Anne babalar, çocuğu yaşamında en güçlü etkiye sahip kişilerdir.  Çocuklar okula başlamadan önce pek çok bilgi ve beceriyi, anne, baba ve diğer aile bireylerinden öğrenirler. Ebeveynler, çocuklarının girişimlerini cesaretlendiren, yardıma ihtiyaçları olduğunda ipuçları sunan ve övgüler sunan ilk öğretmenleridir. Anne baba katılımı ve desteği çocuk eğitiminin önemli bir unsuru olarak kabul görmektedir. Günümüzde eğitimciler, öğrencileriyle ilgili alacakları öğretimsel kararlarda, anne, baba ve diğer akrabaların görüşlerine değer vermekte ve onlarla iş yapma yoluna gitmektedir.

Anne-babaların aile eğitim programlarına katılımının önemini üç maddede vurgulamak mümkündür. Bu maddeler şunlardır:

1. Anne babalar, çocuklarının eğitimine katılmaya isteklidirler.

2. Anne babaların aile eğitim programlarına katılımlarıyla çocukların performanslarında gelişmeler olduğunu ve katılımlarını çektiklerinde de çocukların performansında gerilemeler olduğunu ortaya koyan çok sayıda çalışma vardır.

3. Yasalar, aile ve okul arasındaki işbirliğini gerekli kılmaktadır.

Çocuğun Eğitimine Aile Katılımının Önemi

Anne babalar çocukları hakkında her türlü bilgiyi sağlayan kişilerdir. Çocuğun tanılama süreci, gelişim düzeyi, güçlü ve zayıf yanları, hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları, yaşadıkları sorunlar ve gereksinimleri konularında en doğru bilgiler ebeveynlerden alınabilir. Bu nedenle öğretmenler hazırlayacakları programlarda en büyük yardımı anne babalardan alacaklardır.

Anne babalar çocuklarına okulda öğrendiklerini, ev ve diğer toplumsal ortamlara aktarmaları konusunda yardımcı olurlar. Anne babalar, evde öğretim etkinliklerine katıldıklarında, çocuklar farklı gelişim alanlarındaki becerileri daha hızlı edinirler.

Anne babalardan alınan bilgiler sınıf içindeki çalışmalara yön verebilir. Çocuğun evde neler yapmaktan hoşlandığını öğrenmek, sınıf içindeki akademi davranışları pekiştirmede ve geliştirmede yararlı olabilir.

Anne babalar, günlük programda yer alan etkinlikler için malzeme sağlayabilirler. Bu öğretmenlerin en çok problemle karşılaştığı alanlardan biridir. Sanatsal etkinliklerde kullanılan malzemelerin, nesneleri türlerine göre ayırmak ya da sınıflandırmak için kullanılabilecek çeşitli araçların temininde veya ünite ya da hayali oyunlar için çeşitli eşyaların sağlanmasında aileler görev alabilir. Anne babaların özel yeteneklerinden, ilgi alanlarından ve mesleki tecrübelerinden yararlanılabilir. Örneğin, bir müzik aleti çalmak, mesleklerin tanıtımı ve matematik gibi belirli akademik derslere ilişkin destek anne babalardan alınabilir.

Görüldüğü üzere ebeveynler, öğretmenler için en önemli bilgi kaynakları ve yardımcılarıdır. Birçok anne baba bu konuda zamanları oldukça eğitimcilere yardımda bulunmaya hazırdır. Bunun yanı sıra çocuğunun eğitim problemleriyle yeterince ilgilenmeyen aileler de olabilir. Ancak, unutulmamalıdır ki, her anne baba çocuğu için bir şeyler yapmak ister ve yaşamları boyunca çocuklarının eğitimiyle ilgili önemli sorumluluklar alır. Eğer anne baba özel gereksinimli çocuğa sahip ise, bu süreç daha da uzamakta ve bu anne babaya ek sorumluluklar yüklemektedir.

Özel gereksinimli çocuğun doğumuyla ailenin yaşam şekli değişmektedir. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuğa sahip anne babalar normal çocuğa sahip anne babalara göre çok daha fazla sorumluluk almak zorundadırlar. Aynı zamanda günlük yaşamlarına ve mesleki yaşamlarına ilişkin görevlerini de yerine getirirler.

Özel Eğitime İhtiyaç Duyan Çocuğun Doğumuyla Aile Tepkilerinin Evreleri

Özel gereksinimli çocuğun doğumuyla anne babaların gösterdikleri duygusal tepkileri inceleyen pek çok araştırma yapılmıştır. Bu çalışmalar, anne babaların üç aşamalı bir süreç yaşadıklarını göstermiştir. Anne babaların, çocuklarını kabul aşamasına kadar yaşadıkları bu evrelerde öğretmenin desteği yetersiz kalabilir. Bu aşamada anne baba konuyla ilgili bir psikiyatrist ya da psikologa yönlendirilmelidir. Bu süreç anne babanın yaşamında önemli bir yere sahiptir ve ciddiye alınması gereken bir durumdur. Anne babalar, bu süreci ne kadar kısa sürede atlatırlarsa, enerjilerini yaşadıkları olumsuz duygularla baş etme yerine çocuklarının eğitimine harcayacaklar ve çocuklarının eğitimine erken yaşta başlayacaklardır.

Şok-İnkâr-Acı ve Depresyon: Ebeveynler çocukları doğduğunda çocuklarının özürlü olduğunu öğrendiklerinde, çaresizlik ve aşırı ağlamayla kendini gösteren bir davranış süreci yaşayabilirler. Bazı anne babalar, çocuğun göstermiş olduğu yetersizlikten etkilendiği gerçeğini görmezden gelerek inkâr ederler. Anne babalar mutsuzdur ve normal çocuk görünümünün kaybıyla yoğun bir üzüntü yaşayarak depresyona girebilirler. Bazı aileler hayatları boyunca bu acıyı ve hayal kırıklığını yaşamaya devam ederler. Acı, anne babalara çocuğun engelli olduğu gerçeğine uyum sağlaması için bir geçiş dönemi sağlar. Depresyon acı sürecinin bir sonucudur. Depresyon, kızgınlığın içe dönmesi, bireyin kızgınlığı kendine yöneltmesidir. Bu durum karşısında uzman etkin bir dinleyici rolü üstlenmeli, durumu olduğu gibi kabullenerek anne babayı dinlemelidir. Eğer uzmanlar, depresyonun normal, doğal ve gerekli bir süreç olduğunu bilirler ve bunu anne babalara iletirlerse anne babaların gerçeği kabullenmelerini kolaylaştırabilirler.

Kızgınlık-Suçluluk ve Utanç: Kızgınlık iki şekilde kendini gösterir. Birincisi "Niçin ben?" sorusuyla ifade edilir. İkincisi ise, ait olduğu kaynaktan başkasına yönelerek yer değiştirir. Anne babalar kızgınlıklarını çocuklarına tanıyı koyan doktora ya da erken müdahale hizmeti sunan merkeze yöneltebilir. Suçluluk duygusu, özel gereksinimli çocuğu olan anne babaların üstesinden gelmede en zorlandıkları duygudur. Anne babalar, çocuklarının özürlü olmasına neden olduklarına ya da geçmişteki hataları yüzünden cezalandırıldıklarına inanabilirler. Bu konuda da psikolojik yardım almaları gerekebilir. Ebeveynler, genelde çocuklarıyla özdeşleştiklerinden ve onları kendilerinin uzantısı olarak gördüklerinden, çocuklarındaki bir kusuru kendilerindeki bir kusur gibi yorumlayabilirler. Bu yüzden, özel gereksinimli bir birey, anne babalarının öz saygılarını tehdit edebilirler. Bazı anne babalar için, çocuğun davranışlarından duyduğu utanç, çocuğuyla evden çıkmasına dahi engel olabilir.

Kabul ve Uyum: Son aşama olan kabul aşamasında, anne babanın çocukları için bir şeyler yapması, çaba sarf etmesi ve yaşam biçimini düzenlemesi beklenir. Ancak, önceki olumsuz duygular hiçbir zaman tam anlamıyla yok olmaz. Anne babalar bu olumsuz duyguların üstesinden gelerek gelişir, kendilerini ve çocuklarını güçlü ve zayıf yanlarıyla kabul etmeyi öğrenirler. Kabul, özel eğitime muhtaç çocuklarını tanımayı, anlamayı, sürekli karşılaşılan yeni sorunları çözmeyi içeren bir süreçtir. Anne babalar engelleri aştıkça güçlenir, hem kendilerini hem de çocuklarını olduğu gibi kabul etmeyi öğrenirler. Bu tepkiler aileden aileye değişiklik gösterebilir. Bazı anne babalar bu süreci birkaç günde tamamlarken, bazıları da uyum aşamasına yıllar sonra gelebileceklerdir. Uyum süreci, anne babalarla uzmanlar arasındaki ilişki, uzmanın bu konu hakkındaki bilgisi, anne babanın duygularına duyarlılığı ve gerçekleri iletmedeki becerisinden etkilenmektedir. Anne babaların özel gereksinimli bir çocuğa sahip olduklarını öğrendiklerinde gösterdiği tepkiler, uzmanların ve öğretmenlerin anne babalara karşı davranış şekillerini belirlemede önemli fikirler vermektedir. Bu süreçte anne babayı anlamak ve onun duygularına saygı duymak önemlidir.

Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Ailelerin Yapması Gereken Ek Sorumluluklar

Özel gereksinimli çocuğun bakımını üstlenme: Özel eğitime muhtaç çocuğun bakımı, normal bir çocuğun bakımından çok daha fazla zaman ve çaba gerektirir. Özellikle ağır derecede özel gereksinimli ya da kronik bir hastalığa sahip olan çocukların bakımı, ailenin 24 saatini çocukla beraber geçirmesini gerektirir. Bu durum, anne babanın kendine ve diğer sorumluluklarına zaman ayırmasının önüne geçmektedir.

Maddi destek sağlama: Özel gereksinimli çocuğun özel durumu nedeniyle daha sık doktora gidilmesi, sağlık, ilaç ve tedavi masraflarının artışı, ek gıdaların alınması, özel araç-gereçlerin temini ek bir bütçeyi gerektirmektedir. Aynı zamanda, özel gereksinimli çocuğun doğumuyla anne ya da babanın tam gün çalışırken yarı zamanlı çalışmak durumunda kalması; hatta bazı durumlarda çocuklarına bakacak birini bulamadıklarında annenin meslek hayatını tamamen bırakması da lazım gelebilir. Ayrıca, ailelerin çocuklarının eğitimine öncülük vermeleri nedeniyle mesleki gelişimi sağlayacak eğitim fırsatlarını değerlendirememeleri, pek çok iş ve yükseltme fırsatlarını kaçırmaları sık rastlanan ve ailenin ekonomik zorluklar yaşamasına sebep olan durumlardır.

Özel gereksinimli çocukların davranış ve öğrenme sorunlarına karşı destek alma: Özel gereksinimli çocuklar günlük yaşamda uygun olmayan davranışlarda bulunabilirler. Özel gereksinimli çocuğa sahip anne babaların yaygın olarak çocuklarında gözledikleri davranış sorunları; çevresindeki eşyalara zarar verme, yenilemez nesneleri yeme ve yutma, kendine ve çevresindeki bireylere zarar verme olarak gruplandırılabilir. Özel eğitime muhtaç çocukların uygunsuz davranışlar yapması, özel eğitime ihtiyaç duyan bireyi ve ebeveynleri sosyal ortamlardan uzaklaştırabilir. Bu davranış sorunlarına ilave olarak, özel gereksinimli çocuklar günlük yaşamını sürdürecek becerileri de kendiliğinden öğrenemezler. Özel eğitime ihtiyaç duyanlar, bu becerileri öğrenmek için sistematik öğrenme ortamlarına, tekniklerine ve araçlarına ihtiyaç duyabilir. Anne babalar özel gereksinimli çocukların bu tür davranış ve öğrenme sorunlarıyla baş etmede yoğun özel eğitim desteği almak zorundadırlar.

Özel eğitime ihtiyaç duyan bireyler için psikolojik danışma desteği alma: Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuğu olan aileler, çocuklarının toplumsal ortamlarda karşılaştıkları engeller karşısında gösterdikleri tepkileri kontrol etmede de yetersiz kalabilirler. Özellikle görme, işitme, eğitilebilir düzeyde zihin ve ortopedik özürlü çocukların aileleri hep bu tür sorunlarla karşılaşmaktadır. Örneğin, az işiten bir çocuğun "Ben büyüdüğümde hala duyamayacak mıyım?", "Ne zaman dışarıda oyun oynayacağım?", "Onlar benimle hep alay edecekler mi?", "Niçin ben diğer arkadaşlarım gibi yüzmeye gitmiyorum?" gibi duygu ve düşüncelerini ifade edebilirler. Anne babalar çocuklarının bu tür duygularıyla baş etmek için çocuklarına psikolojik yardım aldırabilirler.

Özel gereksinimli olmayan çocuklarıyla ilgilenme: Anne babalar, gün içinde zamanlarının büyük kısmını özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarıyla geçirmekte ve bu durum karşısında özel gereksinimli olmayan çocukları kendilerini ihmal edilmiş gibi hissetmektedir. Kardeşlerde, anne babalar gibi özel gereksinimli kardeşlerine yönelik öfke, kızgınlık, suçluluk, korku, hayal kırıklığı gibi çeşitli duygular yaşayabilmektedirler. Kardeşlerin yaşadığı başlıca problemler, özel eğitime muhtaç kardeşinin durumunu çevresindekilere özellikle arkadaşlarına nasıl açıklayacaklarını bilememeleri, ya da toplum içinde kardeşleriyle birlikte görünmekten kaçınmaları, kardeşinin bakımının ileride kendisine kalabileceğinden korkmaları, kardeşinin davranış sorunları karşısında ne yapacağını bilememeleri ve bu durumdan rahatsız olmaları, anne ve babasından yeterince ilgi görmemeleri, kardeşinin eğitimi için ayrı para harcanması, sosyal etkinliklere katılımlarının sınırlı olması gibi sıralanabilir. Anne babalar, özel gereksinimli çocuklarının dışında diğer çocuklarının bu tür sorunlarıyla da boğuşmak zorunda kalmaktadırlar. Bu da, anne babaya ek sorumluluklar yüklemektedir.

Özel gereksinimli çocuklarının eğitimiyle ilgili bilgi sahibi olma: Anne babalar çocuklarının gelişim özellikleri, çocuklarına beceri kazandırmanın yolları, toplumun olumsuz tutumları ve stresle başa çıkma yolları gibi birçok konuda yardıma ihtiyaç duyarlar. Ayrıca, anne babalar, özel eğitim ve özel gereksinimli çocuklara yönelik var olan yasal haklarını bilmeli ve bu konudaki bilgilerini sürekli güncellemelidir. Günümüzde yasalar özel gereksinimli çocuğu olan aileye pek çok hak ve sorumluluklar vermektedir. Yasalar ve yönetmelikler, anne babaların eğitim sürecine nasıl katılacaklarına dair rollerini hak ve sorumluluklarını belirlemektedir. Aile, ilgili yasa ve yönetmelikle hakkında bilgi sahibi olduğunda çocuğuyla ilgili kişi ya da kurumlardan gerekli yaptırımlarda bulunabilecektir. Özellikle kaynaştırma ortamlarında eğitim gören özel gereksinimli çocukları aileleri, yasal haklarını bildikleri halde okul yönetiminden, çocuğun sınıf öğretmeninden ve sınıftaki diğer çocukların ailelerinden belirli isteklerde bulunabilirler.

Eşler arasında yaşanan sorunlar: Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuğun doğumu eşler arasındaki anlaşmazlıkların artmasına sebep olabilir. En belirgin anlaşmazlıklar, özel gereksinimli çocuğun doğumuyla kendilerini suçlamaları ve tartışmaları, çocuklarına yönelik beklentilerinde aynı görüşü paylaşmamaları, kendilerine zaman ayıramamaları, çocuğun sorumluluğunun tek bir kişinin üstlenmesi gibi düşünülebilir. Bu sorunların yanında evlilik sorunları ve yaşam koşullarından kaynaklanan sorunlar anne babaya çok daha ağır ek bir yük getirmektedir.

Çevresindeki kişileri bilgilendirme: Anne baba ve kardeşlerin dışında, özel gereksinimli çocuğun çevresinde bulunan kişilerin çocuk üzerinde önemli etkileri vardır. Bu kişiler, akrabalar, yakın çevredeki komşular, çocukla bire bir olmasa da gün içerisinde karşılaştığı kişiler gibi düşünülebilir. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuğun doğumuyla aile, çocuklarının durumunu yakın çevresine açıklamada zorlanabileceği gibi yakın çevresindeki kişilerde bu durum karşısında olumsuz tutum takınabilirler. Anne babalar özel gereksinimli çocuklarının ve diğer çocuklarının eğitimi, bakımı, ev ve iş yaşantılarına ilişkin sorumluluklarının yanı sıra yakın çevresindeki kişileri, özel gereksinimli çocuklarının tanısı ve genel davranış özellikleri hakkında da bilgilendirmek durumundadır.

Görüldüğü üzere özel gereksinimli çocuğu olan anne babaların yaşadığı duygusal tepkiler ve yapmak zorunda olduğu ek sorumluluklar onların yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Öğretmenler ve uzmanlar, anne babalarla yaptıkları görüşmeler sırasında tüm bu ayrıntıları düşünerek anne babalarla uygun iletişim kurmaya dikkat etmelidirler.

Öğretmenlerin Sahip Olması Gereken Kişiler Arası İletişim Becerileri

Anne-baba ve öğretmen işbirliğini etkili kılmanın yolu, öncelikle anne babalarla çalışan öğretmenin sahip olması gereken kişiler arası iletişim becerileri ile yakından ilişkilidir. Kişiler arası iletişim becerisinin temelinde anne babanın ifadelerini kabul etme, etkili sorular sorma, anne babayı cesaretlendirme ve anne baba ile öğretmen arasında güven duygusunun geliştirilmesi yer alır.

Anne babanın ifadelerini kabul etme: Öğretmenler, anne babanın sözel ya da sözel olmayan ifadelerinin değerli olduğunu kabul etmeli ve onların fikirlerine saygı göstermelidirler. Anne babanın ifadelerini kabul etmenin anlamı, anne babanın söylediği her şeyi kabul etmek demek değildir. Öğretmen, uygun bir dille görüş ayrılıklarını anlatmalıdır. Anne babalar, kendilerine saygı duyulduğuna inandıkları zaman düşüncelerini özgürce ve dürüstçe söyleyebilirler. Ailenin düşüncelerini belirtmesinin birinci koşulu, ailenin öğretmene güvenmesidir. Örneğin, ebeveynler, çocuklarıyla ya da aileleriyle ilgili bilgileri, öğretmene izin vermedikçe diğer ailelerle ya da çalışanlarla paylaşmayacağından emin olmalıdır. Bu güven ortamının kurulması, aynı zamanda aileye her açıdan saygı duyulduğunun gösterilmesi demektir. Öğretmenler, anne babanın kendileriyle iletişim kurma şekillerini değerlendirirken ön yargılı davranmamalıdır. Bazı aileler duygusal ve yüksek sesle duygularını belirtirken, bazıları ise korumacı bir tavır takınabilirler ya da duygularını ifade etmekten çekinerek kendi içlerinde gizleyebilirler. Öğretmen eğitimini üstlendiği çocukların ailelerinin iletişimlerindeki çeşitliliğin farkında olmalı ve farklılıklara karşı hoşgörülü olmalıdır.

Dinleme becerilerine sahip olma: İyi bir dinleyici, karşısındaki kişinin düşüncelerini ifade ediş şekline değil, konuşulan konunun içeriğine yöneltir. Aileyle göz kontağı kurma, özelliklerine dair not tutma, zaman zaman baş sallayarak görüş birliğini ifade etme aileyi dinlediğinizi gösteren davranışlardır. Öğretmenin aile görüşmeleri sırasında etkin ve empatik dinleme becerilerini kullanması önerilmektedir. Empatik dinleyici; içten bir ilgiyle dinler, önceliği ailenin düşüncelerini anlamaya verir. Aynı zamanda konuşmacıyla görüş birliği ya da ayrılığı yakalama çabası içinde olmaz. Öğretmenler, etkin ve empatik dinleme sırasında aileyi konuşmaya teşvik etmeli, konuşma içinde geçen önemli noktaları kendi cümleleriyle tekrarlamalı, aileye gerektikçe açık ya da kapalı uçlu sorular sormalı ve görüşmenin sonunda ailenin söylediklerini özetlemelidir.

Etkili sorular sorma: Anne babanın söylediklerini değerlendirme, yorumlama, gerektikçe sorular sormak önemlidir. Aile görüşmeleri sırasında, anne babaların çocuklarıyla ilgili konular üzerinde görüşlerini almak için kapalı ve açık uçlu sorular sorulmasını önermektedir. Ebeveynlere açık uçlu sorular sorulması, ebeveynlerin düşüncelerini öğrenmede etkili bir yöntemdir; çünkü açık uçlu sorular anne babayı konuşmaya yöneltir ve konu açılımlarına izin verir. Anne babaya yöneltilen sorular sadece var olan problemleri ve ailenin yaptığı hatalarını ortaya çıkarmaya yönelik olmamalıdır. Öğretmenler, anne babanın kişisel değerlerine saygı duymalıdırlar.

Aileyi cesaretlendirme: Anne babalar çocukları hakkında güzel şeyler duymak isterler. Anne babaların aile eğitim programlarına katılımı, çocukların performans düzeylerinde artışlar olduğunda daha da artmaktadır. Öğretmenler, öğrencilerine dair kaygılarını ve sorun davranışları bu olumlu ifadelerin arasına yerleştirerek anne babaya anlatmalıdırlar. Ailelere bu şekilde yaklaşmak aileleri rahatlatacaktır. Özellikle davranış ve öğrenme sorunu olan çocukların aileleri, çevrelerinden sürekli çocukları hakkında eleştiriler alabilirler. Bu sebeple, çocukları hakkında olumlu şeyler duymaya ihtiyaçları vardır. Anne babaların daha önceki yıllarda çocuklarına ilişkin okul deneyimleri olumlu olmayabilir. Geçmişte yaşanan bu olumsuz tecrübeler, ileri dönemlerde anne babanın öğretmene ve okula cephe almasına sebebiyet verebilir. Ayrıca, bu olumsuz tecrübeler yüzünden anne babalar, çocuğunun öğretmeni ile iletişim kurmaktan kaçınabilirler. Ebeveynlerin, daha önceki negatif deneyimleri aynı zamanda, çocuklarının gelişimi üzerine çok az etkilerinin ya da güçlerinin olduğuna inanmalarına yol açabilir. "Ben ne yaparsam yapayım çocuğum üzerine bir etkisi olmayacak. " şeklinde düşünebilirler. Ancak, öğretmenler anne babaları bu olumsuz duygu ve düşüncelerinden uzaklaştırmanın bir yolunu bulmalı ve çocuklarını desteklemeleri için onlara yardım etmelidirler.

Öğretmenin kişiler arası iletişim becerilerine sahip olması ve aileden gelen dönütlere duyarlı olması, anne babalarla çocukları hakkında yapacakları aile görüşmelerini ve aile eğitim programlarını düzenlemeleri için bir ön koşuldur.

Ev-Okul İletişiminin Sağlanması

Aile Görüşmeleri

Aile görüşmeleri, çoğu anne baba için kaygı verici olabilir. Anne babalar, bu görüşmeler öncesinde çocukları hakkında ne tür olumsuzluklar işiteceklerinin kaygısını duyarlar. Aslında aile görüşmeleri, öğretmen ve anne babanın karşılıklı bilgi alışverişinde bulunduğu, öğrenci hakkında ortak kararların alındığı ve öğretmen ve ebeveynlerin çabalarını karşılıklı işbirliğine dönüştürür. Aile görüşmeleri sınırlı olmamalıdır. Aile görüşmeleri öğretim yılının başlangıcından sonuna kadar düzenli aralıklarla yapılmalıdır.

Aile görüşmesi öncesi yapılması gerekenler: Görüşme öncesinde öncelikle, aile görüşmesinin yapılacağı ortam hazırlanmalıdır. Aile görüşmeleri daha çok çocuğun sınıfında yapılmalıdır. Bunun nedenleri şunlardır:

Öğretmen, kendini tanıdığı bir ortamda daha rahat hisseder. Öğretmen, sınıf ortamında öğrenci dosyalarına ve öğretimsel malzemelere kolaylıkla ulaşabilir. Sınıf ortamı, öğretmene çocuğun yaptığı olumlu ve olumsuz davranışları hatırlatan bir ortamdır. Sınıf ortamı, öğretmene görüşmede alınan kararları hatırlatan bir ortamdır. Görüşmenin yapılacağı ortamın hazırlanmasından sonra öğretmen, görüşmenin konusu hakkında genel bir çerçeve oluşturarak hazırlık yapmalıdır. Öğretmen, aile görüşmesi öncesinde çocuğun dosyalarını ve ilerleme kayıtlarını gözden geçirmelidir. Ayrıca, öğrenci çalışmalarının örneklerini ve ilerleme kayıtlarını gösteren grafikleri aileye sunmak için önceden hazırlamalıdır. Ailenin öğrencideki ilerlemeleri görmesi için çocuğun çalışma örneklerini tarih sırasına göre sıralayarak göstermelidir.

Aile görüşmesi sırasında yapılması gerekenler: Aile görüşmesine gündemi içeren etkili bir açılış konuşmasıyla başlamak önemlidir. Öğrenci hakkında bilgi verilirken, öğrencinin ilgilerini ve özel olduğunu düşündüğünüz olumlu yanları ifade ederek başlanmalıdır. Öğrencinin performans düzeyi anne babanın anlayacağı bir dille sunulmalı, teknik ifade kullanımından kaçınılmalıdır. Örneğin, "Ayşe çalışma öncesinde benim sorduğum sorulara söz almadan cevap veriyordu, oysa şimdi her soru yönelttiğimde, parmağını kaldırarak söz alıyor. " gibi ifadeler kullanılabilir. Görüşmeler sırasında her ailenin kişisel özellikleri, eğitim düzeyi, yaşam koşulları ve kültürel farklılıkları dikkate alınmalıdır. Çocukların gelişimi değerlendirilirken bu farklılıkları ve onlar için nelerin önemli ve öncelikli olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Öğretmen, programında yer alan gündemi izlemeye çalışmalıdır. İlgisiz konular üzerinde konuşmaktan kaçınmalıdır. Gündem görüşme süresince aileden alınan yeni bilgiler doğrultusunda, ailenin acil bir ihtiyacı ortaya çıktığında değişebilir. Öğretmen, görüşme süresince hem fikir oldukları stratejileri yeniden gözden geçirerek yapılacak sorumlulukları belirlemelidir. Bazı öğretmenler karbon kâğıtları kullanarak, toplantıda alınan notların bir kopyasını sunarlar.

Aile görüşmesi sonrasında yapılması gerekenler: Aile görüşmeleri sonrasında, görüşmede alınan kararların özetlenmesi önemlidir. Öğretmen görüşmede alınan kararları özetlediğinde, yanlış anlaşılmaları da ortadan kaldıracak ve anne baba bu kararları ayrılmadan önce bir kez daha duymuş olacaktır. Görüşme notlarını özetleme ve anne babalar için yazılı bir doküman ya da yukarıda yer alan formun bir kopyasını sağlama görüşmenin daha iyi anlaşılmasına yardım edecektir. Ayrıca, aileye görüşmeye katıldığı ve yaptığı katkılardan dolayı teşekkür etmek, anne babanın davranışlarını pekiştirmek için önemlidir. Aile görüşmeleri dışında, anne baba ve öğretmen arasında yazılı notların yazılması ve belli zamanlarda telefon görüşmelerinin yapılması karşılıklı iletişimi sağlamada etkilidir.

Yazılı Notlar     

Öğretmenlere aile görüşmelerinin yanı sıra, ebeveynlere çocuklarıyla ilgili günlük ya da haftalık bilgiler vermek üzere yazılı notlar önerilmektedir. Yazılı notlar, anne baba ve öğretmen arasındaki iletişimin devamlılığını sağlayabilir. Yazılı notlar; öğretmenin günlük öğretimsel etkinlikleri, öğrencisinin davranış özellikleri, genel sağlık durumu gibi anlık bilgileri kısaca not alarak aileye göndermesidir. Aynı zamanda aile de öğretmene benzer konulara ilişkin çocuğu hakkında yazılı notlar gönderebilir. Bu notlar sayesinde anne baba, çocuklarının gün içinde ne tür etkinlikler yaptıkları konusunda bilgi sahibi olacağı için "Bugün okulda neler yaptın?" gibi geniş kapsamlı sorular yerine belirli bir etkinliğe yönelik sorular sorma olanağı elde edecektir. Aynı zamanda, aile çocuklarının gün içerisinde gösterdiği performansa ilişkin örneğin, "Murat bugün paltosunu kendi giydi. " gibi bilgi sahibi olur. Ayrıca yazılı notlara ek olarak, bütün gün bilgisayar başında olan aileler için e-posta önemli bir haberleşme aracı olabilir.

Öğretmen, anne babaya yazılı not yazarken anne babanın anlayacağı şekilde uygun bir dilde yazmalıdır. Bu amaçla kullanımı basit olan iletişim kartları hazırlanabilir. Hazırlanan kart üzerindeki uygun yerlere kısa notlar alınabilir, belirli yerler daire içine alınabilir ya da gülen yüz, ağlayan yüz gibi semboller kullanılabilir. İletişim kartı günlük ya da haftalık olarak kullanılabilir. Öğretmen, iletişim kartının kullanımı ve kartta bulunan sembollerin neleri ifade ettiğini, anne babaya önceden açıklamalıdır ya da kart üzerinde bu konuda bilgi yer almalıdır.

Telefon Görüşmeleri

Düzenli telefon görüşmeleri aile katılımını ve ev okul iletişimini sürdürmek için etkili ve verimli bir yol olabilir. Telefon görüşmeleri, çalışan anne babaların iş nedeniyle okul ziyaretleri sınırlı olduğu durumlarda ya da belirli zamanlarda telefon görüşmelerinin yapılması önemlidir. Bu görüşmeler için belirli bir zaman dilimi belirlenmelidir. Telefon görüşmeleri olabildiğince kısa tutulmalı ve öğrencinin olumlu yönleri üzerinde görüşmeye dikkat edilmelidir. Eğer önemli bir sorun varsa anne baba ve öğretmen için uygun bir zaman belirlenip bu konular yüz yüze görüşülmelidir.

Ev-okul iletişiminin kurulmasında anne babanın sınıfa katılımı da önemli rol oynar. Bu uygulama, sınıfta yapılan etkinlikleri görmeleri için iyi bir fırsattır. Anne babanın sınıf ortamında belli etkinlikleri ve davranışları gözlemesi, belli bir konuda kendilerine bilgi verilmesinden çok daha etkili olabilir. Anne babanın sınıfa katılımı da belli bir hazırlığı gerektirmektedir.

Ailenin Sınıfa Katılımı

Öğretmen sınıf ortamında zaman zaman bir yetişkine ihtiyaç duyabilir. Bu konuda anne babalardan yardım alabilir. Bu tür uygulamalara anne babanın gönüllü katılımı önemlidir. Öğretmen, destek alabileceği, istekli anne babalarla çalıştığında daha etkili sonuçlar alacaktır. Ancak, anne babanın sınıfa katılımı da belli bir hazırlığı gerektirmektedir. Bu konuda öğretmenin yapması gereken davranışları şöyle sıralayabiliriz:

1. Ailenin sınıf etkinliklerine katılacağı süreyi belirleme: Ailenin etkinliklere katılacağı süre, başlangıçta kısa olmalıdır. Örneğin, bu süre sadece bir etkinlik olarak düşünülebilir. İleriki zamanlarda süre ve etkinlik sayısı artırılabilir. Bu süre belirlenirken, anne babanın ve öğretmenin uygun olduğu ortak bir zaman belirlenmesi önemlidir.

2. Aileye sınıf hakkında bilgi verme: Özellikle sınıfta yaşanılan öğrenme ve davranış sorunları, günlük program hakkında aile bilgilendirilmelidir.

3. Aileye sınıf içerisinde yardımcı olacak öneriler sunma: Öğretmen, anne babalara sınıf içerisinde nasıl davranacakları konusunda şu önerileri sunabilir:

-Çocukların yaptıkları davranışları izleyin. Gördüğünüz şeyleri çocuğa sözel olarak ifade edin. Örneğin, "Tüm kırmızı mandalları sıraya koyduğunu görüyorum. "

-Çocuğun yaptığı etkinliği izleyin ve etkinliğe katılın. Örneğin, "Senin yaptığın gibi ben de kule yapmaya çalışacağım. "

-Çocuğun ne düşündüğünü anlamak için açık uçlu sorular sorun. Örneğin, bloklarla oyun sırasında kaç bloğa ihtiyacı olduğunu ve ne yaptığını sorun. Ayrıca, gerektiğinde yardım teklif edin.

-Çocukların başarılı yaklaşımlarını güzel sözlerle pekiştirin. Örneğin, "Harikasın! Boyadığın resim, panonun en güzel resmi olacak. "

-Çocukların olumsuz davranışlarını sözel olarak uyarmaktansa, belli bir süre görmezden gelin.

4. Aile ile birlikte etkinliği belirleme: Etkinlik belirlerken, anne baba katılımının kolay olabileceği etkinlikler seçilmelidir. Öğretmen, ebeveynleri asla bir öğretmen olarak ya da iş yükünü hafifletecek kişiler olarak düşünmemelidir. Önemli olan, anne babanın sınıf ortamında çocukları ile birlikte olmaları ve öğretmenin gözetiminde çocukları ile çalışma olanağı bulmalarıdır.

5. Ailenin sınıfa katılımını aile ile birlikte değerlendirme: Öğretmenler, ebeveynlerin sınıfa katılımdan neler öğrendiklerini, birlikte olmaktan keyif alıp almadıklarını anne babaya sormalı ve gerektiğinde de onlardan da öneriler almalıdır. Sınıf etkinliklerine katılım konusunda olumlu deneyimi olan anne babalar tekrar farklı etkinliklere katılmayı isteyeceklerdir. Anne babanın bu tür etkinliklere katılması, çocuklarının eğitiminde etkin rol almalarını ve çocuklarının eğitiminde ne kadar önemli olduklarını fark etmelerini sağlayacaktır. Anne babalara bir teşekkür notu göndermek veya telefon edip tekrar teşekkür etmek, onların kendilerini değerli hissetmelerini ve ileride benzer çalışmalara istekli olarak katılmalarını sağlayabilecektir.

Ailenin Ev Ortamında Çocuğunun Eğitimine Katılımı

Anne babaları günlük yaşamın getirdiği birtakım sorumluluklarla evde çocuklarının eğitimine katılmakta isteksiz olabilirler. Pek çok anne baba, gün içerisinde çok fazla yorulduklarını; bu nedenle de çocuklarına yeterince vakit ayıramadıklarını ifade etmektedir. Anne babalar ve öğretmenler, ailenin çocuğun eğitimine evde katılımıyla ilgili olarak bir araya gelmeli ve karşılıklı olarak ihtiyaçlarını ve beklentilerini tartışmalıdırlar. Bu ihtiyaçlar; ebeveynlerin evde çocuklarıyla zamanlarını en verimli şekilde nasıl geçirecekleri, okula devam eden gelişimsel yetersizliği olan çocukları için evdeki rutin etkinlikleri nasıl gerçekleştirecekleri ve bunun yanı sıra ev ödevlerinin yaptırılması konusundadır. Anne babaların gereksinimlerinin ve beklentilerinin yanı sıra öğretmenlerin anne babalardan çeşitli beklentileri vardır. Öğretmenler, anne babalardan okulda yapılan okulda yapılan çalışmaların sürekliliğinin sağlanması, belli becerilerin ev ortamında genellenmesi ve günlük rutin içerisine ailenin katılması gibi çeşitli beklentilere sahiptirler. Bu beklentiler ailenin beklentileriyle uyuşmadığında ve anne baba tarafından yerine getirilmediğinde belli sorunlar ortaya çıkabilir. Öğretmenler, ebeveynlere bu problemlerin çözülmesiyle ilgili olarak birtakım önerilerde bulunmuşlardır.

Öğretmenler, ailenin evdeki çalışmalara katılımını planlarken, öncelikle öğrencinin gelişim düzeyini, yapabildiklerini ve ailenin eğitim özelliklerini dikkate almalıdır. Bu doğrultuda, eve dayalı bireyselleştirilmiş aile eğitim programları hazırlanmalıdır. Anne babalar ve öğretmenler, evde yapılacak etkinliklerin planlanması konusunda düzenli olarak bir araya gelmelidirler. Bu görüşmeler, öğretmenin anne babayı evinde ziyareti şeklinde düzenlenebileceği gibi, okulda aile görüşmeleri şeklinde de olabilir.

Anne babalara evde yapılacak becerinin belirlenmesi ve nasıl gerçekleştirileceği konusunda da pratik önerilerde bulunulmalıdır. Bu öneriler; belirlenen becerinin zorluk düzeyine göre basitten karmaşığa sıralanması, basit öğretimsel tekniklerin nasıl kullanılacağının gösterilmesi, etkinliklerin gerçekleştirileceği ortamın düzenlenmesi, gerekli araç-gereçlerin temin edilmesi, aileye belli beceri basamaklarının nasıl yapılacağının gösterilmesi ve aileyi belli sürelerde ev ortamında izleme, dönüt verme ve gerektiğinde karşılıklı yazılı mesajlar gönderme şeklinde sıralanabilir.

Ailelerin evde yapılacak etkinliklere katılımında öğretmenlerin yapması gereken davranışlar şunlardır:

1. Ailenin günlük rutinleriyle ilişkili bir etkinlik çizelgesinin oluşturulması: Öğretmen, anne baba ile birlikte, gün içerisinde çocuğun yapması gereken becerileri belirleyebilir. Bu beceriler gün içerisinde doğal ortamda gerçekleştirilen; öz-bakım becerileri, ev içi becerileri, boş zaman etkinlikleri, alışveriş becerileri ve ödev yapma gibi pek çok beceriyi içerebilir. Bu beceriler günlük ya da haftalık olarak anne baba, diğer aile üyeleri ve çocuğun bakımından sorumlu olan kişilerle belirlenmelidir. Etkinlik çizelgesinde yer alan beceriler, çocuğun günlük yaşamının mutlaka bir parçası olmalıdır.

2. Belirlenen etkinliklerin önem sırasına göre yazılması ve öncelikli bir becerinin belirlenmesi: Öğretmen anne baba ile birlikte, çocuğun gün içerisinde yapması gereken becerileri önem sırasına göre sıralayabilir. Becerileri önem sırasına göre sıralarken, öğretmenin belli konularda aileye önerilerde bulunması ve sorular sorması gerekir. Örneğin;

-Ev ortamında çocuğunuzla beraber en çok hangi beceriyi yaparken sorun yaşıyorsunuz?

-Günlük yaşam içerisinde en fazla hangi becerinin öğretiminde uzman yardımına gereksinim duyuyorsunuz?

-Belirlediğiniz beceri çocuğunuzun yaşına ve gelişim düzeyine uygun mu?

-Ev ortamında öğretimini yapmak üzere seçtiğiniz beceri, çocuğunuzun farklı ortamlara girmesini kolaylaştıracak mı?

-Belirlediğiniz beceri çocuğunuzun ve sizin bağımsız yaşamınıza bir katkı sağlayacak mı?

- Belirlediğiniz beceri çocuğunuzun kişiler arası iletişimini kolaylaştıracak mı?

Öğretmenin yönelttiği sorulara ailelerin vermiş olduğu cevaplar çocuk için öncelikli becerinin belirlenmesini kolaylaştıracaktır. Çizelgeden aileyle birlikte beceriyi belirlerken çocuğun kısmen yapabildiği, öğrenmeye hazır ve istekli olduğu, ailenin de öğrenmek istediği bir becerinin belirlenmesine özen gösterilmelidir.

3. Etkinliğin günün ya da haftanın hangi saatinde olacağının belirlenmesi: Öğretmen, anne baba ile birlikte etkinliğin yapılacağı zamanı saptamalıdır. Bu süre saptanırken, çocuk ve aile için en uygun olan zaman saptanmaya çalışılmalıdır. Etkinlik günlük rutin içerisinde yapılıyorsa, anne babanın bu beceriyi çocuğa kazandırmada ek bir süreye ihtiyacı olmayabilir. Örneğin, ayakkabı giyme becerisinin, eve giriş ve çıkışlarda; yemek yeme becerisinin, günlük öğünlerde; oyun becerisinin, oyun saatinde çalışılması gibi. Öğretmen ve ebeveynler olabildiğince doğal ortamlar oluşturmaya çalışmalıdır. Örneğin, sabah uyanma zamanı tuvalete gitme, elini yüzünü yıkama, pijamaların giyilmesi, kahvaltı saati yemek yeme becerilerinin çalışılması gibi. Ancak çalışılan beceri bir sosyal beceri ise, örneğin, "otobüse binme becerisi gibi"  başlangıçta otobüsün çok fazla kalabalık olmadığı saatler tercih edilmelidir. Lokantada yemek yeme ve alışveriş yapma becerileri için de bu öneri dikkate alınmalıdır.

4. Etkinliğe kimlerin katılacağının belirlenmesi: Etkinliğe aile bireylerinden kimlerin katılacağı öğretmenle beraber belirlenmelidir. Bazı becerilerin öğretimine anne, baba, kardeşler gibi tüm ailenin birlikte katılımı gerekebilir. Bazı becerilere ise, sadece anne baba katılırken, bazen de çocuğun bakımından sorumlu kişi ya da kişiler katılabilir.

5. Çocukta var olan ya da becerinin öğretimi sırasında ortaya çıkabilecek sorun davranışların belirlenmesi: Belirlenen becerinin gerçekleştirilmesi sırasında, gelişimsel yetersizliği olan öğrencide belli davranış sorunları meydana gelebilir. Meydana gelen bu davranış sorunları becerinin öğretimini engelleyebilir. Böyle bir durumda, öğretmen bu sorunlu davranış üzerinde aileyle birlikte bir davranış değiştirme programı hazırlanmalıdır. Çocukta var olan sorun davranış ortadan kaldırıldığında ya da en aza indirildiğinde becerinin öğretimine başlanmalıdır. Ayrıca öğretime başlamadan önce çocuğun dikkatinin dağılmasına yol açan durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, gürültü, etrafta çok sayıda kişinin bulunması, çocuğun dikkatini çekecek oyuncak ve nesneler, açık bir televizyon, yüksek sesli bir radyo gibi pek çok şey dikkati dağıtabilir. Bu durumda yapılması gerekenlerden biri de bu dikkat dağıtıcıları belirlemek ve öğretime başlamadan onları ortamdan uzaklaştırmak olmalıdır.

6. Günlük yaşam içerisinde etkinliğin nasıl meydana geleceğinin belirlenmesi: Anne babanın ev ortamında çocuklarının eğitimi dışında, yapması gereken pek çok sorumluluk vardır. Bu yüzden, belirlenen becerinin öğretimi anne babaya ekstra bir zaman yükü getirmemelidir. Öğretim için olabildiğince doğal ortamlar belirlenmeye çalışılmalıdır. Örneğin, giyinme becerisi, çocuk sabah kalktığında pijamalarını değiştirirken ya da sokağa çıkmadan önce giysilerini giyerken, alışveriş becerileri ailenin alışveriş için ayırdığı süre içerisinde çalışılmalıdır.

7. Beceri için gerekli araç-gereçlerin belirlenmesi: Öğretilecek beceri için gerekli araç-gereçler önceden belirlenmelidir. Bazı araç-gereçler ev ortamından sağlanırken, bazıları da piyasadan temin edilebilir. Bazı araç-gereçler için özel uyarlamalar yapılabilir. Örneğin, yemek yeme becerisi için, elle tutulması kolay olan çatal ve kaşıkların kullanılması, ayakkabı giyme becerisi için sağ ve sol ayakkabıyı doğru ayırt etmesi için farklı renkte bağcıkların kullanılması, çorap giyme becerisinde topuksuz boru biçiminde çorapların tercih edilmesi, ucuna kurdele bağlanmış fermuarlar, ucu küt ve keskin olmayan bıçaklar, el yıkanırken eline alabileceği büyüklükte bir sabun kalıbı becerinin öğretimini kolaylaştırabilir. Öğretimi kolaylaştırması için çocuğun hoşuna gidecek araç-gereçlerden de yararlanılabilir. Örneğin, üzerinde çocuğun hoşlandığı çizgi film karakterlerinin resimlerinin bulunduğu tabaklar ve bardaklar öğretim için seçilebilir. Önemli olan beceri için gerekli araç-gereçlerin önceden hazırlanmasıdır. Öğretmen, araçların çeşitlendirilmesinde aileye pratik önerilerde bulunmalıdır.

8. Becerinin nasıl öğretileceğinin belirlenmesi: Öğretmen ve anne baba doğal ortam içerisinde öğretimin nasıl yapılacağını planlamalıdır. Öğretilecek şey beceri ise, öğretmen beceri analizinin nasıl yapılacağı, öğretim sırasında basit ipuçlarının nasıl kullanılacağı, ipuçlarının sistematik şekilde nasıl geri çekileceği, çocuğun doğru davranışlarının nasıl pekiştirileceği ve çocuk için etkili pekiştireçlerin nasıl belirleneceği konusunda aileye bilgi vermelidir. Beceri öğretiminde beceri analizinin ilk basamağından öğretime başlanıp her bir basamak tek tek öğretilebileceği gibi, son basamaktan da öğretime başlanabilir. Bu tür stratejiler hakkında sistematik bilgiler aileyle paylaşılmalıdır. Eğer bir kavramın öğretilmesi planlanıyorsa, öğretmen ebeveynlere doğal ortam içerisinde kavramın nasıl öğretileceği, olumlu ve olumsuz örneklerin nasıl kullanılacağı, ev ortamında olumlu ve olumsuz örnekleri oluşturmak için gerekli malzemeleri nasıl sağlayacağı konusunda bilgi vermelidir. Örneğin, büyük ve küçük bardakların rafa kaldırılması, küçük-büyük kaşıkların sınıflandırılarak yerleştirilmesi, çorapların eşlerinin bir araya getirilmesi gibi doğal ortamlarda öğretim planlanabilir.

Anne babalara ev ortamında yaptıkları çalışmalara ilişkin nasıl kayıt tutacakları konusunda da bilgi verilmelidir. Öğretmenler, anne babalara programa başlamadan önce, öğretim sırasında ve sonrasında nasıl kayıt tutulacağını anlatmalıdır. Öğretmen çalışılan beceri, kavram ya da davranış için gerekli olan kayıt formlarını hazırlayarak anne babaya vermelidir. Anne baba düzenli kayıt tuttuğunda, çocuğunun davranışlarındaki ilerlemeyi görebilir. Bu durum, anne babayı çalışmaya motive edecektir. Ayrıca, kayıtlar uygulanan programın etkili olup olmadığını değerlendirmede öğretmene ve aileye yardımcı olacaktır. Örneğin, öğretmen aile ile birlikte "nesneleri atma" gibi azaltılmak istenen bir hedef davranış belirleyebilir. Öğretmen bu davranışı azaltmak ya da ortadan kaldırmak için aileye pratik önerilerde bulunmalıdır. Örneğin, öğretmen aileden nesneleri atma davranışını kolayca kaydedebilmesi için çocuk nesneleri her fırlattığında, anneye bir cebinde bulunan fasulyeleri diğer cebine koymasını ve gün bitiminde de fasulyeleri sayıp not almasını isteyebilir. Toplam fasulye sayısı, çocuğun gün içerisinde kaç kez nesne atma davranışını gerçekleştirdiğini aileye gösterecektir. Hedef davranış olarak bir beceri belirlendiyse, öğretmen becerinin analizini anne baba ile birlikte yapmalı ve kayıt çizelgesini hazırlamalıdır. Öğretmen gerektiğinde ailenin evine giderek öğrencinin performans düzeyini anne baba ile birlikte belirleyebilir.

9. Aileyle birlikte öğretim planlarının sonuçlarının değerlendirilmesi: Anne babanın öğretime katılımı cesaretlendirilmelidir. Ailenin gösterdiği başarılı yaklaşımlar öğretmen tarafından fark edilmeli ve bu başarının çocuğunun eğitiminde ne kadar önemli olduğu aileye ifade edilmelidir. Yapılan çalışma tamamlandıktan sonra aileyle birlikte seçilen becerinin ya da davranışın öğretimi sırasında karşılaşılan zorluklar, öğretmenin desteğine gereksinim duyulan öğretim basamakları gözden geçirilmelidir. Bu yapıldığında, yeni bir becerinin öğretimine başlamadan önce, öğretim sırasında karşılaşabilecek sorunların neler olabileceği tahmin edilebilir ve öncesinde çözüm önerileri üretilebilir.

Kategoriler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi