Gençlik çağında, anne ve babanın ve yaşanan çevrenin aşırı baskısına karşı duyulan isyan, zamanla onlara ya da onları simgeleyen kişilere, kurumlara, değerlere yönelir. Bu isyan duygusunu bastıracak sağlıklı uğraşlarla, kendini geliştirme çabasına girmeyen genç bu gerilim içerisinde, saldırganlık duygusunun etkisi altında kalarak, davranış bozukluğuna (antisosyal kişilik) sürüklenebilmektedir. Bu kişilik yapısındaki bireyde, insan doğasında bulunan haz duygusu ağır basar, yaşamın gerçeklerini görmezlikten gelir, gerçeklerden kaçmak ister. Birey, çevre koşullarını kendi istediği biçimde değiştirmek yeteneğini e gücünü bulamadığı durumlarda, sorunlarını çözecek sağlıklı savunma mekanizmalarına sahip olamadığından ilaçlara sığınarak gerçekten kaçma yolunu seçer.
Uyuşturucu maddeler ve ilaçların kullanımı kısa yoldan hazza ulaşmak içindir. Bu tip kişilerin duygusal yapıları çabuk değişen, dengesiz, sıkıntılı bir heyecan hali şeklindedir. Kişi kendi yeteneklerini gerçekçi olarak değerlendiremez, çevresindeki kişilere kin ve nefret duyar. Diğer bireylerin kendilerini anlamadıklarını, atılımlarını engellediklerini düşünür. Bağımlılığa yol açan nedenleri şöyle sıralanabilir.
1. Merak: gençler, maddenin yaratacağı etkiyi merak ettikleri için, yaşıtları ile birlikteyken madde alabilirler. Arkadaş çevresi böyle kötü bir alışkanlığın başlaması veya önlenmesinde büyük önem taşır. Gençlik çağında, bir gruba ait olmak, gencin psikolojik sağlığı açısından gerekli bir ihtiyaçtır. Aile içerisinde belirli ilke ve değerleri kazanmış kendine güveni olan bir genç, kendi kişilik yapısı ve değer ölçülerine uygun olan bir grup seçer. Bu grup içerisinde önemsediği arkadaşları madde kullanıyorsa, bu gruptan ayrılabilir. Yeterli psikolojik güce sahip olmayan bir genç ise, arkadaşlarının "bir kereden ne çıkar" telkinlerine uyarak uyuşturucu maddeyi kullanabilir.
2. Madde: kullanmaya başlamada kişisel yatkınlığın önemli bir payı vardır. Alışılmış kurallara karşı başkaldırabilen, duygusal açıdan dengesiz, çabuk parlayan, olgunlaşmış gençler, çevrelerine uyumda güçlük çekerler. Denemeye ve yeniliğe duydukları merak nedeniyle de madde alabilirler.
3. Daha enerjik olabilmek: sınavlara hazırlanırken daha uzun süre uyanık kalabileceği, dikkatini daha iyi odaklayabileceği, beyninin işlevlerini hızlandıracağı, enerji ve gücü artırarak potansiyelini çoğaltacağı gibi yanlış bir inanıştan hareketle, genç uyarıcı maddelere yönelebilir. Başlangıçta beklediği dinamizmi yakalanan genç, bir müddet sonra kendisini eskisinden daha kötü bir durumda bulur. Artık normal aktivitelerini ve günlük yaşamını sürdürmek için gerekli olan faaliyetleri bile yapacak gücü kendisinde bulamaz. Devamlı olarak ilk yakaladığı enerjiyi yakalamak için ilaç dozunu artırma yoluna gider. Ama sonuç daha da içinden çıkılmaz bir hal alır ve bir kısır döngü başlamış olur.
4. Bağımlılık konusunda yanlış inanışlar: son zamanlarda, dünyada ve ülkemizde, uyuşturucu madde ve ilaçlara gösterilen ilgi artarak yayılmaya başlamıştır. Bu salgını kolaylaştıran kişisel nedenleri ve inanışları şöyle sıralayabiliriz:
a. toplum içinde, tıbbın ve ilaçların bütün sorunları çözümleyeceği hakkında bir inanışın ve çeşitli ruhsal sıkıntılardan, ilaçla kurtulma olanağı olabileceği hakkında bir eğilimin bulunması,
b. uyuşturucu maddelerin ve ilaçların sağladığı gelip geçici haz ve mutluluk hali,
c. özellikle gençleri giyiniş, zevk, tutum, ve davranış yönünden etkisi altına alan grupların değişik değer yargıları ve baskıları,
d. bazı uyuşturucu madde ve ilaçların yaratıcılık verdiği, düşünce, duygu ve yetenekleri artırdığı hakkında yanlış bir inanışın olması,
e. uyuşturucu maddelerin ilaçların ve özellikle esrarın, gençler arasında alkol gibi, sosyal ilişki kurulmasında yardımcı olduğu ve bu ilişkileri kolaylaştırdığı inancı,
f. gençlerin çeşitli nedenlerle içinde yaşadıkları sosyal, kültürel düzenden memnun olmamaları, bunlara karşı inançlarını kaybetmeleri. Kırılmış idealleri ve mutsuz yaşantıları içinde uyuşturucu madde ve ilaçlardan yarar beklemeleri.
Böylece kişisel sorunlar içerisinde bulunan genç, yaşadığı çevrede uyuşturucu madde ve ilaçlar hakkında yaygın olan bu inanışların etkisi altında bu tür maddelere yönelir. Toplum içerisinde yalnız kalma isteği, gerçeği değiştirme, kuşaklar arası çatışmanın doğurduğu isyan, merak ve taklitle uyuşturucu madde ve ilaçlara başlanır. Doğrusu, bu maddeleri bir kere bile denememektir. Gelip geçici iyilik hissi, ruhsal gerginliğin, baskının azalması ve çözülmesi, yüksek bilinç, mistik ve hayalleri bol bir yaşantı özlemi vb. istekler için bu maddelerin kullanımı devam eder. Bu arada birçok ilaç, artık geri dönülmesine ve bırakılmasına olanak vermeyen fizyolojik bağımlılık yaratır.
5. Farklı görünme isteği: arkadaş çevresi içerisinde farklı görünerek ve diğerlerinden ayrı olarak onların yapamadığı bir şeyi yaparak, bu şekilde bir saygı ve üstünlük kazanacağına inanan genç, madde almaya başlayabilir.
6. Bozuk aile ilişkileri: baba baskısı anne baskısı geçimsiz aile yapısı ve ayrı anne baba gibi bozuk aile ilişkilerinin yaşandığı bir ortamdan kaynaklanan, gelişmemiş kişiliğin yansıması olarak madde bağımlılığı genç için bir çözüm aracı olarak algılanabilir.
7. Toplumsallaşma ve yanlış arkadaş çevresi: gençliğin en önemli ihtiyaçlarından biri, bir gruba ait olabilmektir için duyulan ihtiyaçtır. Bir çok genç toplumsal ihtiyaçlarını, aile hayatında, okulda, arkadaş çevresinde tatmin edebilir. Fakat toplum içerisinde toplumsal ihtiyaçları doyurulmayan, aşağı ve yüksek ekonomik kesimden gelen çocuklar vardır ki, bunlar da kendileri gibi olan çocuklarla birleşerek, bir grup meydana getirmeye çalışırlar.
Aile içinde iletişim güçlükleri yaşayan ve kendisini ifade olanağı bulamayan, okulda arkadaşları ile iyi bir ilişki içerisine giremeyen, uyum sağla yaman genç, kendisi gibi uyumsuz, amaçsız değer ve inanç karmaşasının egemen olduğu kişilerle arkadaşlık eder. Aynı değerleri paylaşamadığı aileden uzaklaşırken, amaçsızlık doğrultusunda birleştikleri kişilerle yakınlaşırlar. Bir grup özdeşimi kurarlar. Kendileri gibi sorumsuz, yetersiz, güvensiz, sınırsız bir özgürlük yaşamak isteyen kişilerle oluşturdukları gruplar içinde kalmak isterler.
8. Kişilik yapısı: bu tür maddeleri kullananların kişilik yapısını, genetik belirleyiciler ve içinde yaşanılan ortamın özelliklerine göre şöyle açıklayabiliriz.
a. genetik yatkınlığı neniyle şiddet, agresyon ve tepkisel oluş gibi özellikleri gösteren bir gencin davranışları, genetik faktörlerin etkisi altındadır. Bağımlılık eğilimi, bu davranışlarına bir yön vermek, huzur aramak nedenleri ile ortaya çıkabilir. Aşırı tepkisel oluş, sinirlilik, hırçınlık, saldırganlık gibi davranışları olan bir gencin genellikle, sıkıntı verici olaylarla baş edebilme gücü zayıftır. Yatıştırıcıya ihtiyaç duyduğu için, uyuşturucu maddelerin vereceğini zannettiği huzuru bulmak için madde almaya başlayabilir. Ancak genetik bir yüklülükle doğdukları halde, kendilerine iyi bir eğitim verilen bireylerde madde bağımlılığının genetik belirleyicilere rağmen ortaya çıkmadığı görülmüştür.
b. İkinci olarak genetik yatkınlıkları olmadığı halde, yaşadıkları ortamın etkisi ve bilinçsizlik nedeni ile bağımlı hale gelmiş olanlardır ki, onların kişilik özellikleri de bağımlılığın nedeni olarak değil, sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
İnsan sağlığı her şeyin üstündedir, temiz bir toplum için gençlerimize sahip çıkalım.
Başka bir konuda görüşmek üzere herkese sağlıklı günler dilerim.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.