İnsanoğlunun var olmasından bu yana her zaman bilinmeyeni merak etmesi ve bu bilinmeyeni keşfetme isteği yeni keşifleri de beraberinde getirmiştir. Yapılan bu yeni keşiflerde, Dünya’ya benzeyen yeni gezegenler bulunduğu yönünde açıklamalar yapmıştırlar. Hatta son günler de yeni keşfedilen birkaç tane gezegenin yapı itibariyle Dünya’ya çok benzediği ve yaşam imkânı sunabileceği şeklinde açıklamalar yapılmaktadır. Bu yeni keşifler sonrasında evrenin oluşması ile ilgili birçok konunun gün ışığına çıkacağı düşünülmektedir. Keşfedilen bu yeni gezegenler bilim insanları tarafından incelendiğinde yıldızlara olan konumu dolayısıyla yaşam imkânı sunabileceği düşünülmektedir. NASA'’nın bütün bu gezegenleri keşfinde kullandığı ve Dünya'nın en gelişmiş teleskopu olarak adlandırılan Kepler teleskopu her geçen gün keşiflerine bir yenisini daha eklemeye devam etmektedir.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin, (NASA) yapmış olduğu araştırmalar, her geçen gün meyvelerini vermektedir. Her geçen gün NASA'’dan yapılan açıklamalarda, güneş sistemimizden yüz binlerce ışık yılı (1 ışık yılı = 10 trilyon kilometre) uzaklıkta, yeni gezegenler bulunduğu yönünde açıklamalar yapılmaktadır. Keşfedilen bu gezegenlerin yaşanabilir olup olmadığı konusunda NASA'’dan yapılan açıklamalar da, dünya’ya tıpa tıp benzeyen gezegenler olduğunu ve yaşanabilecek ortamların mevcut olduğu tezini ortaya atmaktadır. NASA'’nın ve dünya’'nın en büyük, en gelişmiş teleskopu olan ve gezegen avcısı ismiyle adlandırılan KEPLER teleskopu son zamanlarda keşfedilen yeni gezegenlerin ve yıldızların tamamına yakınını keşfeden teleskop olarak anılmaktadır.
Kepler tarafından yeni keşfedilen son iki gezegene Kepler-62-e ve Kepler-62-f isimleri verilmiştir. Bu keşfedilen iki gezegende ortalama olarak Dünya’dan % 40 oranında daha büyüktür. Kepler’den alınan bilgiler ışığında bu gezegenlerin kayalık yapıya sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu iki gezegenden Kepler-62-e’nin çöl sıcaklığında, Kepler-62-f’ninde kutuplar kadar soğuk olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca bu iki gezegen, Dünya ile Mars kadar birbirine yakın mesafede bulunmaktadır. Keşfedilen bu iki gezegenin bulunduğu sistemin merkezindeki yıldızın bizim güneşimizden 2, 5 milyar yıl daha yaşlı olduğu açıklaması yapılmıştır. Kim bilir belki bir gün Dünya dışında da hayatımızı sürdüreceğimiz yerlere ihtiyaç duyulacak ve bu gezegenler yeni yaşam alanımız olacak. Şimdi bizlere hayal gibi gelen bu düşünce, yüzlerce yıl önce atalarımızın Ay’a çıkmanın hayal olduğunu düşünmelerini aklımıza getirirsek ve bu hayallerinin gerçekleştiği göz önüne alınırsa belki de bir başka gezegende yaşamak hiçte hayal değil dedirtmektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.