Birey sevilen bir insanın kaybı, işini kaybetme, kazadan kurtulma gibi travmatik sorunlarla yüz yüze gelmesiyle varoluşsal depresyon yaşayabildiği gibi, yaşam, özgürlük, ölüm, inanç, hayatın anlamı ve sonu gibi sorularla da bu sorunu yaşayabilmektedir .
Örneğin, "Benim hayatımın anlamı ve amacı nedir?", "Hayatım günlük rutinleri sürdürüp, ölmekten mi ibaret?", "Bu evrende tam olarak neyim?" , "Bir yaratıcı var mı?Varsa bir gün yaptıklarımdan sorumlu tutulacak mıyım?" gibi soruları kendine sorar. Bu durum kişide hayatın anlam-anlamsızlığı, evrendeki sonsuzluğun içinde hiçliğini farketmesiyle yaşadığı umutsuzluk ve boşluk depresyona neden olabilmektedir.
Dr. James T. Webb klinik deneyimleri sonucu üstün yetenekli bireylerin varoluşsal depresyon yaşamaya daha meyilli olduğunu saptamıştır. Bir çok insan ciddi zorlanmalar, ölüm, sevilen insanların kaybı gibi ciddi travmatik noktalarda varoluşsal soruları ve sorunları yaşamasına rağmen, daha yüksek zihinsel yetilere sahip olan bireyler bu sorunu kendiliğinden ve daha erken yaşlarda yaşamaya daha yatkındır. Üstün yetenekli bireylerde daha fazla görülmesinin nedeni yoğunluk, hassasiyet, farkındalık, idealistlik olarak sıralanabilir. Bu tür bireyler küçük yaşta kural ve gelenekleri sorgularlar. İnsan ilişkilerindeki aksaklıkları ve tutarsızlıkları, dünyanın ideallerinin çok aşağısında olduklarını fark ederler. Kafalarında bir takım sorular oluşur. "İnsanlar neden umursamaz ve samimiyetsiz?", "Neden kadın-erkek ayrımı var?", "İnsanlar neden verdikleri sözü tutmuyor?", "Dünya da nasıl fark yaratılır?" gibi soruları çevresindeki insanlarla pylaştıklarında sıklıkla şaşkınlıkla karışık sert bir yanıt alırlar. Bu çocuklar büyüdüklerinde de sıklıkla kendilerini toplumdan dışlanmış ve yalnız hissederler.
Bu bireyler, sonsuz evrende çok küçük bir yer kaplandıklarını, yaşamın sonlu ve kısa olduğunu idrak ettiklerinde hayatın gerçek amacı, üretkenlik, bir çok seçenek arasından seçilen tercihler ile ilgili orta yaş krizi olarak adlandırılan kaygıları 12 ya da 15 yaşlarında yaşayabiliyorlar.
Varoluşsal depresyon, klinisyenler tarafından ilaç tedavisinden ziyade psikoterapi tekniği ile hayatın anlamının ve dinamiğinin keşfettirilmesiyle tedavi edilmeye çalışılıyor. Varoluşsal depresyon, beraberinde intiharı da getirebildiği için dikkat edilmelidir. Ailelerin yakınlığı, anlayış ve destekleri bu bireylerin bu süreci yara almadan atlatmalarını sağlayabilir. Sarılma, ilgi ve sevgiyi gösterme aşırıya kaçmayacak oranda çok önemlidir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.