Dünyanın en iyi bal türü olarak gösterilen deli balı, ülkemizde de büyük bir ün kazanmıştır. Birçok tedavide kullanılan deli balı, acımsı buruk tadı vardır. Çok az yenildiğinde birçok hastalığa derman olmaktadır.
Çok yenilmesi durumunda ise, merkezi sinir sisteminde bozukluklara, felçlere hatta ölümle sonuçlanmaktadır. Bu hastalıklara veya ölümlere yol açmadan önce; zehirlenme, bulantı, kusma, baş dönmesi, sarhoşluk, gibi belirtilerle kendisini göstermektedir. Deli balının fazla yenmesi veya yaşlı insanların tüketimi sonucunda, ölüm haberlerinin olduğu birçok yerde karşımıza çıkmaktadır. Sadece insanları değil hayvanların bile telef olduğunu gözlemlenmiştir. Bu yüzden doktorlar, deli balının tüketilmesinde çok dikkatli olması gerektiğini söylemektedirler.
Arı, bu balı sarı renkli çiçek "Azelea Pontica Luteum" ve kırmızı renkli çiçek olan "Rhodedonderon Ponticum L. " bitkilerinden topladığı özden yapmaktadır. Doğu Asya'dan Kafkaslar'a kadar uzanan yerlerde ülkemizde de bulunmaktadır. Bu ırkta ki çiçeklerin Doğu Karadeniz Bölgesinde bulunduğu söylemek yanlış olmaz. Alman bilim adamı, Karl Koch 1844 yılında ziyaret ettiği Rize'de deli balı, arıların komar bitkisinden yaptığını gözlemlemiştir. Doğu Karadeniz Bölgesinde komar bitkisi 1000-2000 metre rakımları arasında yayılış göstermiştir. Bu bitkiler, asidik, rutubetli, kumlu-killi toprakları sever. Kirece karşı hassastır. Deli bal M. Ö. de faydaları ve zararları bilinmektedir. Hatta bu balı bir silah olarak kullanmışlardır. Prof. Dr. Özyurt, Milattan Önce 401 yılında Karadeniz Bölgesinde 10 bin Yunan askerlerinin yaptığı kamp etrafında, bölge halkı tarafında zehirlediklerini dile getirmiştir. Bal yiyen askerlerde ishal olmuş, körkütük sarhoş olmuş, can çekişmişlerdi. Bu balın sayesinde askerlerin kolayca esir düştüklerini, geçmişten günümüze dilden dile aktarıldığını söyledi. Prof. Dr. Özyurt "Tarihte düşmanları etkisiz hale getirmek için kullanılan ilk biyolojik silah olan bu balı, tüketilirken çok dikkatli olunmalı" diye yazısında balın tehlikesini vurgulamıştır. Daha sonraki dönemlerde ise Milattan Sonra 77 yılında, Plinius’un notlarında " arıların yiyeceği o kadar önemlidir ki bu yüzden balları bile zehirli olabilir" diye çıkan belgeler arasındadır.
Pontus Bölgesi'nde deli balın meydana getirdiği bu rahatsızlığa, "maenomenon" denmiştir. Yine aynı Yunanlı yazar " Heptakometler, Pompeus’un ordusu dağlık ülkeden geçerken, üç Roma bölüğünü imha etmiştir. Bunlar, ağaç sürgünlerinden elde edilen deli balı kaseleri, yol üzerinde bıraktılar ve askerler bunu yeyip bilinçlerini kaybedince, onlara saldırarak kolayca hepsini saf dışı ettiler. " diye yazmıştır. Ayrıca, Osmanlı Devletinin bazı köylerinde bu balın 16. yüzyıl da geçim kaynağı olarak Tahrir defterine, 4800 akçe vergi alındığı kayıtlara geçmiştir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.