Basitlik ve sıradanlığıyla atom bombasından daha etkili bir silah, dikenli tel.  

Girişteki sözde de ifade edildiği gibi medeniyet serüvenimiz icatların bütün kanlı sonuçlarına ve kutsal hizmetleriyle bizi şaşırtarak bugünlere gelmemizi sağlamıştır. Bilindiği üzere ‘barut’ ilk olarak simya ilmiyle ilgili çalışmaların eseri olarak tesadüfi olarak bulunmuştur. Barutu bulan Çinli mucitler uzun yıllar barutu bir eğlence aracı olarak kullandıktan sonra zamanla algı ve ihtiyaçların değişmesiyle yaratıcı zihinlerin elinde tüm bir insanlık tarihini değiştiren gelişme ve icatlar vesile olmuştur.

Bu makalemizde ilk önceleri sığır sürülerinin ve yabani hayvanların ekinlerine zarar vermesini önlemek isteyen Batı Amerikalı çiftçilerin ihtiyaçlarını karşılamak için geliştirilen ‘Dikenli telin’ 19. yüzyılın son çeyreğinden günümüze savaş ve medeniyet tarihini nasıl etkilediğini ele alacağız.  Bu icat olmasaydı, belki başta ABD olmak üzere dünyanın birçok coğrafyasının haritası farklı olacaktı. Tarihin en kanlı savaşları olan 1. ve 2. Dünya Savaşı’nın muharebe tekniği, bunlara bağlı icatlar , esir kamplarının görüntüsü bile değişecekti. Son derece basit ve önemsiz görünen bu icat gelinen zamanda yaşadığımız alanların sınırlarını işgal etti, nereye girip nereye giremeyeceğimize karar verir hale geldi.

Dikenli tel ilk olarak ABD’de icat edilmiş sağladığı faydaları görülünce 1500 den fazla versiyonu geliştirilmiş. Öyle ki dikenli tellerin ulaştığı sanatsal ve işlevsel boyut dikenli tel festivallerinden dikenli tel antikacılığına kadar kendi mecrasında fevkalade geniş bir cemiyet ve ilgi çemberi yaratmıştır.

Dikenli telin tarihsel gelişim macerasını izlediğimizde bu görüntü ve tasarım olarak olabildiğince basit işlev ve etkileri bakımından oldukça efsanevi icadın Joseph Giden ile tarih sahnesine çıktığını görüyoruz.

Dünyadaki ilk dikenli tel 25 Haziran 1867 tarihinde ABD ‘de Ohio eyaleti sınırlarında Lucien B. Smith tarafından üretildi , ancak Smith’in ürettiği dikenli tel bugünkü yapıdaki telden oldukça farklıydı . Ayrıca patenti alınan ilk dikenli telin, Smith tarafınca üretilip üretilmediği de bilinmiyor. Lucien B. Smith tarafından geliştirilen bu telin üzerine tahta plakalar takılmış, bu plakaların üzerine de olta şeklinde kancalar monte edilmişti Ertesi yıl patent alan M. Kelly ise, birbiri üzerine bükülmüş iki telin kıvrımları arasına yerleştirdiği oltalarla gerçek anlamda ilk dikenli teli yapmış oldu. Kelly ürettiği bu tele Kelly'nin Elması adını vermişti.

Joseph Gidden, dikenli teli ilk icat edip patentini alan isim değildi, ama ondan ilk kazanç sağlayan kişi oldu. Gidden diğer birçok icatta olduğu gibi pazarlama yeteneğini öne çıkararak. Bu yeni icadın kendi adıyla anılmasını sağladı. Ayrıca dikenli telin Gidden’le anılmasını sağlayan özellik, Giden tarafından icat edilen telin diğerlerine kıyasla her türlü hava koşuluna karşı daha dayanıklı ve görevini yerine getirmesi bakımından daha randımanlı olmasıdır. 19. yılın ilk yarısında pek çok farklı çit telinin patenti alınmıştı; sonlara doğru alınanlar; tel üzerindeki diken işlevini gören düğümün ilkel (küt uçlu) bir biçimiydi. Ayrı bir parça olarak diken eklenmiş ilk tel örgüyü Lucien B. Smith icat etmiştir; 25 Haziran 1867’de onaylanan patentte, bu buluş, telin üzerine belirli aralıklarla dizilmiş tahta parçalarından çıkan dikenler şeklinde betimlenir, ama bu buluşu ürettiğine dair elde bir kanıt yoktur. Bir ay sonra, 23 Temmuz’da William Donison Hunt (bazen ilk patent olarak anılan) farklı tip bir dikenli telin patentini aldı.  1500 den fazla çeşidi olması, dikenli telleri koleksiyoncuların gözdesi haline getiriyor. Amerika’da, ender bir çit türünün 47 santimetresi 65 dolara alıcı buldu.  Çeşitli tipte dikenli tel için alınan patentlerin sayısı o kadar çoktu ki, bunlar hakkında bir kitap bile yazılmıştır.

Dikenli telin icadına kadar çiftçiler ve arazi sahipleri arazilerini korumak için birçok farklı yola başvurmuştur. İlk önceleri çiftçiler arazilerini korumak için kaktüs, dikenli böğürtlen gibi bitkileri kullanmayı denediler , ancak bu yöntemde koruyucu bitkilerin sürekli bakımlarının yapılması gerekiyor, yerleri değiştirilemiyor, ayrıca sınırları korumada istenilen başarıyı vermiyordu.  Uzun yıllar bu gibi belalarla boğuşan arazi sahipleri Batı’ya açılma furyasının başlamasıyla kullanıma açılan uçsuz bucaksız arazilerin bu alanda büyük bir ihtiyaç hasıl etmesiyle bilimsel atılım için gerekli ortam doğmuş ve nihayetinde dikenli tel icat edilmiştir.

İcadından sonra yaygın bir şekilde kullanılmaya başlayan dikenli tel diğer birçok icadın ilk kullanımındaki gibi çeşitli itirazları da beraberinde getirmiştir. Bakıldığında bu itirazlar ‘arabanın’ ilk kullanılmaya başladığındaki gibi bir tepkiyle karşılaşmıştır. Araba sosyal hayatta ilk olarak sahneye indiğinde heybeti ve makinemsi korkutuculuğuyla uzun yıllar sonra ancak benimsenebilmiştir. Dikenli tel için de ortaya çıkan manzaralar ciddi tartışmalar çıkarmıştır. Takdir edersiniz ki, hayatında ilk defa dikenli telle karşılaşan hayvanın yaşadıkları acı verici bir deneyimdir. bunu gören halk, özellikle de dinsel gruplar dikenli teli “the devil’s rope” (şeytanın ipi) diye anmaya başlamışlar, kaldırılması için etkisiz protesto gösterilerinde bulunmuşlardır.

Dikenli tel, ekili tarlaları, başıboş sürülere karşı başarıyla korumuştur. Endüstrileşen ülkelerde bostana giren danalar tasarım önlemleriyle durduruldu. Zamana ayak uyduramayan ve geri kalmış ülkelerde, şehirlerin konut, eğitim, sağlık, üretim, ulaşım, dinlenme ve savunma bölgeleri birbirine karışınca, tel örgülü yasaklar kaçınılmaz olmuş.

Nüfusunun yüzde elli oranında şehirli, yüzde yetmiş oranında okuryazar olmasıyla övünen Türkiye'deki dikenli tel tüketimi, plancılarla iktisatçıların tüylerini diken diken eden bir artış hızına ulaşmış. Kesin olmayan ilk hesaplamalara göre yıllık yüzde yüz yirmi sekiz dolayındaki tüketim artışı, resmi enflasyon rakamlarını üçe katlayabilen tek tüketim kalemidir.

Tüm bildiklerimiz, yabancı dillerdeki ünlü ansiklopedilerden aktarılıyor. İlk üretim patenti 1874 yılında alınmış. Amerikalı mucit, madeni tele diken takmanın teknik kolayını (aletini) bulmuş. Erkeksi görüntüsünü vurgulamak için, bu yeni icada "sakallı tel" adı verilmiş. Çoğu sakallı olan yiğitlerimiz, Birinci Dünya Savaşı sırasında Mısır'da tanıştıkları yeni silaha "dikenli tel" adını koymuşlar. Sakalın tıraş çaresi var da dikeninki yok. Dikenli tel örgüler, o gün bugündür, düşmanlara, kaçakçılara, hırsızlara, savaş esirlerine tutuklulara, gözaltına alınanlara karşı bir güvenlik önlemi (aracı) olarak, inşaat şantiyelerinde, Hazine'den tahsisli resmi konutlarda, spor-eğitim ve turizm tesislerinde, yasak ve hassas bölgelerde, saray, köşk, müze ve çocuk bahçelerinde kullanılıyor

Afrika İnsan Hakları Derneği'nin 1986 tarihli araştırması da, dikenli telin hayvanlardan çok yurttaşlara ve şehirlilere karşı kullanıldığı gerçeğini ortaya koymuş.

 

İlk "Dikenli Tel Yasası" 1894'te İngiltere'de yürürlüğe girmiş. Yasa, dikenli telin insanlara ve hayvanlara zarar verecek şekilde kullanılmasını yasaklamış. Meskûn yerlerde ve yol kenarında kurulu tel örgüler kaldırılmış, yasaya uymayan kişi ve kurumlara ağır cezalar kesilmiş. Yasa başarılı olmuş. Medeni ülkelere sokulmayan dikenli teller, günümüzde artık medeniyet merkezi sayılan şehirlerde görülüyor. "Gülü seven dikenine katlanır" sözü uyarınca, dikenl tel, en çok da, anıt ve sanat yapıları, okullar, luna-parklar ile çocuk bahçelerinde "yasak (girilmez/geçilmez/dokunulmaz) anlamında kullanılıyor. Kime karşı, neden yasak ? Malı mı koruduğu yoksa canı mı sakındığı ? belirsiz olan yasağın kendisi, tehlikesinden büyük bir simge ! "Dikkat Köpek Var !" ihbarı gibi, "Dikkat Dikenli Tel" diye uyarmak gerekir hemşerileri.

Dikenli telin sakıncası yalnızca ele-göze batmasından, gelip geçen vatandaşların elbise ve eteklerini yırtmasından, her ay yüzler ve binlerce çocuğa yok yere tetanoz serumu yapılmasından ibaret değildir. Asıl üzerinde durulması gereken sorun, dikenli telin gelişi güzel kullanımından doğan duygusal tepki ve manevi yıkıntılardır. AT ülkeleri, Belediyeler Biriği Genel Kurulu, dikenli telle korunmuş kent mekânlarının, hemşeriye hakaret, çocuklara saldırı, milli onura saygısızlık, kamu yararına "muzır" olduğuna karar vermiş.

Savaş Tarihine Etkileri Bakımından Dikenli Tel

Makalenin girişinde ortaya koyduğumuz üzere dikenli tel, gerek bugünkü kullanımı gerekse de modern yaşama etkileri bakımından üst düzey sonuçlara sahip olsa da, üzerinde durmaya çalıştığımız asıl yönü savaşlardaki etkileridir. Dikenli tel icadından hemen sonra, hayvanları sınırlama ve hareketlerini engelleme bakımından olağan üstü performans gösterince, askeri stratejistler ve istihkamcılar tarafından savaş alanlarında kullanılmıştır. İlk olarak ABD tarafından İspanya-Küba savaşında kullanılmış olsa da gerçek anlamda ölümcül etki ve işlevleriyle 1. Dünya Savaşi’nda kullanılmıştır.

‘Siper Savaşı’ kavramının ortaya çıktığı 1. Dünya Savaşında ‘top, makineli tüfek, havan, kimyasal gazlarla ‘ birlikte bu savaş konseptinin en önemli unsurlardan biri olmuştur. ’Çakılı Alan Savunması’ işlevsel bir şekilde uzun yıllar kullanılması da önemli oranda dikenli tellerle mümkün olmuştur. Dikenli tellerle kuşatılmış siperlerde belli geçiş alanlarına ölüm saçan makineli tüfekler yerleştirilmiş, yapılan akınlarda bu geçiş noktalarına hücum etmek isteyen düşman askerleri dikenli telleri aşamadıkları ya da dikenli teller yüzünden hareketsiz kaldıkları için makineli tüfeklerce çamur misali delik deşik edilmişlerdir.

'Yapay böğürtlen' adı verilen tel örgülerin ne kadar etkili olduğunu, bir asker hatıratında şöyle anlatıyor: ‘Yüzlerce ceset, çoğu 37. Tugay’dan. Bir gemi enkazından kalan parçalar gibi, sağa sola dağılmış. Çoğu, ağa takılmış balıklar misali, düşmanın dikenli tellerine tuhaf şekillerde asılı. ’

 

Dikenli tellerin etkisi sadece askerin harekat hızını yavaşlatmakla kalmamış, henüz antibiyotiğin olmadığı bu yıllarda açtığı basit yaralarla binlerce askerin ölümüne neden olmuştur. Dikenli tellerin içinden çıkılamaz cehenneme çevirdiği birinci dünya savaşında siperlere giren askerlerin onda biri ölmüş. siperden yaralanmadan dönmek ise neredeyse olanaksız. yaralananlar da tedavi edilip geri gönderiliyorlar. henüz antibiyotikler olmadığından basit yaralar bile iltihap kapıp ölümlere yol açıyor. amerikan kayıtlarına göre kafasından yaralananların yarısı, göğsünden yaralananların %99'u ölüyor. doğru dürüst çatışma olmadığından ölümlerin %75'inin kaynağı top mermileri. ölmeyen askerler de otuz gün boyunca top mermilerinin sağlarına sollarına düşüşünü dinlemekten çıldırıyorlar.

Siper savaşlarının çıkmaza soktuğu savaş meydanları hiçbir ilerleme olmamasına rağmen milyonlarca askerin ölümüne ve ülkelerin en değerli kaynaklarının boşa akıtılmasına neden olunca ihtiyaçlar zamanın ruhu gereği icatları zorunlu kılmış bu arayışların sonucu olarak Tank ve Hava Savaş araçları etkin ve yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamıştır.

Dikenli teller savaşlarda o kadar etkili sonuçlar vermiştir ki bu dikenli telleri kullanan ‘istihkam birlikleri’ açtıkları siperlerin aşılamaz olduğuna inanmışlardır. Hatta savaş tarihçileri dikenli telin etkileri bakımından ‘atom bombasına’ eşdeğer olduğunu ifade etmişlerdir. 1. Dünya Savaşı sırasında, siper savaşlarının vazgeçilmez istihkâmı olan dikenli tel, 2. Dünya Savaşında da şöhret ve ölümcül fonksiyonunu devam ettirmiştir. Hatta unutulmaz Nazi toplama kampları hep bu tellerle anılmıştır. 1. Dünya Savaşından sonra özellikle ikinci dünya savaşı sırasından günümüze dikenli tel teknoloji inanılmaz boyutlara ulaşmıştır.

Kategoriler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi