Havacılıkla ilgisi olan olmayan herkes, hayatında en az bir kere ‘’karakutu’’ kelimesini duymuştur.
Karakutu, uçakların hayati parçalarından sayılmazlar ancak olası bir kazada bulunması arzu edilen ilk cihaz olurlar. Toplumda ‘’karakutu’’ olarak bilinen şey, aslında Uçuş Veri Kayıt Cihazı’dır (Flight Data Recorder). Bir ticari yolcu uçağında 2 adet karakutu bulunur, bunlardan biri uçuş esnasındaki verileri, diğeri ise kaptan pilot ve yardımcı pilotun seslerini kaydetmeye yarar.
"Blackbox" yani Türkçe karşılığı Karakutu olarak bilinen cihaz, bilinenin aksine siyah değildir, Dünya’daki bütün ticari yolcu jetlerinde yer alan bütün karakutuların rengi kırmızıdır. Bütün uçaklarda karakutu bulunması 1991’e dek zorunlu değildi. Sadece belirli bir yolcu sayısını aşan uçaklar için kanuni zorunluluk sözkonusu idi. Ancak 1991’de Los Angeles Uluslararası Havalimanı’nda (LAX) bir Boeing 737’nin bir Cessna’ya çarpmasının ardından irili ufaklı tüm uçaklar için Uçuş Veri Kayıt Cihazı ile Kokpit Ses Kayıt Cihazi kanuni zorunluluk haline getirildi. Bu tarihten sonra ticari olsun olmasın karakutusu olmayan uçakların lisansları iptal edildi.
Uçuş Veri Kayıt Cihazı uçuşun tamamını kayıt altında alırken, Kokpit Ses Kayıt Cihazı, uçuşun son 45 dakikasındaki sesleri kaydeder, 45dk sınırdır aşılması verilerin 45dk ile güncellenmesi anlamına gelir ‘’overwrite’’ yani üstüne yazma sözkonusudur. Uçuş Kayıt Cihazı (Flight Data Recorder), uçuş esnasında uçakla alakalı tüm parametleri kaydeder tüm parametrelerden kastedilen kodlanmış tüm parametrelerdir yani kayıt cihazına kaydetme emri verilen parametrelerdir. Karakutuların önemi, uçağın herhangi bir kazaya karışması neticesinde uçağın neden kazaya karıştığının saptanması bakımındandır, mesela 1974’te Türk Hava Yolları’na ait bir McDonald Douglas yapımı DC-10 Paris Orly Havalimanı’ından kalktıktan kısa bir süre sonra Paris açıklarında bir köye çakılmıştı ve kazanın neden meydana geldiği karakutular neticesinde tespit edilebilmişti. Bu kazada karakuların önemi çok büyüktü bunun nedeni çakılmanın saate 900km’den daha yüksek bir hızla olması neticesinde geriye araştırma yapılabilecek elverişli bir uçak enkazının olmamasıydı.
Karakutular genel olarak, Hava hızını, motor güçlerini (Kaç tane ise ayrı ayrı), ivmeyi, hava basıncını, dümen verisini, lateral ivmeyi, otopilotu, yer hızını, lateral kontrol verisini, dış ortam sıcaklığı gibi verileri kaydederler. Karakutular o kadar sağlam tasarlanmışlardırki 3400G kuvvetine ve 1000 dercenin üzerindeki sıcaklığa bile dayanabilirler. Uçakların denize çakılması karakutuların bulunması bakımından zamana karşı yarış anlamını taşır, bunun nedeni karakutuların yer tespiti için gönderdiği sinyallerdir. Sinyal 30 gün süreyle karakutu tarafından gönderilir, 30 gün olmasının sebebi karakutuda yer alan pildir. Pil 30 gün boyunca sinyal gönderebilecek enerjiye sahiptir. 31. gün pil biter ve karakutular eğer bulunmadıysa bu samanlıkta iğne aramaktan farksız bir durum haline gelir.
Denize düşen bir uçağın karakutusu bulunmuş ise, karakutu suda muhafaza edilir. Bunun nedeni deniz suyunun tuzlu olmasıdır. Çünkü tuzlu suda beklemiş bir karakutu, havayla temas ederse oksitlenir; yani paslanır. Bu durum verilerin sağlıklı elde edilmesine engel olabilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.