Medeniyet tarihinde bilim var olduğundan beri, uzay ve gökyüzü merağı insanları hep araştırmaya ve de cevaplar bulmaya itmiştir. Bu nedenle de; astronomi bilimi, bilinen medeniyet tarihinden beri günümüze kadar gelmeyi başarmıştır.
Astronomi, tarihin önceki dönemlerine göre oldukça gelişmiştir. Bu gelişmeler, hiç şüphesiz teknolojiyle birlikte gelen teleskoplar ve de uzay araçlarla birlikte kendini göstermektedir. Öyle ki, astronomi ile uğraşan bilim adamları, her geçen gün yeni uzay cisimleri keşfedebilmektedir. Bu yeni keşiflerden bir tanesi ise, elmas gezegenin keşfidir. Dünya çapında oldukça büyük merak uyandıran elmas gezegenin keşfi, aynı zamanda gök bilimciler arasında da hayretle karşılaşılmıştır. Bu büyük keşif ise, Avustralya’nın Melbourne kentinde yapılmıştır.
Elmas gezegenin en büyük özelliği, bir kısmının ya da büyük bir kısmının elmastan değil, bu gezegenin tamamının elmastan oluşmasıdır. Dünyada oldukça değerli ve de nadir bulunan bir taş olan elmas, bu gezegenin bütününü oluşturmaktadır. Bilim adamları, elmas gezegenle ilgili araştırmalarını yürütmekte ve bu araştırmalar ışığında gezegen hakkında bazı bilgilere ulaşılmaktadır. Bu bilgilerden bir tanesi, gezegenin dünyaya olan uzaklığıdır. Yapılan incelemelerle birlikte, elmas gezegenin dünyaya olan uzaklığı yaklaşık olarak 4 bin ışık yılı olduğu belirlenmiştir. Tamamı elmas ile kaplı olan gezegenin dünyaya olan uzaklığı ise, muazzam derecede fazladır. Öyle ki bu uzaklık, gerek dünyanın gerek de güneş sisteminin bir üyesi olduğu Samanyolu Galaksisinin merkeze uzaklığının yaklaşık olarak 8’de 1’i kadarıdır.
Yapılan uzay araştırmalarıyla birlikte, uzay boşluğunda birçok yıldızlara, gezegenlere ve de gök cisimlerine rastlanmaktadır. Yine varlığı bilinen bu türdeki gök cisimlerinin, yapısında ise bilim adamlarının karşısına en çok çıkan gazlardan bir tanesi ise Hidrojen gazı çıkmaktadır. Yine Helyum gazı da gök cisimlerinin yapısında olan gazlardan en sık rastlanılandır. Fakat elmas gezegen ne Hidrojen ne de Helyum gibi gazlardan hiçbirini az da olsa içermemektedir. Genel anlamda, gök cisimlerinin yapısından bahsedilirken ana etken olarak çeşitli gazlardan bahsedilmektedir. Fakat bazı extrem durumlarda da mevcuttur. Elmas gezegen ise, gök bilimcileri tarafından tam da bu tür durumlar arasında en ilginç olanı olarak görülmektedir. Çünkü bu gezegenin elmasla kaplı olması, alışıla gelmişin dışında bir durum olarak, astronomi bilimiyle uğraşan bilim insanlarını oldukça fazla hayrete düşürmeyi başarmıştır.
Elmas gezegen ile ilgili çeşitli gözlemler ve de araştırmalar devam etmektedir. Bu çalışmalarla birlikte, elmas gezegenle alakalı olarak oldukça önemli bilgilere ulaşılmıştır. Bu bilgiler arasından en önemlilerinden bir tanesi ise, gezegenin ne etrafında döndüğünün bulunmasıdır. Bu gezegenin, puslar adı verilen bir nötron yıldızının etrafından döndüğü belirlenmiştir. Bu nötron yıldızı, güneş sisteminden bir hayli uzaktadır. Yine incelemeler sonucunda bu nötron yıldızının ölmüş olduğu ve de yıldızın çapının sadece 20 kilometre kadar olduğu anlaşılmıştır. 20 kilometrelik bir çap, bilim dünyası tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştır. Elmas gezegen ölmüş olan ve puslar adı verilen yıldızın etrafından dönmekte ve bu dönme işlemi yalnızca iki saat on dakika kadar sürmektedir.
Elmas gezegen pulsar'ın etrafında dönerken, bu sırada aynı zamanda yıldız da kendi etrafında dönüşünü gerçekleştirmektedir. Bu dönüş o kadar hızlıdır ki, sadece 1 saniyede yüzlerce dönüş yıldız tarafından gerçekleştirilmektedir. Ve bu dönüş sırasında, çevreye radyasyon yayılımı yapılmaktadır. Bu nötron yıldızı, dünyada 3 farklı noktadan saptanmış durumdadır. Bu saptanma ise, teleskoplarda bir görünme olarak gerçekleşmemiştir. Elmas gezegenin saptanma işlemi ise, bir görüntülemeyle değil kütle çekim hesaplamaları sayesinde gerçekleşmiştir. Tamamı elmasla kaplı olan bu gezegenin özellikle merkeze doğru yoğunlaşan karbon elementine sahip olduğu belirlenmiştir. Oksijenin de az miktarda gezegenin üst katmanlarında yer olduğu var sayılmaktadır.
Elmas gezegenle ilgili ulaşılan bir diğer önemli bilgi ise, gezegenin kütlesiyle alakalıdır. Bu kütle araştırmasında, Güneş sisteminde yer alan Jüpiter esas alınmıştır. Yapılan incelemeye göre elmas gezegenin kütlesinin Jüpiter’in kütlesinden 20 kat daha yoğun olduğu belirlenmiştir. Jüpiter Dünya ile karşılaştırıldığında ise, ortaya oldukça büyük rakamlar çıkmaktadır. Öyle ki, Jüpiter Dünya’dan kütle olarak 316, hacim olarak ise tam 1500 kat büyüklüktedir. Evrende yer alan bu gezegenin elmasla kaplı olması, gezegenin oldukça parlak bir yapıda olması ve de yapısında bulunan karbon elementinin basınçla olan alakasından ileri sürülmektedir. Zira, gezegenin dünyaya 4 bin ışık yılı uzakta olması, oldukça gelişmiş teknolojiye rağmen bu gezegenle ilgili gizemin hala çözülmemesine neden olmaktadır. Bu uzaklık, bilim adamlarını gezegenle alakalı olarak çoğunlukla tahminde bulunmaya zorlamaktadır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.