Türkiye artan nüfus ve gelişmeye paralel olarak üretmekten çok tüketen bir ülke haline geldi. Enerji ihtiyacının en önemlisi durumunda olan elektrik günümüzde büyük ölçüde barajlardan yani hidroelektrik santrallerden ve doğalgazla çalışan termik santrallerden sağlanmakta. Bunların yanında nükleer santral kurma planları yapıla dursun, tamamen temiz bir kaynak olan rüzgar enerjisi maliyeti sebebiyle genellikle ikinci plana atılıyor.
Bundan birkaç sene öncesine göre Türkiye rüzgar enerjisi üretiminde oldukça güzel bir yükseliş grafiği çizmeye başladı. Öyle ki, bundan 10 sene kadar önce Almanya ile aynı zamanda yaptığımız bir enerji anlaşmasına göre her iki ülke de rüzgar enerjisinden yararlanma konusunda ortak bir protokole imza atmıştı. Aradan geçen onca yıldan sonra Almanya bugün yıllık 24 bin megawatt elektrik üretimi ile Avrupa'nın rüzgar enerjisinden en fazla yararlanan ülkesi olma ünvanını taşırken, Türkiye 2007 sonunda 147 megawatt ile anca 16. sırada yer alabildi. Fakat geçtiğimiz yıl %200'e varan bir artış yakalanarak 2008 yılı sonunda 433 megawatt enerji üretimi ile Türkiye genel sıralamada 14. sıraya yükselmiş oldu. Türkiye'deki bütün rüzgar enerjisi potansiyelinin kullanıldığı taktirde mevcut elektrik enerjisi ihtiyacımızın tamamının rahatlıkla karşılanacağı uzmanlar tarafından belirtiliyor. Bu noktada aklıma şu soru geliyor; peki madem bu kadar verimli bir sistem neden ülkeler yavaş davranıyor? Bunun sebebini araştırdım ve rüzgar türbini kurmanın maliyetinin yanında az firma tarafından yapılıyor olmasının etkili olduğunu öğrendim. Yani bugün bir başvuru yaptığınızda size ancak 2-3 sene sonra teslimat ve kurulum için gün veriliyor.
Avrupa'da rüzgar enerjisinden faydalanan ilk iki ülke 24 bin megawatt ile Almanya ve 17 bin megawatt ile İspanya iken onun en yakın takipçisi olan İtalya sadece 3736 megawatt enerji üretimine sahip. Tabi bu ülkeler geniş sayılabilecek yüzölçümlerinin ve dağlık yüzey karakterinin de avantajından sonuna kadar yararlanıyor. Bunun yanında elinde fazla imkan olmayıp bu konuda kapasitesinin de üzerine çıkaran Danimarka gibi ülkeler de var. Danimarka 2862 megawatt üretim ile Avrupa 6. sı konumunda fakat bunu yer sıkıntısı yüzünden denizin üzerine bile rüzgar türbleri kurarak başarabiliyor. Komşumuz Yunanistan bile 12 milyon nüfusuna rağmen 985 megawatt enerji üretimi sağlarken bizim 433 megawatt'a yeni ulaşmış olmamız, doğal kaynaklarımızın nasıl heba edildiğinin göstergesi olsa gerek. Eskiden sanırım "su akar Türk bakar" lafına alınganlığımızın ve bir bakıma tepkimizin ürünü olarak her akarsuya baraj kurmuştuk. Fakat hidroelektrik santraller küresel ısınmanın etkisi ve baraj seviyelerinin düşmesiyle elektrik üretiminde verimsiz bir hale gelmiştir. Şimdi ise su enerjisi tükendiğine göre bize doping etkisi yapacak yeni bir slogan gerekiyor olabilir. Örneğin bu sefer de "rüzgar eser Türk esner" gibi bir tamlama uygun olabilir. :) İşin şakası bir yana rüzgar enerjisi üretimi için son derece uygun bir coğrafyaya sahip olan bu cennet vatanımızda çok daha sağlıklı ve temiz yaşamanın özlemini çekenlerden birisi olarak, gerekli çalışmaların devamını ve yenilerinin ivedilikle uygulamaya geçmesini diliyorum.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.