Testere balıkları, diğer batoids balıkları ile kıyaslanınca genel görünüşleri bakımından çok değişik hayvanlardır. Uzun ve yassı somaklarına ilaveten, vatoz balıkları ile ilgili olarak yaygın olarak bilinen yassı ve geniş profillerinden gayet belirgin biçimde farklı uzun ve nispeten dar gövdeleri vardır.

Bazı yönlerden, sırtları boyunca iki belirgin sırt yüzgeci ile somakları yatay bir testere biçimli dişlere sahip "Pristiophoriformes" takımındaki testere köpek balıklarına benzerler. Onları vatozlar olarak köpek balıklarından ayıran solungaç yarıklarının başlarının iki tarafında olması yerine gövdelerinin alt kısmında olmasıdır. Aynı zamanda erginleşince, köpek balıklarından çok daha büyük olurlar.

Pristis cinsine ait olan testere balıkları, dünyanın tüm tropikal okyanuslarında bulunurlar. Ana karaya yakın, kıta çıkıntılarının sığ sularında yaşarlar. Denizlerden önemli ölçüde uzak mesafelerdeki tatlı su alanlarında sıklıkla dolaşırlar. Örneğin iri dişili testere balıkları, (P. perotteti), Brezilya’daki Amazon Nehri’nin denize açılan ağız kısmından nehrin 750 km yukarısında yakalanmıştır. Ayrıca, ağırlıkları 320 kg olan bu türün örnekleri, Nikaragua Gölü’nde de yakalanmışlardır. Sıradan testere balıkları, (P. Pristis) normal olarak Doğu Atlantik Okyanusu ile Akdeniz’de de bulunur. Zambezi Nehri ile Afrika’daki diğer tatlı sularda da görülmeleri bu balıkların yüksek uyum yeteneklerinin bir göstergesidir.

Anoxypristis cinsinin tek üyesi olan türün, çok daha kısıtlı bir dağılımı vardır. Avusturalya’daki Great Barrier Reef üzerinde Queenland’e kadar uzanan komşu Batı Pasifik Okyanusu’nun batı komşuları ile Hint Okyanusu’nun kuzey kısımlarına sıkışıp kalmıştır. Testere balıklarının bu türünün dişleri, gayet belirgindir – dişleri, genç balıklarda üçgen biçimindedir ve dişlerinin dizilimi Pristis türlerinden çok daha yakındır. Sahip oldukları dişlerin sayıları da çok değişken olup 23 çift ile 35 çift arasında değişir hatta bazen çok daha fazladır. Bilim insanları, bu balıklarının diş sayılarının çok farklı olmalarının cinsiyetlerinin ayırt edilmesi ile ilgili olduklarını düşünüyorlardı fakat durumun böyle olmadığı şimdi biliniyor. Buna rağmen, diğer batoids balıklarının durumunda olduğu gibi, erkekler ile dişiler birbirlerinden erkeklerin üzerlerindeki yumrularından ayırt edilirler.

Efsanevi Balıklar

Fosil kayıtlarındaki testere balıklarından elde edilen kanıtlar, bugünkü türlerde olduğu gibi, dişlerinin kıkırdak somaklarının içine derin bir şekilde iliştirilmiş olmalarından ziyade dişilerinin öncelikle, doğrudan doğruya derilerine iliştirilmiş olduğunu göstermektedir. Testere balıklarının bu hassas somaklarının kullanma şekilleri hakkında birçok mitler ortaya çıkmış ve yayılmıştır. Bu mitler arasında, Uppsala başpiskopusu Olaus Magnus tarafından 1500’li yıllarda ilk defa orijinal belde haline getirilmiş olan dehşet verici hikâyeleri içermektedir. Olaus Magnus, bu balıkların burunların ucundaki testere ile gemilerin gövdelerini keserek deldiklerini ve bunun sonucu batan gemilerin içinde talihsiz denizcilerin gövdelerini yiyerek beslendiklerini iddia etmiştir. Bundan 300 yıl sonra, bir İngiliz doğa bilimcisi ise, bir testere balığı sürüsünün bir balinayı testere şeklindeki ağızları ile nasıl doğradıklarını ve öldüklerini tasvir etmiştir.

Yakın zamanlarda, bu balıkların nasıl beslendikleri ilk elden görülünceye kadar, gerçek bilinmiyordu. Aslında bu balıkların beslenmeleri, çok daha az dramatiktir. Birçok vatozlar arasında yaygın bir davranış olduğu gibi, testere balıkları da ağızlarının testere biçimli uzantılarını yiyecek bulmak amacıyla adeta bit tarak gibi taramak suretiyle deniz dibindeki kumları karıştırmak için kullanırlar ve bunun sonucu olarak bu testere şeklindeki dişleri aşınır.

Her nasılsa, çok daha aktif avlanma yöntemlerine sahiptirler. Küçük balık sürücülerinin içinde yüzerler ve o balıkların bazılarının iri yatay dişlerinin üstüne takılmaları için başlarını sağa sola şiddetle sallarlar. Şayet başarılı olurlarsa, denizin dibine geri çekilerek testere dişlerine takılan yaralı balıkları ovarak çıkartırlar ve sonra da onları yakalayıp gövdelerinin altındaki ağızlarına atarlar.

Uyumlu yırtıcılardır. Ölmüş balıklar verildiği zaman, balıkların ölü olduklarını hemen anlarlar ve bunu anlar anlamaz onları doğrudan yemeye başlarlar. Bugün bu kadar uzunluğa ulaşabilenleri nadir olmasına rağmen, bu balıklar 9 metre uzunluğa erişebilir.

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi