İnsanoğlu bundan 4000 yıl önce çok büyük bir adım olan alfabenin ortaya çıkışının ilk adımını atmış ve bu atılan adımla halklar arası iletişimi kurarak, bir yandan denizcilik ve ticaret alanında ilerlerken, diğer yandan da icatların bulunmasında ve katkı sağlanmasında etkili olmuşlardır.

20. yüzyılın 2. yarısından itibaren yazma alanında büyük devrim yapılmış ve artık “dijital” ortamda yazmaya diğer bir deyişle “dijitalleşmeye” başlanılmıştır. “Dijitalleşme adı verilen yöntemle yazı metinlerinin yoğunluğu azalmış, görsel ve sesli öğeler dijitalleşerek ağlarla iletilir hale gelmiş ve bu da fikri ürünlerin etkili etkili bir değişim geçirerek internet ortamına geçişini sağlamıştır. ” Peki burada fikri ürünler diye bahsedilmek istenen şeyler nelerdir? Fikri ürün (eser), kendisini oluşturan eser sahibinin özgün düşünceleriyle yarattığı ve insanlar tarafından somut olarak algılanabilen, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanununa göre, “eser sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her türlü fikir ve sanat ürünleridir. ”

Bilgiyi işlemenin ilk kilometre taşı sayılan abaküsten (M. Ö. 200) günümüzün en gelişmiş araçlarından biri sayılan bilgisayara geldiğimizde ve bu mükemmel cihazı ilk hedef olarak haberleşmeyi sağlamak için kurulan fakat daha sonra insanlığın hizmetine sunulan, yaşadığımız dünyayı ufak bir kasaba haline getirip ülkeler arası sınırları kaldıran internetle buluşturduğumuzda hayatımızı nasıl etkilediğini bilmeyenimiz yoktur sanırım.

İnternetle beraber bilginin işleyişi gitgide hızlanarak artmaya başlamıştır. Buna paralel olarak da “internetten yararlanmanın maliyeti ve bilgisayar fiyatları her geçen gün düşmekte ama telekomünikasyon alt yapısı gelişmektedir. ” Bunların sonucu olarak da insanlığa sunulan iletişim imkanları patlamış, insanlar birbirleriyle daha iyi iletişim kurabilmeye ve bilgilere en kolay şekilde ulaşmaya başlamışlardır. Tüm bunların en güzel yanı da bu yukarıda yazılı olanların tümünü yaparken, olağanüstü bir hızla hepsini gerçekleştirebilmektedirler.

Bilişim teknolojilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda belirtilen fikri haklara yönelik çok büyük tehditler oluşmuştur ama aynı zamanda bu teknolojilerin doğru kullanılmasıyla insanlara önemli fırsatların kapıları da ardına kadar aralanmıştır çünkü insanoğlunun aklına gelebilen tüm sinema eserleri, müzik eserleri, kitaplar v. b. birçok fikri eser olarak kabul edilen ürünler internette dijital olarak ulaşılmaya ve ağlar (network) vasıtasıyla aktarılmaya başlanmıştır.

Fikri eserlerin dijitalleşmesi fikri hukuka çok ciddi tehditler getirmiştir. Bu tehditlerin en göze çarpan yönü, insanların tükettikleri fikri ürünlerin giderek artmasından kaynaklanmaktadır. Bununla beraber fikri haklar hukuku eser sahibinin açıkça yetkilendirmesi olmadan bu erişimleri önleyememektedir ve bu engellemenin olması için eser sahibinin kanuni yoldan doğrudan yetkilendirmede bulunup bu yönde adımlar atması gerekmektedir. Bunun yanında dijital eserler kusursuz ve ucuz bir biçimde çoğaltılabilmekte yani “korsanlık” artmakta ve anında dünyadaki tüm internet kullanıcılarıyla paylaşılabilmektedir. Bunun sonucu olarak da eser sahipleri, kendilerinin ekonomik menfaatlerinin azalmasından dolayı büyük endişe duymaktadırlar.

Korsanlık; bir hakkı izinsiz olarak kullanma” şekilde tanımlanmış olup izinsiz olarak kullanılmakta olan şeylerin içine telif hakkı ödenmemiş tüm müzik, kitap, film, bilgisayar programları v. b. birçok eserlerin nüshalarını dahil edebiliriz. Sonuçta bu nüshaların kopyalanması bir nevi hırsızlık olduğu, eser sahibine telif hakkı ödenmediği ve vergi verilmediği için de ekonomide kaçak oluştuğu, bu nedenle, dolaylı da olsa herkesin bu durumdan etkilendiği aşikardır.

Korsancılığın ekonomik boyutuyla da birlikte toplumsal yönü de vardır çünkü korsanla mücadelede eser sahibinin haklarına saygı duymalı ve bu hakların korunması için üzerine düşen görevleri yapmaları gerekmektedir. Tabi bu bilinci oluşturmak için de toplumdaki bireylerin aydınlatılması ve eğitilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde yapılan tüm çalışmalar boşa kürek çekmek olacaktır.

Devletin yürüttüğü korsanla mücadele çalışmalarından en önemlisi kanımca 1952 yılında kurulan meslek birlikleridir. Bu meslek birliklerinin kurulmasıyla hak sahiplerinin hakları korunacak, telif ücretleri tahsil edilecek ve tahsil edilen bu ücretler hak sahiplerine dağıtılacaklardı. Fakat aynı alanda olmasına rağmen birden fazla birliklerin kurulması, eser sahiplerinin haklarının aranmasını ve savunulmasını zayıflatmıştır. Bu durumdan sıyrılmanın en etkili yolu da aynı alandaki farklı birliklerin tek bir çatı altında toplanmasıyla olacaktır.

5000 gün öncesinden günümüze kadar gelinen süreçte bu noktaya kadar bahsettiklerimizi de düşünerek yola çıkarsak telif haklarının her geçen gün daha da fazla çiğnendiğini görmekteyiz. Bu zaman içerisinde birçok korsan paylaşım yapan internet sayfaları kapatılmış ve gelişmiş ülkelerin bazılarında rekor düzeyde tazminat davaları açılmıştır. Her ne kadar korsanla mücadelede bu çalışmalar yapılmış olsa telif haklarının daha da fazla yok sayıldığı yıllara doğru ilerlemekteyiz. Bundan dolayıdır ki müzisyenler artık orijinal albümlerinin satılamamasından dolayı önceki yıllara nazaran daha da fazla sayıda konserler vermeye başlamış, müzik albümlerinin mp3 formatındaki dosyalara dönüştürülüp internet üzeriden cüzi miktarda ücretlerle satışına razı olmuş ve kimi şarkıcılar da telif hakkı terörüne karşı protesto amaçlı, şarkılarının internet üzerinden bedava indirilmesine izin vermişlerdir.

Günümüzde bazı yayın organlarının dergileri sadece elektronik ortamda kullanılmaya müsait olarak satışa sunulmaya başlanması, elektronik faturalar, ağaçların kesilmesini önlemek ve kağıt kullanımını azaltma adı altında üretilen “e-projeler”, gelecekte atılacak adımların ilk habercileri olarak görülüyorlar. En azından kağıt üzerine basılmış bilgilerin zamanla elektronik ortama aktarılmaya başlanması, insanların yakın gelecekte kitap, dergi ve gazete gibi “elle tutulur” alışkanlıklarından vazgeçmek zorunda kalacağı da öngörüler arasındadır.

Bilginin her geçen gün daha da fazla hızlanarak işlendiği bu bilişim çağında bilginin önümüzdeki 10 yıllık süreç içerisinde bu bilgiden yararlananlar için “bedava” olacağını beklemenin yerinde bir varsayım olacağını düşünüyorum çünkü günümüzdeki gelişmelere de dikkat edersek bilgiyi, müzik albümlerini, elektronik kitapları ve bunlar gibi daha birçok telif hakkı gerektiren eserlerden internet üzerindeki elektronik sayfalardan, bu sayfaların hak sahipleriyle ve reklam veren sponsorlar arasında yaptıkları anlaşmalar sayesinde, ücretsiz olarak yararlanabiliyoruz.

Tüm bunların son birkaç yılda ortaya çıkıp hızlıca ilerlediğini de hatırlayacak olursak, gelecek 10 ila 15 yıl içerisinde telif hakkı denen bir kavramın ve bu kavrama ait yasaların kalmayacağını şimdiden kestirebilmek hiç de zor olmayacaktır.

Kategoriler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi