektedir. En usta poker oyuncuları bile yüz(mimik ) hareketlerini kontrol edebilseler dahi gözlerini ve gözbebeklerini kontrol edemezler. Çünkü elleri iyi ise heyecanlanıp mutlu olurlar ve gözbebekleri büyür. Elleri kötü ise mutsuz olurlar ve gözbebekleri küçülerek rakiplerine mesaj vermiş olurlar. Bundan dolayı poker oyuncuları rakipleriyle göz teması kurmaktan kaçınırlar. Çünkü bilirler ki gözbebekleri kendilerini ele verecektir.

Yalan söyleyen insanlar da gözlerini kaçırırlar. Eğer konuşurken karşınızda ki sizinle göz temasını keserek gözlerini sizden kaçıyorsa, bu o kişinin yalan söylediğinin bir belirtisidir. Karşısında ki kişiyle göz temasını kesmenin yalan söylemek olduğunu bilen birisi ise bu sefer, yalan söylerken gözlerini karşısındakinin gözlerine diker. Doğal olanın dışındaki her davranış kişinin yalan söylenildiğinin bir belirtisidir.

Yandan bakış yani gözlerin sağa veya sola doğru kayarak bakması, karşı tarafı etkilemek, karşıyı kendine çekmek, bir aktris edası oluşturmak için yapılmakta ve bu davranış karşı tarafa kur yapma anlamı içermektedir. Örneğin bir pastanede otururken karşı tarafınızda oturan birisi size yandan yandan bakıyorsa, ben sizi beğendim, sizden hoşlandım, sizden elektrik aldım ve size kur yapıyorum demeye çalışıyordur. Eğer siz de karşınızdaki kişiden etkilendiyseniz muhtemelen aynı bakışlardan yaparak karşıya cevap vereceksinizdir. Ancak siz karşı taraftaki kişiden hoşlanmadıysanız hatta sizi sinirlendiriyorsa bu sefer dik dik bakarak karşı tarafta ki kişiye bir uyarıda bulunursunuz. Bu bakışınızla karşınızdaki kişiye ben senden hoşlanmadım, senden elektrik almadım, beni rahatsız edip durma, bana bakmaktan vazgeç demek istemektesiniz. Eğer kişi size bakmaya devam ediyorsa ellerinizi göğüs hizasında kavuşturarak oturursunuz. Yani ben sana kalbimi kapattım, kendimi kapattım, seninle iletişime geçmek istemiyorum, seninle bir diyalogum olsun istemiyorum demek istemektesiniz. Ancak kişi bu davranışlarınıza karşın bakmaya devam ediyorsa siz artık bu kişiye sırtınızı dönerek oturur ve onu görmemeye çalışırsınız. Bu davranışınızla ben seni artık yok sayıyorum, seni görmek dahi istemiyorum demek istemektesiniz. Ancak sizin bu davranışınıza karşın karşı taraf yerini değiştirerek tekrar sizin yüzünüzü görmeye başladıysa siz artık muhtemeldir ki bulunduğunuz yeri terk edersiniz. Hım bakın burada aslında iki taraf arasında hiçbir şekilde sözel bir konuşma, bir diyalog olmamakta, ancak her iki tarafta beden diliyle duygularını ve düşüncelerini anlatmaktadır. Bu ne kadar güzel bir şeydir. İnsanın konuşmak dışında, duygu ve düşüncelerini anlatabilmesinin başka alternatiflerinin olması, tek bir konuda birden fazla seçeneğe sahip olabilmek, bence Allahın bir lütfudur. Ne kadar çok seçenek o kadar çok rahatlık demektir.

Göz teması konuşmanın etkisini artırmaktadır. Özellikle çocuklara bir şey söylerken onların boyutuna inmek yani onların boyuna eşit gelecek şekilde eğilmek ve çocukla göz teması kurarak konuşmak çocuk üzerinde etkiyi artırmaktadır ki bu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Eğer çocuklarınız üzerinde daha etkili olmak istiyorsanız, onların boyutuna inerek konuşun bu hareketinizle hem etki alanınızı genişletmiş olacak hem de çocuğunuza onun çok değerli olduğunu hissettireceksiniz. Bu davranışınızla çocuk farkına varıldığını anlayacak ve kendisinin değerli olduğu hissini yaşayacaktır. Bakın küçücük bir davranışın çocuk üzerinde ne kadar büyük bir etkisi olabilmektedir. Değerli olduğunu hisseden çocuk daha bir özgüvenle büyüyecektir. Yani sizin bu basit hareketiniz çocuğun geleceği üzerinde de etkili olabilmekte ve çocuğun kendisine güven duymasını sağlamaktadır. Çocuğun kendisine değer verildiğini, anne ve babası tarafından önemsendiğini hissetmesi çocuk için çok önemlidir. Ve biz büyükler bunları birkaç küçük hareketimizle çocuklarımıza hissettirebilmekteyiz. Bence bu hareketleri bir an önce günlük hayatımıza geçirmeli ve çocuklarımıza bizler için ne kadar değerli olduklarını hissettirmeliyiz. Belki bazılarınız şöyle bir söylemde bulunabilirler. Ben her gün çocuğuma, sen benim için çok değerlisin diyorum yetmez mi? Bence yetmez. Neden yetmez? Çünkü söylemek ayrı şeydir, hissettirmek ayrı şeydir. Hım bakın burası çok önemli Çünkü söz uçar gider ama davranış bakidir.

Örneğin çocuk annesine, anne bana değer veriyor musun? Anne, bulaşık yıkarken çocuğa sırtı dönük bir şekilde, elbette ki yavrucum sen benim için değerlisin. Anne peki ben senin için değerliysem neden bana sırtını dönüp konuşuyorsun? Anne, İşlerim var evladım değerlisin dedik yetmez mi? Evet işte bu örnekte ki çocuk muhtemelen boynunu bükerek ezik bir şekilde oyuncaklarının yanına gidecek ve annem beni sevmiyor diye düşünecektir. Örneğin bir başka çocuk annesine, anne bana değer veriyor musun? Anne, hemen elindeki işi bırakarak çocuğun yanına gelir ve çocuğun hizasına eğilerek elleriyle çocuğun saçlarını okşarken, çocuğun gözlerinin içine bakarak elbette evladım sen benim için çok değerlisin der ve sonra çocuğunu öper. Çocuk artık başka bir soru sormaya gerek bile duymadan havalara uçarak oyuncaklarının yanına gider ve annem beni her şey den daha çok seviyor diye düşünür. İşte kilit nokta tamda buradadır. İlk örnek sadece sözcükler üzerineyken ikinci örnek söz ve beden üzerine verilmiştir. Artık hangisinin daha etkili olduğunu söylemeye bile gerek duymuyorum.

Bir konuşmada bakılan kişi üstündür. İki kişi konuşurken taraflardan birisi diğerine bakıyor ancak diğer taraf karşısındaki kişiye hiç bakmıyor ise bakan taraf bakmayan tarafın üstünlüğünü kabul etmiş demektir. Örneğin Ali ile Ahmet konuşurken Ali, Ahmet'e bakıyor ancak Ahmet, Ali'ye bakmıyor ise Ali Ahmet'in üstünlüğünü kabul etmiş demektir. Ancak eşit statülerde mutlaka göz teması kurulmalıdır ki iletişimin etkisi artsın. Örneğin eşler arasında yapılan diyaloglarda göz teması gereklidir. Yine iki sevgili konuşurken göz temasında bulunmaları gerekmektedir ki etkili bir iletişime geçebilsinler. Statü farklılıklarında bu hareket anlam kazanmaktadır. Örneğin patron işçisiyle konuşurken genelde işçiye bakmaz, ancak işçi patronunu dinlerken sürekli onun yüzüne bakmaktadır. İşte burada patron işçinin üstünlüğünü kabul etmez iken, işçi patronunun üstünlüğünü kabul ediyor demektir.

Gözleri dikerek bakmak yani karşı tarafa dik dik bakmak ise karşı tarafın alanına tecavüz olarak algılanmakta ve böyle bir bakışın sonucunda kişi karşı taraftan tepkiyle karşılaşabilmektedir. Dik dik bakmak sinirlenildiğinin de bir göstergesidir. Sinirlendiğimizi karşı tarafa anlatmak için çoğu zaman dik dik bakmakla yetiriniz. Karşımızdaki kişi bizim bu bakış tarzımızdan hemen bizin sinirlendiğimizi anlayabilmektedir. Yani sinirlendiğimizi belli etmek için illaki bir şeyler söylememiz gerekmemekte bunu bakış şeklimizle dahi belli edebilmekteyiz.

Konuşma esnasında başka bir yere bakmak konuşmanın önemini azaltmaktadır. Konuşan kişiye değil de başka taraflara bakılması, konuşan kişiyle ilgilenilmediği anlamına gelmektedir ki böyle bir durum karşısında konuşan kişide bir süre sonra konuşmak istemeyecektir. Eğer bir kişiyle konuşmayı kesmek istiyorsanız, başınızı konuşan kişiden başka bir tarafa çevirmeniz ve kişi konuşurken onunla göz temasınızı kesmeniz yeterli olacaktır. Sizin bu davranışınızın akabinde, kişi konuşmasını kesecek ve yanınızdan ayrılmak isteyecektir.

Çok zor soru karşısında kısa bir süre başka bir tarafa baktıktan sonra soruyu cevaplamak sorunun etkisini azaltmaktadır. Yani sorunun cevabını bilmiyorsanız ya da cevabından emin değilseniz, soru sorulduktan sonra 4-5 saniye kadar başka bir noktaya baktıktan sonra, soruyu cevaplarsanız etraftaki insanlar üzerinde sorunun olumsuz etkisi dağılacaktır. Çünkü insanlar senin baktığın noktaya, neye baktığına, neden düşündüğüne, neden ara verdiğine kanalize olacak ve böylelikle soru etkisini kaybedecektir. Bu davranıştan önce bu soruyu sorana böyle bir soru sorduğu için mutlaka teşekkür edilmelidir. Kişinin soruyu sorana teşekkür etmesi karşı tarafa, bu soru benim için çok kolay, bende böyle bir sorunun gelmesini bekliyordum, böyle bir sorunun gelmesine çok memnun oldum imajı vermektedir. Böyle durumlarda edilen teşekkür yine sorunun etkisini azaltmaktadır.

Gözler bizim kültürümüzde nazarı da ifade etmektedir. Kem gözlerden koru denilmesinin nedeni nazardan korunmaktır. Hatta nazardan korunmak için kurşun bile döktürülür. Gözünün değdiğine inanılan kişiyle genelde göz göze gelinmekten kaçınılmasının nedeni de yine nazardan korunmak. Genellikle renkli gözlerin yani yeşil ve mavi gözlerin nazarda daha etkili olduğu söylenmektedir. Bundan dolayı mavi ya da yeşil göz rengine sahip kişilerle fazla göz temasına girilmemektedir. Aslında bu konu tartışmaya açık bir konudur. Çünkü renkli gözlerin kesinlikle nazarının değdiği bilimsel olarak tam anlamıyla ispatlanmış değildir

Birisine bakmamak o kişiyi yok saymak anlamına gelmektedir. Eğer birisiyle konuşurken karşındaki kişiye hiç bakmazsan o kişiyi yok saydığın anlamına gelir. Herhangi bir toplulukta yapılan konuşmalarda bakılmayan kişiler, genelde o topluluk içerisinde görülmek istenmeyen, o topluluk tarafından yok sayılan kişilerdir. Kendilerine bakılmayan çocuklar daha çok hırçınlaşmakta ve daha çok yaramazlık yapmaktadır. Çünkü çocuklar kendilerine bakılsın isterler kendilerine bakılması içinde ellerinden geleni yaparlar. Eğer çocuk kendisine iyi niyetle baktıramıyorsa, kötü niyetle baktırır ama sonuç itibariyle bir şekilde baktırmayı başarır. Kendisine bakılmak istenen çocuk eğer baktırmak istediği kişiden, istediği sonucu alamazsa yaramazlık yoluna giderek kendisine bakılmasını sağlar. Yani vazoyu kırar, saksıda ki çiçeği kopartır, yemek yediği tabağı atar, su içtiği bardağı kırar vb. yaramazlıklarda bulunarak kendisine bakılmasını sağlar. Vazoyu kıran çocuğa annesi gelir ve fırça atar ama çocuk amacına ulaşmış ve kendisine baktırmıştır. Çocukların bu yola başvurmasını engellemek için her fırsatta çocukla konuşulmalı ve konuşulurken de çocuğun hizasına eğilerek çocuğa bakılmalı ve göz teması sağlanmalıdır.

İlgisizlik kendisini ilk önce gözlerde gösterir daha sonrada bedene sıçrar. Yani kişinin herhangi bir şeye karşı olan ilgisizliği ilk önce gözlerinden daha sonrada bedeninden belli olmaktadır. Kişi eğer ilgisiz ise oturuşu yavaş yavaş kaymaya başlar ve yatma pozisyonuna doğru gider. Gözleri yavaş yavaş kısılmaya başlayarak ha uyudu ha uyuyacak bir hal alır. Koltukta, sandalyede kayan bedenler anlatılan konuya karşı olan ilgisizliğin göstergesidir.

Göz teması kesildiği zaman, temas kesilen kişi genelde bulunduğu yerden uzaklaşmak isteyecektir. Kendisine bakılmayan kişi kendisinin orada istenilmediğini anlayarak bir an önce o ortamdan uzaklaşacaktır. Eğer bir kişiyi bulunduğunuz ortamdan uzaklaştırmak istiyorsanız o kişiyle göz temasını kesmeniz ve başka taraflara, başka kişilere bakmanız yeterli olacaktır.

Kişiler genelde kendilerine bilmedikleri bir soru sorulduğunda hemen karşısındaki kişiyle göz temasını keserek kontrolsüz bakışlar atarlar. Cevabı bilmeyen kişiler sağa, sola, yere, tavana bakmaktadırlar ki bu davranışlarıyla da cevabı bilmedikleri konusunda kendilerini ele vermektedirler. Örneğin Ahmet İstanbul kaç tarihinde fed edildi? Eğer Ahmet İstanbul'un kaç yılında fed edildiğini bilmiyorsa hemen soruyu soran kişiden gözlerini kaçırarak sağa, sola, yere veya tavana bakmaya başlayacaktır. Ahmet'in bu davranışı sorunun cevabını bilmediği anlamına gelmektedir. Eğer siz sorulan sorunun cevabını bildiğinizi göstermek istiyorsanız, soruyu yönelten kişiden bir anlığına göz temasını kesip sonra tekrar soruyu soran kişinin gözlerinin içine bakmalısınız. Bu davranışınızla cevabı bildiğinizi karşı tarafa belli edersiniz.

Bakışlar tarih boyunca rahatsız etmek, kur yapmak, hissettiklerimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi belli etmek amaçlarıyla karşı tarafa kullanılmıştır. Doğu kültürlerine doğru gidildikçe göz teması azalmaktadır. Hatta doğuda göz teması ayıplanmaktadır. Doğuda karşı cinslerin birbirlerine uzun süre bakması bile yanlış bir algıya dönüşebilmektedir. Japonya vb. ülkelerde göz temasında bulunmak sıkıntılara sebep olabilmektedir.

Batı kültürlerinde ise göz teması artmaktadır. Batı toplumlarında göz temasının kesilmesi yanlış algılara sebep olmakta ve göz temasının kesilmesi iyiye yorulmamaktadır. Batı kültürlerinde göz teması çok önemlidir. Özellikle diyaloglarda mutlaka göz temasında bulunulması gerekmektedir.

Kategoriler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi