Doğadaki tüm canlılar, bazı duygu ve dürtülere sahiptirler. İnsanlar ise, bu duygu ve dürtülerin yanı sıra, düşünme ve değerlendirme kabiliyetleri ile öne çıkarlar. Örneğin, bir sincapta ahlak anlayışı yokken, insanlar değer yargıları sayesinde bu yapıyı zihinlerine oturtmuşlardır. Bir bireyi bağışlamak ya da affetmek eylemi de, bu farklı duygu ve düşünce sisteminin bir parçasıdır.
Affetmek, diğer bir deyişle de bağışlamak, tamamen insana özgü bir eylemdir. Olgunluk ve mantık çerçevesinde düşünerek değerlendirme yapan, ardından da duygusal yapısının desteklemesi ile karar verme aşamasına gelen insan, belki de en zor gerçekleştirebileceği eylemlerden biri ile karşı karşıya kalmaktadır. Bir bireyi bağışlamak, kesinlikle kolay bir iş değildir. İnsan egoları, öç alma duygusu, tepki gösterme dürtüsü ve benzeri birkaç unsur da düşünüldüğünde, bireylerin birbirlerini affetme durumu oldukça güçleşmektedir.
Sosyal hayatta, karakter olarak birbirinden farklı binlerce insanla karşılaşılabilmektedir. Eğer insanlar, temelde sahip oldukları değerleri ortak olarak kabullenmişlerse, o insanlardan toplumsal kurallar oluşturmalarını beklemek çok yanlış olmayacaktır. Böyle bir toplumda da, erdemli davranışlar ister istememz görülecektir. Bu şekilde, insanlığın ortak değer yargıları olaylara dahil ettirilerek karar verme süreçleri başlayacaktır.
Bir birey, herhangi başka bir bireye yanlış bir harekette bulunabilir. Ya da, yine bir birey, başka bir bireye sözlü sataşma gerçekleştirilebilir. Bu durumda, mağdur olan bireyin iki seçeneği vardır. Ya karşısındaki gibi saldırgan bir tutum izleyecektir; veyahut yapılanı görmezden gelerek karşısındaki bireyi affedecektir ve yoluna devam edecektir. İkinci sırada verilen yöntem, genel olarak daha doğru sonuçlar vermektedir.
Saldırgan tutumlar, saldırgan hareketleri ve anlayışları diri tutmaktadırlar. Alışkanlık haline gelen ofansif yapı ve saldırgan tutum, bireyler arası diyalogların kesilmesine ya da bu iletişimin zarar görmesine neden olacaktır. Fakat, bireye yapılan yanlışlıkların görmezden gelinmesi, hiç değilse bağışlama tavrının ardından olay hiç yaşanmamış gibi hareket edilmesi, gerek saldırgan olana utanma duygusu şeklinde, gerekse mağdur olan bireye özgüven ve erdemlilik şeklinde dönecektir. Basit insanlar, karşı tarafın jargonu ile anlaşmazlıkları sürdürmekte iken, anlayış olarak da üst düzey olan insanlar ise affetme yoluna giderek olayları çözme işine girişmektedirler. Her ne kadar haklı olunduğu bilinilse de, ithamlarda bulunan karşı tarafı alt edebilmenin en iyi yolu, sakinliği korumak ve soğukkanlı cevaplar vermektir.
Tüm bunlara bağlı olarak, bireyler erdemli davranış gösterdikleri zaman, kendilerini daha vakur ve gururlu hissetmektedirler. Çünkü çatışma yolunu seçmemiş ve daha sakin bir hayat için çabalamaktadırlar. Bu çaba da, eninde sonunda karşılık bulacaktır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.