Hiç şüphesiz ki içinde bulunduğumuz çağ, iletişim çağı olarak adlandırılmaktadır. Bu noktada, gelişmiş teknolojiyle birlikte iletişim oldukça kolay ve de önemli bir hale gelmiştir. İnsanların dünyanın öbür ucundaki insanlarla hiç zorlanmadan oldukça kolay bir şekilde iletişim kurması, günümüzün en önemli özellikleri arasında yer alır.
Günümüzde durum böyleyken, geçmişten günümüze kadar gelinen süreç içerisinde iletişim denince akla gelen ilk kavramlardan birisi, telgraftır. Günümüzün modern telekomünikasyon araçlarının temelini, telgraf oluşturmaktadır. Bu manada telgraf, modern telekomünikasyonun en eski aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Elektrikli telgrafa yönelik ilk çalışmalar, İngiliz bilim insanı olan Sir Charles Wheatstone tarafından başlatılmıştır. Ancak, ilk başarılı ve modern anlamdaki telgraf 1830 yılında ABD'’li bilim insanı olan Samuel Morse tarafından yapılmıştır.
Telgraf, elektrik enerjisiyle çalışmakla birlikte bu icadın elektrik ve manyetizmanın birlikte ilk uygulaması kabul edilmektedir. Telgrafın çalışma prensibine bakıldığında, bir elektrik kaynağından elde edilen akım, kesikli bir biçimde bir kablo yardımı ile uzak bir noktaya iletilir. Bu iletililer ‘’vuru’’lar şeklindedir. Bu vurular yani iletiler, vuru gönderen kişinin bir elektrik anahtarını açıp kapatması ile elde edilmektedir. Göndericiden alıcıya gönderilen elektrik akımı, alıcının telgrafından bulunan elektromıknatısın bir kalemi çekerek geri bırakmasını sağlamaktadır. Elektrik akımı tarafından hareket ettirilen kalem, dönme özelliğinde olan bir kağıt üzerinde uzun ve de kısa çizgilerden oluşan izler bırakmaktadır. Bu çizgiler, kodlanmış bir haldedir ve her çizgi alfabede bir harfi temsil etmektedir. Kodlanmış bu alfabeye de mors alfabesi adı verilmiştir. Radyonun icat edilmesiyle birlikte, telgrafta çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. Radyo, 1900’lü yılların başlarında bulunmuştur. Radyonun icat edilmesiyle birlikte, elektromıknatıslı alıcı düzenek, telsiz telgrafa uyarlanmıştır. Böylece de, alıcı ve gönderici arasında kablo bulunmasına gerek kalmamıştır. Yani telgraflarla kablosuz iletişim de radyo dalgaları sayesinde başlamış olmuştur. Bu dönemden itibaren açık denizlerde bulunan gemilerle karalar arasında haberleşmenin yolu sağlanmış olmuştur.
Telgrafın icadının ardından, telgraf yoluyla haberleşebilmek için uzun bir süre boyunca, sadece belirli bir yönde bir kerede sadece tek bir ileti alınabilir ya da gönderilebilirdi. Aynı anda birden fazla mesajın karşılıklı bir şekilde iletilebilmesini sağlayan elektrik devreleri 19. Yüzyılın ikinci yarısında bulunmuştur. Böylece, telgrafla iletişim kurmak daha kaliteli ve kullanışlı bir hale bürünmüştür. Çoklu elektrik devrelerini icat eden kişi, Jean-Maurice-Emille Baudot adında bir mucittir. Bu mucit, 1872 yılında bir dağıtıcı sistem elde etmiş ve bu sisteme de çoklu devre adını vermiştir. Bu sistemde telgrafın gönderici ve de alıcı uçlarına birer tane yazıcı aygıt bağlanmıştır. Gönderici, iletiyi bu yazıcı aracılığıyla yazmaktaydı. Böylece, ortaya elektrik vuruları ortaya çıkmakta ve bu vuruların etkisiyle alıcı telgrafta bulunan klavyedeki tuşlar çalışmaya başlamaktaydı.
Baudot, geliştirdiği makine sayesinde her iletinin sahip olduğu karakterlerin belirli bir sayı ve de tek tek gönderilmesi sağlanmıştır. Böylece Baudot’un tasarlamış olduğu bu makineyi kullanan kişiler, aynı hat üzerinde karşılıklı olarak birbirlerine istedikleri iletileri ulaştırma imkanına kavuşmuş olmuşlardır. Günümüz modern iletişim araçlarının temeli telgrafın icadıyla başlamış olup, radyonun icadıyla daha da gelişmiş ve de kablosuz iletişim araçlarına geçiş süreci bu yıllarda başlamıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.