8 Mart 2014 tarihinde, Malezya’'nın Kuala Lumpur şehrinden Çin’in Pekin şehrine gitmek üzere havalanan Malezya Havayolları’na ait bir Boeing 777, kalkıştan yaklaşık 40 dk sonra ATC radarından kayboldu bunun üzerine Malezya Havayolları'’nın 370 sefer sayılı uçuşu için kayıp bildirisi yapıldı.

Yapılan kayıp bildirisinin ardından Malezya’lı yetkililer uçağın radarda en son görüldüğü bölgede arama çalışması başlattı; ancak ilginç bir şekilde uçağın düştüğüne ilişkin hiçbir ize rastlanılamadı. Boeing 777-200ER tipi yolcu uçağı, 227 yolcu ve 12 mürettebatla beraber esrarengiz bir biçimde ortadan kaybolmuştu. Malezya’lı yetkililerin çelişkili açıklamaları yolcu yakınlarını bir umutlandırıyor, bir üzüyordu; ancak uzmanlar dahil kimse ne olduğunu tam olarak kestiremiyordu. Terör saldırısı gibi çeşitli komplo teorileri üretiliyordu hatta uzaylıların uçağı kaçırmış olabileceğini söyleyenler vardı.

Malezya uçağına tam olarak ne olduğu hala gizemini korumaktadır. Havacılık tarihinde daha önce buna benzer bir durumla hiç karşılaşılmamıştı. Bir Boeing 777 kolayca ortadan koybolabilecek türde bir uçak değildir. Boeing 777’'ler uzun menzilli geniş gövdeli bilgisayar destekli ticari yolcu uçaklarıdır ve tam kapasite yakıt ile yaklaşık 17. 000 km menzile sahiptirler. Uzmanlara göre bütün bu özellikler nazara alındığında bir 777’nin kaybolması neredeyse imkansızdır. O zaman Malezya Havayollarının 370 sefer sayılı uçağına ne oldu? Birçok uzmana göre uçak büyük ihtimalle Hint veya Pasifik Okyanusu’na düştü ancak uzmanlar birşeye cevap veremiyorlar bu uçağa dair neden hiçbir iz yok. Normal şartlarda bir Boeing 777 denize çakılırsa geride enkaza ait kalıntılar bırakır. Bunun nedeni uçağın yaklaşık 550 bin parçadan oluşması ve bunların birçoğunun özkütlesinin deniz suyundan daha az olmasıdır.

Uçağın ortadan kaybolduğu 8 Mart tarihinden itibaren, yaklaşık olarak 40 gün boyunca arama çalışmaları sürdürüldü. Uçağın planlanmış rotası dahil rota dışında gidebileceği yerler de araştırmaya dahil edildi. Bu yüzden gelişmiş sonar cihazları ile Güney Çin Denizi, Tayland Körfezi, Andaman Denizi gibi tam olarak uçağın rotasında olmayan bölgeler dahi arama çalışmaları dahilinde tarandı. Ancak tüm uğraşlar sonuçsuz kaldı. Bu çalışmalardan hiçbir sonuç elde edilememesinin üzerine Güney Avustralya açıkları sonar cihazı yardımıyla taranmaya başlandı ve 6-7-8 Nisan tarihlerinde kesin olarak tanımlanamayan sinyaller alındı sinyallerin kaybolan Boeing 777’'den geldiği kesin olarak tespit edilemese de uzmanlara göre büyük ihtimalle sinyal 777'’nin karakutusunun gönderdiği sinyallerdi.

8 Mart tarihinden sonra aynı bölgeden tekrar sinyal alınamaması sinyalin Malezya uçağı tarafından gönderildiğinin ispatı niteliğindeydi. Bunun nedeni uçaklarda bulunan karakutuların içinde yer alan sinyal vericilerinin pil ömrünün 30 gün olmasıydı. Malezya uçağı 8 Mart tarihinde kaybolmuştu ve Güney Avustralya açıklarında 6-7-8 Nisan tarihlerinde tam olarak tanımlanamayan bir takım sinyaller alınabilmiş ve 8 Nisan’dan sonra bir daha sinyal alınamamıştı bu durum sinyalin, Malezya uçağından geldiğini ve 30. günün sonunda vericinin pilinin bittiğini gösteriyordu.

Çalışmalara katılan Birleşik Amerikalı ve Avustralyalı yetkililer, tüm çalışmaları Sonlandırma kararı aldılar. Bu kararın alınmasına sebep olarak, arama çalışmalarının istenilen verimde sürdürülemiyor olmasını gösterdiler. Verimsizliğin nedeni, okyanus tabanının 5. 000 m derinde ve dağlık olması ayrıca bunun yanında artık hiçbir sinyal alınamaması ve bölgenin tropik bir bölge olması sebebiyle oluşan 10 metrelik davasa dalgaların çalışmaları olumsuz etkilemesiydi. Ayrıca Inmarsat uydusu uçağın enkazının bulunması için kullanılır; ancak henüz kayda değer bir bulguya ulaşılamadı. Uzmanlara göre, Malezya uçağı hiçbir zaman bulunamayabilir buna sebep olarak araştırmanın oldukça maliyetli ve araştırmaya konu olan bölgenin çok derin ve deniz tabanının dağlarla kaplı olmasını gösteriyorlar.