Kimilerine göre bir diktatör, kimilerine göre halk kahramanı, kısacası tartışmalı bir hayat. Enver Hoca döneminde olduğu gibi günümüzde de yaptıklarıyla ya övünülen yada nefret edilen bir insan olmuştur. Bende elimden geldiği kadar tarafsızca size tanıtmaya çalışacağım Enver Hoca 'yı.
16. 10. 1908 yılında Ergir ( Gjirokastër okunuşu: Cirokaster ) 'de dünyaya gelmiştir. Ailesi hakkında net bir bilgi bulunmasa da; bazı kaynaklara göre bir eczacı, bazılarına göre bir çiftlik sahibinin oğlu, kimi kaynaklara göre ise maliye memurunun oğludur. İçine doğduğu ülke oldukça sancılı günler geçirmektedir. Geçen zaman her şeyi daha kötüye götürmekten başka bir şey yapmıyordu. Enver Hoca 'da bütün bu olanları görmeye başladığında 16 yaşındaydı. 1924 yılında demokratik harekete katıldı. Bu yıllarda ülkenin başında Ahmet Zogo vardı ve halk memnuniyetsizliğini dile getirmekten çekinmiyordu. Memnuniyetsizliğini dile getirenlerden biri de Enver Hoca 'ydı. Korça Lisesinde okumakta olan Enver Hoca o tarihte düzenlenen bir mitinge katılmış ve bunun sonucunda tutuklanmıştı. Tutukluluk süresi kısa sürmüş ve Enver Hoca, Korça Lisesinde ki eğitimini 1930 yılında tamamlayarak aldığı bir bursla Fransa 'ya gitti. Fransa 'da da mücadelesini sürdürmek adına çeşitli yayın kuruluşlarına yazılar gönderdi. Yazılarının yayınlanması Arnavutluk yönetiminin hoşuna gitmemişti ve dolayısıyla bursunun kesilmesine sebep oldu. Enver Hoca 'da bunun üzerine Belçika 'ya giderek eğitimine burada devam etti. Eğitimi sırasında Arnavutluk 'un Brüksel konsolosluğunda da görev alan Enver Hoca hem okuyup hem de çalışıyordu. Ancak muhalif tavrı nedeniyle burada da uzun süre barınamayan Enver Hoca Arnavutluğa geri dönmek zorunda kaldı. Bir rivayete göre Arnavutluk 'a döndükten sonra bir tütün dükkanı açtı. Dükkan solcu grupların toplantı noktası haline geldi.
08. 11. 1941 yılına kadar aktif olarak siyasi ve politik çevrelere karışmayan Enver Hoca; bu tarihe gelindiğinde 4 farklı komünist hücreden oluşan Arnavutluk Komünist Partisinin kurulmasında ön ayak oldu. Ardından partinin başkanlığına geçti. Artık Enver Hoca mücadeleye aktif olarak katılmış ve gerekenleri yapmaya başlamıştı. 1943 yılının temmuzunda Arnavutluk Kurtuluş Hareketinin öncülüğünü de üstlendi. Alman işgal güçleri geri çekildikten sonra 11. 01. 1945 'te Halk Cephesi Hükümeti 'ni kurdu. Bir yıl sonra Arnavutluk Halk Cumhutiyet 'ini ilan ederek. Hem parti hem de devlet yönetimini kendi adı altında birleştirdi.
14. 03. 1946 yılında yeni kurulan cumhuriyetin anayasası kabul edildi. Böylece Sovyet yardımı olmadan kurulan ilk ve tek Sosyalist rejim olarak tarihe geçti. Cumhuriyet kurulduğunda ilk ve o dönemde en önemli meselesi toprak bütünlüğünün tanınması ve Paris Barış Konferansının toplanmasıydı. Arnavutluk için Kuzey Epir meselesi en büyük sorundu. Enver Hoca bu sorundan dolayı konferansa bizzat katılmış ve cesurca bir konuşmayla Arnavutluğu temsil etmiştir. “Arnavutluk’un toprak bütünlüğünü tehdit eden bu meselenin bu konferansa getirilmesi doğru değildir. Sayı itibariyle küçük ve fakat ortak davaya yaptığı hizmet ve fedakarlıklar bakımından büyük olan Arnavutluk, buraya kendi sınırlarını tartışmak için gelmemiştir. Aksine kendi hak ve taleplerini dile getirmek için gelmiş bulunmaktadır. Milli topraklarımızdan yabancılara verilecek tek karış toprağımız yoktur. Bilakis komşularımızdan alacaklıyız biz! Topraklarımıza dokunulmasına asla müsade etmeyeceğiz…” Bu konuşma Arnavutluk 'un ne kadar kararlı olduğunun açık bir göstergesiydi.
Enver Hoca aslında, istediğini gerçekleştirmiş ve muhtemel düşmanlarına istediği gözdağını vermiştir. Dış politikada sorunlar olduğu gibi iç politikada da Enver Hoca büyük sorunlarla karşı karşıyaydı. Enver Hoca tamamen bağımsız bir devlet hayali peşindeyken bazı çevreler Yugoslavya ile birleşmeyi planlıyordu. Tam da bu sırada Şans Enver Hoca 'nın yanında yer almış ve SSCB ve Yugoslavya 'nın arası açılmıştı. Yugoslavya 'yla birleşme hayali kuranlar bu gelişme üzerine geri adım atmaktan başka çare bulamamışlardı. Enver Hoca Stalin ile gayet iyi ilişkiler içindeyde. Bu durum parti içinde ki Tito 'cuların tasfiyesine sebep oldu. Enver Hoca Tito 'cu olduğunda şüphelendiği içişleri bakanı Kotsi Dzodze 'yi gizli bir duruşma sonrası 1948 'de idam ettirdi. Enver Hoca ülke çıkarları için mi yoksa iktidar sevdasından mı yapıyor bilinmez ama geçen günler artık onu sosyalist bir cumhuriyetçilikten, diktatörlüğe doğru götürüyordu.
Enver Hoca Sovyet örneğine uygun olarak ülkesinde bir toprak reform gerçekleştirdi ve Komünist partiyi devletin resmi parti haline getirdi. Bu jestlerinden ötürü SSCB Arnavutluk 'a ekonomik yardımda bulunmaya başladı. Enver Hoca 'nın en büyük hayallerinden biri Arnavutluk 'un kendi kendine yeten bir ülke olmasıydı. Bunun için ülkesini bütün dış etkilere kapatan Enver Hoca bu konu da çalışmalara başladı. Şimdi de Arnavutluk 'un bu süreçten nasıl etkilendiğine bir göz atalım. Savaş öncesinde Arnavutluk’ta ortalama bir insan ömrü sadece 38 yıl iken bu rakam 1970'’li yıllara gelindiğinde 66 yıla ulaşmıştır.
Bir başka ilginç gelişmeler dizisi ise: Devlet yardımlarıyla ve kredilerle, 185. 000 kat ve ev inşa edilmiştir. Petrol üretimi %80, bakır üretimi ise %200 oranında artmıştır. (bu durum krom, kömür vb. için de geçerlidir. ) Buğday üretimi 2 misline, mısır üretimi ise 2, 2 misline ulaşmıştır. Sanayisel gelişmeleri paralel olarak eğitim ve kültür alanında ki gelişmeler takip etmiştir. Birazda onları inceleyecek olursak:
Yüksek öğrenim görmüş uzman sayısı 4245’ten (1960 verilerine göre) 14. 000’e ulaşmıştır.
Eğitim alanında da bir çok gelişmeler olmuştur. Sekiz yıllık eğitim köylerde dahi tam olarak uygulanmıştır. Öğretmen sayısı 1700 (kuruluşta) 23. 000’e ulaşmıştır. 1938 yılına bakıldığında 17 sinema, 5 kütüphane, 2 müze ve yaklaşık 180. 000 kitap mevcuttu. Bu sayılar 1968 yılına gelindiğinde bir hayli yükselmiştir: 1750 kültür evi, bir çok sinema (köylere hatta tarım kooperatiflerine varıncaya dek), sadece bir yayınevinde(Mihal Duri) yaklaşık 7 milyon kitap mevcuttu.
Bunlar Enver Hoca 'nın Arnavutluk 'a kattıklarıydı. Bu gelişmeler devam ederken dış politikada dengeler değişmeye başamıştı. Takvimler 1953 'ü gösterdiğinde Stalin gözlerini bu dünyaya kapatmış yerine Nikita Kruşçev gelmişti. Stalin 'le kurduğu dostluğu Kruşçev ile kuramayan Enver Hoca ülkesi ve SSCB 'nin arasının açılmasını da engelleyemedi. SSCB artık Arnavutluk sempatisinden ziyade Yugoslavya 'ya yakınlaşmaktaydı. Bu durum Arnavutluk ve SSCB 'nin arasının açılmasına neden oldu. Gitgide iyice gerilen ilişkiler en sonunda tamamen koptu. BU gelişmeyi Envver Hoca 'nın Çin ' yakınlaşma hamlesi ve temizlik hareketi izledi. 1960 eylülünde Moskova 'ya sadık bütün partilileri siyaset ve devlet işlerinden uzaklaştırıyor ve her geçen gün kendini putlaştırıyordu.
1961 yılına girildiğinde artık Arnavutluk SSCb 'den hiç bir destek almıyor bunun yerini Çin ile dolduruyordu. Ama geçen yıllar gösterdi ki Çin Komünist Partisi lideri Mao Zedung, Stalin kadar iyi bir yol gösterici değildi. Bu da Enver Hoca ile Mao 'nun aralarının açılmasına sebep oldu. Bu ayrılık tarihi tekerrürür gibiydi SSCB ayrılığına benzer bir Çin ayrılığı yaşayan Enver Hoca partide ki bütün Mao 'cuları partiden uzaklaştırmıştı.
Geçen günler Enver Hoca 'nın giderek dikdatör olmasının yolunu hazırlar gibiydi. 13. 11. 1967 yılında Arnavutluk 'u dünyanın ilk ateist ülkesi ilan ederek dinsel baskılardan kurtulmayı amaçlıyor, 1974 yılına gelindiğinde Enver Hoca sadece söylentilerden yola çıkarak darbeden şüphelendiği ordunun üst düzey subaylarının çoğunu idam ettirerek liderliğini daha da garantiye alma yolları arıyordu. İktidar sarhoşluğunda giderek hırçınlaşan Enver Hoca 1982 yılına gelindiğinde eski destekçilerini kaybetmiş doğal afetler yüzünden hasatlar kötüye gitmiş ve Arnavutluk b, r nev, gardını düşürmeye zorlanmıştı. Lakin Enver Hoca Batıyla kurulacak en ufak bir ilişkiyi bile zaaf olarak değerlendirmekteydi bu sebeple görüşmeyi bile reddediyordu.
Hoca Batıyla ilişkiler konusunda uzun yıllar başbakanlığını yapan Mehmed Şehu 'nun tutumundan hoşnutsuzdu. Şehu 'ya göre Batıyla görüşmenin bir sakıncası yoktu ve globalleşmek gerekiyordu. 17. 11. 1981 yılına gelindiğinde Enver Hoca Mehmed Şehu 'nun intihar ettiğini açıklayarak Şehu sempatizanlarını tutuklattı. Şehu 'dan sonra Enver Hoca yerine görüşleri örtüşen Ramzi Alia 'yı getirdi. Şeker hastası olan Enver Hoca 1984 'te beyin kanaması geçirdi. bir yıl sonra 74 yaşında Tiran 'da gözlerini hayata kapadı. Yerine Ramzi Alia geçti. Ramzi Alia, Enver Hoca 'nın ölümünden sonra Batıya açılma hamlelerinde bulundu.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.