Yarım litre suyun yaklaşık 10 TL'’ye, peynirli hazır sandviçin 16 TL'’ye satıldığı ve her anlamda pahalı bir şehir olan Oslo, Norveç’in başkentidir.

900. 000 nüfuslu başkent, İskandinavya’nın 4. Büyük, Norveç’in ise en büyük şehridir. Aynı zamanda Oslo, bulunduğu eyaletin de adıdır.

Şehrin ünlü yemeği, somon balığıdır. Orta halli bir restoranda somon balığı menüsü, yaklaşık 70 TL gibi bir fiyat ile menü defterinde yerini alın. Havaalanından şehir merkezine gidebilmek için de, en az 20 euro gibi bir miktarın gözden çıkarılması gereken şehir, dünya üzerindeki en lüks ve en pahalı şehirlerinden biridir. Şehrin göbeğinde ve birçok bölgesinde, turist bilgilendirme noktası bulunmaktadır. Bu noktalardan şehir haritaları, gezilip görülmesi gereken turistik yerler, ulaşım rehberleri gibi önemli dökümanlar elde edilebilmektedir. Oslo, mimari zevk ve insani ilişkiler adına görülmesi gereken bir şehir özelliğine sahiptir. Klasik tabirle “kartpostal fotoğrafı gibi” sokakları vardır. Şehir merkezinin ana caddesinde, sonu “Kralın Evi”ne ulaşan yolun sol tarafında da “hükümet binası” yer almaktadır. Hükümet binasının önünde, geniş ve yeşil bir park, parktaki bir bölümde de bisiklet kiralama noktaları yer almaktadır.

Oslo’da çok sayıda göçmenin yaşadığını gözlemlemek, oldukça kolaydır. Tertemiz sokaklarda, birbirinden farklı etnik kökendeki insanların uyum içinde yaşamaları da oldukça önemli bulunan bir başka durumdur. Şehirde eğitim düzeyi ve yabancı dile hakimiyet oldukça yüksektir. Sıradan dükkanların tezgahtarlarından, sahilde gazete okuyan ihtiyar vatandaşlara kadar hemen herkes İngilizce’ye hakimdir. Saat kulesi, opera binası, sahilden görülebilen kale silüeti, gelişmiş limanı ve benzer nitelikteki pek çok yapısıyla Oslo, turistlere geniş bir skalada gezinti imkanı sağlamaktadır.

Şehrin en yüksek yapılarından biri olan Opera Binası’ndan, Oslo’nun geneline hakim olacak görüntüyü yakalamak mümkündür. Opera Binası, mimari ve görsel olarak ilgi çekici olmakla birlikte, şehrin simgelerinden biri olma sıfatını da elinde bulundurmaktadır. Kralın Evi ise, oldukça ilginç ve görülmeye değer bir yapıdır. Bina oldukça görkemli olmakla birlikte, hemen önündeki yol ise Oslo’nun en büyük ana caddesinin tümüne hakim bir konumdadır. Kralın Evi’nin önünde nöbet tutan askerler ise, birçok Avrupa ülkesindeki asık suratlı nöbetçi askerlerin aksi olarak, güler yüzlü ve konuşkandırlar.

Devlet Tiyatrosu da, şehrin en işlek caddesinin hemen yanı başında konuşlanmıştır. Sürekli olarak aktiviteler ve oyunlarla gündeme gelen bu tiyatro, şehrin kültürel anlamda da önemli bir değeridir. Oslo havaalanlarındaki ilginç bir durum ise, rutin kontrollerinin oldukça sıkı olmasıdır. Ülkeye girerken pek sıkı bir kontrol olmasa da, ülkeyi terk ederken uyuşturucu araması gibi üst düzey aramalara tabi olunmaktadır. İklim olarak yazları ılıman olan şehir, kışın ise oldukça soğuk aylara sahiptir. Akşamları sert rüzgarlar, gündüzleri ise ılık bir gün yaşamak, Oslo’nun doğası gereğidir. Kültür olarak, İskandinav etkilerinin hat safhada olduğu zaten bilinen bir gerçektir. Bunun yanında, köylülerin oluşturduğu açık pazarlar, biraz daha doğu kültürünü andırır niteliktedir.

Genel olarak değerlendirildiğinde, Oslo her ne kadar soğuk ve pahalı bir şehir de olsa, mimari ve hayat standartları anlamında görülmesi ve yaşanılması gereken önemli bir başkenttir. Siyasi olarak da birçok anlaşamaya ve görüşmeye ev sahipliği yapmış olan Oslo, meydanları ve binalarıyla da ilgi çekici bir merkez olma özelliğini de korumaktadır.