Seyahatnamesi ile meşhur bir Türk yazarı ve seyyahı olan Evliya Çelebi, 1611 yılında İstanbul Un Kapanı mevkisinde doğmuş ve asıl adı "Derviş Mehmed Zillî" dir. Çelebi nin ailesi aslen Kütahyalı olup, İstanbul un fethinden sonra İstanbul yerleşmeyi uygun görmüşlerdir. Evliya Çelebi'nin babası Derviş Mehmet Zilli efendi, devrinin büyük imamlarından olan Evliya Mehmet Efendiye duyduğu saygıyı dile getirmek için oğluna bu ismi vermiştir.
Evliya Çelebi ilk tahsilini Sıbyan Mektebinde, ardından da Hamid Efendi Medresesinde yedi yıl eğitim görmüştür. Aldığı eğitimlerden kalan vakitlerini de, Sadizade Darülkurra'nda Kuran-ı Kerimi ezberleyerek değerlendirdi. Babasından da Hat, Nakış, Tezhip sanatını öğrenerek bilgisine bilgi kattı. Evliya Çelebi teyzezadesinin vasıtası ile 1635 yılında Ayasofya Camisinde, Dördüncü Murat Han'a takdim edildi. Ayasofya Camisinde Dördüncü Murat'a sunulan Evliya Çelebi bu sayede ilim erbapları'nın ve yüksek seviye devlet adamlarının eğitim gördüğü Enderun Mektebine girme imkanı buldu. Burada aldığı dört yıllık eğitimden sonra, sipahi zümresine katıldı. Evliya Çelebi genç yaşta seyahat etmek, yeryüzünde yaşayan insan topluluklarını, örf adet ve gelenekleri, farklı medeniyetler ve farklı mimari eserler görmek arzusuna kapıldı. Uzun bir dönem gezip görme hevesi ile yanıp tutuşan Evliya Çelebi, bu fikrini gerçekleştirmek için arayışlara girdi. Uzun bir süre arayışlarına devam eden Çelebi bir gece rüyasında, Ahi Çelebi Camisinde kalabalık bir cemaat içinde Peygamber Efendimizi (Sallallahü aleyhi vesselam) görmüş ve huzuruna çıkarak, Şefaat Ya Resulallah diyecekken, heyecana kapılarak, Seyahat Ya Resulallah! Demiştir. Peygamber Efendimiz de tebessümü ile bu gence hem şefaatini müjdelemiş hem de seyahatini ihsan etmiş ve orda bulunan Sad Bin Ebi Vakkas (Radıyallahü anh) da gezip ve gördüğü yerleri yazmasını nasihat etmiştir.
Uykudan uyandığında ilk işi, dönemin ünlü yorumcularından Şeyhi Abdullah Dedenin yanına varmak olur. Çelebi anlattığı rüyasının yorumunu istemesi üzerine, Şeyhi Abdullah Dede rüyasını yorumlar ve nacizane fikri ile ilk olarak İstanbul u gezip yazmasını tavsiye eder. Bundan sonra Evliya Çelebi 24 yaşında ilk olarak İstanbul u gezip yazmaya başlar ve Ünlü Seyahatname kitabının ilk cildi bu şekilde oluşturulmuş olur.
İlk zamanlar babası, Evliya Çelebi'nin taşralara çıkmasına izin vermese de Evliya Çelebi'nin 1640 yılında Okçuzade Ahmet Çelebi ile gizlice bir aylık Bursa gezisine çıkması üzerine dönüşünde oğlunun bu seyahat aşkının önüne geçemeyeceğini anlayan babası artık bu merakına karışmama kararı almıştır. Bu karar üzerine Türk İslam Edebiyatının dünyaca tanınmış bir şahsiyet olma yolunda ilerler. 24 yaşında başladığı gezilerine elli yıl boyunca devam etti. Bu elli yıl boyunca Osmanlı Devletinin sınırları içerisindeki bütün illeri gerek görevli olarak gerek gezi babında da olsa gezmeyi başarmıştır. Görev için gönderildiği bölgelerde belli savaşlara katıldığı da belirtilmektedir. Hiç evlenmediği ve çocuğu olmadığı söylenen
Evliya Çelebi, zengin ve köklü bir aileden gelmesi ve gezi için gittiği bölgelerde dahi vazifeler aldığı bilinmektedir. Katıldığı savaşlardan ganimetler, gittiği bölgelerde yaptığı ticaretler ve kendisine verilen sayısız hediyeler ile rahat ve refah bir hayat sürmüştür. Yaptığı işler ve kendisine edindiği vazifeler nedeni ile pek çok devlet erkanı ile iletişimde olmasına rağmen hiçbir zaman kendisini üstün görme hırsına kapılmamış ve daima mütevazi davranmıştır.
İstanbul da 1611 de başlayan hayatına Evliya Çelebi, kesin olarak bilinmemekle birlikte 1682 yılında Mısır dönüşünde son vermiştir. Elli yıl boyunca hayatını geziye adayarak, gezip gördüklerini yazdığı kitabı olan Seyahatname'si tüm dünya tarafından tanınan bir eser olmayı da başarmıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.