Dilimize önceleri trajedi biçiminde girmiş olan sözcük, Yunanca goedia (keçi derisi giyenlerin türküsü anlamına gelmesi olasılığı vardır) sözcüğünden geliyor. Edebiyatın, varlıkların ve olayların taklidine dayandığını ileri süren Aristoteles’e göre taklit edilen kişilerin serüvenlerinin oluş zamanına koşut eylem içinde gösterilmesi (temsil) tekeline dayanır. Bu yüzden tiyatro ürünlerinin tümüne drama da denebilir.
Bütün şiir türlerinin en güçlü ve etkilisi kabul edilen tragedya; ortalama insandan daha iyi olan karakterleri seçerek, soylu ve seçkin-üstün kişileri eylem içinde göstererek, eski dithyrambos korosuna iki, üç oyuncunun eklenmesiyle diyalogu ön plâna çıkararak, sahne dekorunun ve maskelerden yararlanarak, sözün etkisini katharsis: kötü tutkuların arıtılması için kullanarak gelişir ve kuralları Aristoteles ’in (İÖ 5. yy) Poetika eserinde saptanıp kalıplaşır. Aslında İÖ 5. yy’dan sonra duraklar ve eserleri bize kalan üç büyük tragedya şairinden (Aiskhylos, Sophokles, Euripides) sonra onların etkisini silen güçlü sanatçılar yetişmez.
Latin edebiyatında Ennius (İÖ 240-170), Seneca’nın eserleri de aynı ayarda değildir. Yalnızca 17. yy Fransız klasikleri Seneca’nın etkisinde kalmışlardır(Corneille, Racine). Roma döneminde zayıf örnekleri bulunan, Ortaçağ’da büsbütün bırakılan 17. yy klasikçilik akımıyla yeniden değer kazanan tragedyanın bütün özellikleri şu on maddede özetlenebilir:
1) Söze öncelikle değer veren bir şiir ürünüdür,
2) Amacı belli bir duyarlık ve gerginli yaratarak ahlâka uygun bir etkiye ulaşmaktır,
3) Konu genellikle tarih ve mitoslardan alınırken,
4) Kişilerin seçkin, üstün nitelikli yetkililer oluşuna dikkat edilir.
5) Her tragedya kişisi çözümsüz bir sorun karşısında umarsız ve desteksiz bırakılır,
6) Genellikle üç birlik ilkesi uygulanır (24 saatlik olayla konunun en son bölümünün işlenişi, aynı yerde (dekor), tragedya kahramanının yaşadığı duruma bağlanan yoğunlukta geçişi: Zaman mekan, konu birliği),
7) Taklidi yeterince etkili olamayan, izleyenlerde çirkin bir izlenim yaratacak bazı olaylar (dövüş, yaralama, öldürme, düello, ölüm, intihar) sahne dışında geçmiş gibi gösterilerek,
8) Aynı yüksek ve ince biçemle konuşan habercilerce sahneye iletilerek,
9) 17. yy ürünlerinde kalkacak olan koro (kamoyu) yardımıyla kesintisiz temsil edilen,
10) Sonraki ürünleri genellikle beş perde biçiminde bölümlenen bir sahne eseridir.
Yunan tragedyalarının bölümleri şöyleydi: Prologos (öndeyiş), epeisodien (iki koro şarkısı arasındaki tam bölüm), éxodos (ardında hiçbir koro şarkısının bulunmadığı bütün bölüm). Parados (koronun toplu şarkısı), stasimon (bölümlü koro şarkısı), kommos (sahnedeki bütün kişilerin koroyla söyledikleri ağıt).
Klasik beğeni türlerin karışmamasını, soylu ve yüce olanla kusurlarla gülünçleşen olayların ayrı eserlerde işlenmesini öngördüğü için (tragedya-komedya) romantik akımı kadar bu tutum gözetildi. Çeşitli adları ve çeşitleri olmasına karşın dram sözüyle topladığımız yeni tiyatro eserleriyse türlerin ve durumların karışmasını sakıncalı değli gerekli saydığı için yeni bir beğeni (zevk) doğdu. Victor Hugo Cromwel önsözünde (1827) şu ilkeyi açıkladı: "Dramın özelliği gerçektir. Gerçek, iki tipin, yüce ile gülüncün birleşmesinden doğar, bu iki tip dramda olduğu kadar yaşamda ve yaratılışta da her zaman karşı karşıya gelirler”
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.