Bilim ve teknoloji kavramları, günümüz dünyasında oldukça gelişerek kendini önemli bir konuma sürüklemeyi başarmıştır. Gelişen bilim ve de teknolojiyle birlikte paralel olarak gelişmesini sürdüren sanayi de, son yıllarda önemli gelişmeler sağlayarak büyümesini sürdürmektedir.
Günümüz modern dünyasında gelişen bu tür faktörler göz önüne alındığında ise, son yıllarda enerji arayışlarına gidilmiştir. Bu konuda ise, nükleer enerji özellikle de gelişmiş ülkeler için rağbet edilen bir enerji üretme santrali olarak karşımıza çıkmaktadır. Enerji üretimi için son yıllarda kullanımı artan nükleer enerji santralleriyle birlikte, uranyum kavramı da adı oldukça sık duyulan bir kavram olmayı başarmıştır. Bilim insanları tarafından 18. Yüzyıldan itibaren bilinmeye başlayan ve günümüz gelişmiş dünyanın en değerli atomlarından birisi olan uranyum, daha çok 2. Dünya Savaşı’'nın bitmesine neden olan olayla birlikte tanınmaktadır. Bu olay ise, bu savaşta atom bombası kullanılmasıdır. Gelişmiş ülkelerin gün geçtikçe daha da artan enerji ihtiyaçlarının karşılanması için önemli bir madde olan uranyumun atom numarası, 92’'dir. Uranyum, yapı olarak radyoaktif bir element özelliğini taşımaktadır. Uranyum atomunun keşfedilişi, 1789 yılına dayanmaktadır. Bu yılda, Alman bir bilim insanı olan Martin Heinrich Klaproth tarafından uranyumun keşfi gerçekleşmiştir. Bu bilim adamı aynı zamanda zirkonuyumu da keşfeden bilim adamı olarak karşımıza çıkmaktadır. Keşfinin ardından özellikleri nedeniyle oldukça kısa bir süre içinde oldukça popüler hale gelen uranyum, bilim adamları tarafından oldukça önemli görülmüştür. Keşfinden sonraki yıllarda araştırılan uranyumun radyoaktif bir madde olduğu anlaşılmış fakat bu maddenin nasıl izole edilebileceği konusunda sorularla karşılaşılmıştır.
Uranyumun keşfinden itibaren yapılan araştırmalar, bu maddenin nasıl izolasyon edileceği konusunda olmuştur. Bu soru, bilim adamlarının yıllarca araştırmalar yapmasına neden olmuştur ki bu süre 50 yılı aşkın bir süredir. İzolasyon çalışmalarının bitirilme yılı ise, 1841'’dir. Uranyum elementini izole etmeyi başarmış olan bilim adamı ise "Eugene Melchior" adlı bilim adamıdır. Bu bilim adamının izole başarısı, insanoğlu için yepyeni bir enerji kaynağının varlığı anlamına gelmiştir. Uranyumun keşfinden sonra, bu elementin özelliklerinin tam olarak belirlenebilmesi ise onlarca yıl sürmüştür. Öyle ki, 1841’de izole edilmesi başarılan uranyumun, radyoaktivite özelliği ise tam 1896 yılında anlaşılabilmiştir. Bu buluşu yapan bilim adamı ise Mendeleyev’dir. Mendeleyev, bu tarihten önce diğer elementlere benzetilen uranyumun bambaşka bir element olduğunu ortaya çıkarmıştır. Uranyum elementi, yapı olarak oldukça yüksek yoğunluğa sahip bir maddedir. Bu elementin radyoaktivite özelliği ise zayıftır. Günümüzde uranyumun radyoaktivite özelliğinin artırılması için oldukça gelişmiş teknoloji kullanılarak çalışmalar yürütülmektedir.
Uranyum elementinin yapısı incelendiği takdirde, karşımıza uranyumun 3 adet alletropa sahip olduğu görülmektedir. Uranyumun ağırlığı ise, kurşun elementinin ağırlığından %65 kadar daha ağırdır. Uranyumun sahip olduğu alletropların isimleri, Alfa, Beta ve Gama olarak adlandırılmaktadır. Bu üç alletrop da, kararlı yapıya sahiptirler. Uranyumun sahip olmuş olduğu bu alettropların kararlı yapıya geçebilmeleri içinse, belirli bir sıcaklığa ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sıcaklık ise, 667º C’nin üstü bir sıcaklıktır. Alfa ve Gama alletroplarının kararlı yapıya geçmeleri için 667 derece sıcaklık yeterliyken, aynı durum Gama alletropu için geçerli değildir. Gama alletropu, kararlı yapıya 774 derecede geçebilmektedir.
Uranyum, dört farklı minerale sahiptir. Bu minerallerin isimleri ise, autinit, koffinit, uraninit ve de tobernittir. Bu mineraller farklı kimyasal reaksiyonlara maruz bırakılarak farklı formlara dönüştürülebilmektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.