Bal arıları ve mucizevi eserleri olan bal binlerce yıldan bu yanadır insanoğlunun en büyük şifa kaynağı olmuştur. Bal gerek üretimsel süreci gerekse de içerdiği besinlerle hala esrarı tam olarak çözülemeyen harikulade bir besindir. Balın sağladığı sayısız fayda biliniyorken gelişen teknolojiyle hala birçok umutsuz hastalığa çare olduğu ortaya çıkmaktadır. Balın insanlığa ve doğaya sunduğu tarifi imkansız katkılar ortadayken bu mucizevi besinin mimarı Arının da birçok sırrı taşıması şaşırtıcı değildir. Eşsiz şifa ve besin kaynağı olan arının kendini korumak ve böylelikle daha fazla hayatta kalarak daha çok hizmet etmesini sağlayan zehirli iğnesi bu yazımızın konusudur.
Arı Zehriyle Tedavinin Geçmişi
Eski Mısırlıların, Çinlilerin ve Hintlilerin bal arısının zehrini çeşitli hastalıkların tedavisinde kullandığı bilinmektedir. Bal arısının zehrinin özellikle romatizmal, eklemsel ve çeşitli dermatolojik hastalıklarda kullanımı öteden beri çeşitli kaynaklarda sıkça işlenen bir husustur. Özellikle arı zehri ile romatizmanın tedavi edilebileceğini Mısırlılar da bilmekteydiler. Tedavi, ağrıyan yer arıya sokturularak yapılırdı. Günümüzde zehir özel yöntemle toplanıp kurutularak süresiz saklanabilmektedir. Yapılan araştırmalar arı zehrinin kortizon salgısını arttırdığını göstermiştir. Günümüzde arı zehriyle romatizma, artritis (eklem romatizması), arter hastalıkları, deri, damar hastalıkları, eklem iltihaplanmaları, hematom (kanamalar), nöroloji (sinir iltihapları nedeni duyulan ağrılar), siyatik, alerji, saman nezlesi tedavi edilmektedir. Bu konuyla ilgili bilimsel çalışmalar henüz emekleme aşamasında olduğu için bal arısının zehrinin tam olarak hangi hastalıklara ne oranda iyi geldiği tam olarak bilinmemektedir. Zehrin iyi geldiğinin savunulduğu hastalıklara ve bunlara dair anlatımlardan yapılan/yapılmakta olan araştırma ve deneylerin ilk sonuçlarıdır. Yakın zamana kadar alternatif tıp yöntemleri içinde ele alınan ancak günümüzde yavaş yavaş modern tıbbın laboratuvar araştırmalarıyla da desteklediği ciddi ve umut vaat eden bir tedavi kapısı haline gelmiştir.
Tıbbi Olarak Arı Zehrinin Faydaları
Bal arısının zehri, romatizmalı ağrı ve inflamasyona(Çeşitli mikrobik ajanlar veya toksinlerine karşı vücudun göstermiş olduğu; hararet artması, kızarıklık ile karakterize iltihabi reaksiyon) karşı faydalıdır, ve bu hastalıkların uzun süreli tedavilerinde başarılı sonuçlar vermiştir. Arı zehri kullanımının ilk örnekleri artrit(eklem iltihabı) tedavisinde kullanılan eski Mısırlılardır. Bu tedavinin uygulandığı hastalar genellikle tedavinin olumlu sonuçlarını rapor, ediyor Özellikle romatizmal rahatsızlıklarda görülen bu başarı be iyileşme arı zehrinin multipl skleroz ve tendinit ( kemiği kaslara bağlayan tendonun iltihaplanması ve tahriş olmasıdır) gibi, rahatsızlıkların tedavisinde de bir umut olarak öne çıkmasına zemin oluyor.
Çeşitli şekillerde uzman olmayan insanlar tarafından uygulanmaya çalışılan arı zehriyle tedavi yöntemi yukarıda belirtildiği gibi sadece ve gerçekten bu konuda ihtisas yapan kişilerce ve metabolik olarak arı zehrine alerjisi olmayan kişilerde uygulanabilir. Zira arı zehri birçok kişide ölümle sonuçlanabilecek reaksiyonlar gelişmesine sebep olabilmektedir. Doğada rastgele yaşanan arı sokmalarında bile kurbanın arı zehrine alerjisi varsa bu alerjiye bağlı olarak, ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.
Arı sokmalarına veya bu yönlü yanlış tedavi girişimlerine bağlı gelişen anafilaktik reaksiyonlarda, mağdurlardaki hırıltı, nefes darlığı, ve derhal tedavi edilmezse şoka yol açar, kan basıncında bir düşüş yaşayabilir. ABD'de her yıl yaklaşık 50 kişi arı sokmalarına bağlı şiddetli anafilaktik reaksiyonlar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu tip reaksiyonlar genellikle arı sokmasını takiben dakikalar içinde ortaya çıkar.
Arı zehrinin farmokolojik bileşenleri, bağışıklık sistemini uyarması , güçlendirmesi ve birçok rahatsızlığa iyi gelmesi nedeniyle son yıllarda üretimi ve tıpta kullanımı her geçen gün artmaktadır. Arı zehri saf olarak iğne şeklinde, krem, tablet ve merhem şeklinde ilaç sanayiinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Farmokolojik olarak arı zehri kan dolaşımını artırıcı, bakteri öldürücü, radyasyona karşı koruyucu, tansiyon düşürücü etkileri ve bağışıklık sistemini aktive edici etkilere sahiptir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda arı zehri multiple sclerosis (MS) aids, kanser ve tedavisi mümkün olmayan bir çok hastalıkta başarı ile kullanılmaktadır. Arı zehrinin bu özellikleri ve yaygın olarak kullanımı nedeni ile apiterapi başta ABD ve birçok Avrupa ülkesinde alternatif tıp olarak kabul edilmiş ve Apiterapi hastaneleri kurulmaya başlanmıştır. Arı zehrinin etkili olduğu diğer bazı hastalık ve rahatsızlıklar; Arthritis, Epilepsy, Myositis, Iritis, Bursitis, Migren, Rhinosinusitis, bazı kanser türleri, damar tıkanıkları, kolestrol, Intercostal myalgia, Astım,
Keratoconjunctivitis
Arı zehri bazı cilt hastalıklarında faydalı bir ilaçtır. Onun Sülfidin gibi bazı ilaçlarla karıştırılmasıyla yüzdeki çıbanların tedavisinde tesirli olduğu görülmüştür. Aynı şekilde o, cilt veremi için de isabetli bir ilaçtır. Petersburg Enstitüsü Profesörlerinden M. Lokosliu 1864 yılında arı zehrinin sıtma tedavisinde tesirli olduğuna dair bir makale neşretmiştir. 1861'de Dr. Soliz, 1859 baharında sıtmanın her çeşidi için arı zehrinin ilaç olarak kullanıldığını açıklar.
Kimyevi İçeriği İtibariyle Arı Zehri
Arı zehri, kimyasal olarak incelendiğinde arıdaki sokucu iğne yoluyla çıkan güzel kokulu ve şeffaf bir akıcıdır. Ancak bunun tadı acı, kokusu ise yakıcıdır. Yaygın görüşe göre, arı zehri formik ve malik asitleri ihtiva eder. Ayrıca hidroklorik, izofosforik, histamin, kolin, triptofin, kükürt ve diğer maddeler de bunların arasında yer alır. Mesela fosfat, magnezyum, bakır, kalsiyum, çok sayıda proteinler ve uçucu yağlar sayılabilir.
Yeni ilmi araştırmalar, arı zehrinin en kuvvetli bir antibiyotik olduğu neticesine varır. Araştırıcılar 20 ppm. lik arı zehri çözeltisinin mikrop öldürücü olduğunu tesbit etmişlerdir. Paramezyum denilen mikroskobik canlı, 100 ppm. lik arı zehri çözeltisinde hemen, 20 ppm. lik çözeltide ise 30 saniyelik bir bekleme neticesinden öleceği, 17 ppm. nisbetinde de bölünmede bölünme hadisesinin görüleceği düşünülür. Bu açıklamalardan; değişik ölçülerde arı zehri ihtiva eden çözeltinin, biyolojik tesirlerinin de o ölçülerde olabileceği anlaşılır.
Arı venomu (zehri) peptidler, enzim etkisi olmayan proteinler (apamin, melitin, kinin, mastoparan), enzimler (fosfolipaz A ve B, hiyaluronidaz) ve vazoaktif aminler (histamin ve serotonin) içerir. Bal arısı (Apis mellifera) venomunda türe bağlı olarak tek tip fosfolipaz bulunmasına karşın yaban arısı (Apocrita vespidae) ve eşek arısında (Vespa crabro) farklı tipte fosfolipazların bulunması, arı sokmalarına karşı değişik şiddette alerjik olayların ortaya çıkmasına neden olur. İmmünolojik toksik yanıt bireysel duyarlılığa göre değişir. Arı zehriyle tedavide günümüzde hayli mesafe kaydedilmiş bu alanda uluslararası kongreler düzenlenir olmuştur. Çeşitli bilimsel deneylerin ortaya çıkardığı sonuçlar Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu’da arı zehriyle tedavi merkezlerinin açılmasıyla yeni ve farklı bir boyuta taşınmıştır. Kronik birçok hastalığın uzun süreli tedavisi için sürekli bir terapi olarak arı zehriyle tedavi çok boyutlu ve çok uluslu organizasyon halini almıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.