02/12/2014 0:52
Özellikle son yıllarda adını daha sık bir biçimde duymaya başladığımız organ nakli, günümüze kadar bütün dünyada binlerce hastanın hayatını kurtarmıştır. Bu nedenle organ nakli, aynı zamanda "hayat kurtarın" sloganıyla da anılmaktadır.

Modern tıpla birlikte, geçmişe oranla organ nakli çok daha fazla gelişmiş ve de nakil yapılan organların çeşitleri de artmıştır. Organ nakliyle birlikte, birçok hastalığa da kesin çözüm sağlanmış olmaktadır. Bu hastalıklar ise, vücutta çeşitli organların iflas etmesi ya da işlevini artık tam olarak yerine getirememesi neticesinde oluşmaktadır. Eğer bir kişi organ naklinde bulunmak istiyorsa, bu kişiye donör adı verilir. Organ nakli tanım olarak, donörlerden alınan organların hasta kişinin vücuduna nakledilmesi olayıdır. Bu işlemde organın bir kısmı ya da tamamı nakledilebilmektedir. Organ naklinde kişi, hayattayken organlarını hasta kişilere bağışlayabilmektedir. Aynı zamanda bunun dışında, kadavralardan da organ nakli yapılabilmektedir. Tabi bunun için, izin alınması gerekmektedir. Organ nakli dendiğinde, toplumda eksik bir inanış bulunmaktadır. İnsanlar, ilgili organın tamamının alınıp nakil edildiğini düşünmektedir. Bu doğru fakat eksik bir düşüncedir. Bazen ilgili organın bir kısmı alınarak da organ nakli gerçekleşmektedir. Organ naklinde; kalp, karaciğer, pankreas, akciğer, ince bağırsak, yüz, el, kornea, deri ve de vücut dokusu gibi birimler hasta kişilere aktarılmaktadır. Bu birimlerden yüz nakli, özellikler son yıllarda artış göstermiştir. Yüz naklinde, yüzü hasar görmüş kişinin yüzüne yüz derisi yerleştirilmektedir. Kornea naklinde ise, göremeye bir kişi tekrar görme imkanına sahip olabilmektedir. Bu birimlerin yanı sıra, yine vücudun birçok kısmı nakil işleminde kullanılabilmektedir.

Organ nakli kavramı, uygulanış itibariyle çok yakın geçmişte gündeme gelmiş gibi gözükse de, bu konu esasında 18. yüzyıl ve daha öncesine kadar uzanmaktadır. İnsanlık tarihi var olduğundan beri, hastalıklar da var olmuş ve tıp alanında birçok bilim insanı yetişmiştir. Bu bilim insanları, sürekli olarak hastalıklara çözüm olarak organ naklini düşünse de dönemin imkanları neticesinde bu durum gerçekleşememiştir. Bilimsel anlamda organ nakli çalışmaları, 19. yüzyılın ortalarında başlamıştır. Bütün bu bilgiler ışığında, organ naklinin tarihin oldukça eski dönemlerinde düşünüldüğü, modern anlamda 18. yüzyılda uygulanmak istendiği 19. yüzyılın başlarında ise uygulanmaya başlandığı söylenebilmektedir. Organ, hasta kişiye oldukça başarılı bir şekilde aktarılsa dahi, bazı riskler mevcuttur. Bu risklerin başında, vücudun nakledilen organı reddedebilmesi gelmektedir. Buna neden olan etken ise, epigenetik ya da genetik unsurlardır. Bu nedenden dolayı da, organ nakli kişiye nakledilmeden önce tıbbi araştırmaların yapılması ve de bu araştırmaların titizlikle devam ettirilmesi gereklidir. Bu araştırmalarda, organın hangi kişilere nakledilebileceği en ince detayına kadar araştırılıp belirlenmektedir. Nakil öncesinde titiz bir araştırma gerektiren ve de, nakil sırasında tıp bilimi adına muazzam tıbbi işlemler gerektiren organ nakli, geleceğin tıp dünyası hakkında oldukça değerli araştırma konularından birisi haline gelmiştir.

Organ nakline, en son çare olarak başvurulmaktadır. Eğer bir hastalığın aktif bir şekilde tedavisi bulunmuyorsa veya dokularda onarılamayacak düzeyde kalıcı bir hasar meydana gelmişse, organ nakline başvurulmaktadır. Bu tür durumlarda, hasta için organ nakli en büyük umut ışığı manası taşımaktadır. 1900'lü yılların hemen başında, tıp dünyasında oldukça büyük bir gelişme yaşanmıştır. Bu yıllarda, bir kişiye kornea nakli gerçekleştirilmiştir. Kornea naklinin, organ naklinin kapılarını araladığı bilim dünyası tarafından nitelendirilmektedir. Bu naklin ardında, bilim insanları dünyanın dört bir köşesinde organ nakli ile ilgili çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmaların neticesinde de, 1950 yılının ortalarında böbrek ve pankreas nakilleri gerçekleştirilmiştir. Bu nakiller, oldukça olumlu sonuçlar vermiş ve artık organ nakli hastalar için kullanılmaya başlanmıştır.

Günümüzde ise bir bakıma organ nakli kendini aşmış ve de yüz nakli uygulanmaya başlanmıştır. Yüz naklinin yanı sıra, çift kol nakli de organ nakli için büyük bir adım sayılmaktadır. Türkiye'de ilk yüz nakli Antalya'da bulunan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesim Hastanesinde gerçekleştirilmiştir. Türkiye sınırları içerisinde gerçekleştirilen bu nakil, Türkiye'nin organ naklinde Dünya çapında ne kadar ileri düzeyde olduğunun bir göstergesi olarak da nitelendirilmektedir.

Kategoriler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi