Pragmatizm, en basit tabir ile “yararcılık” ya da "faydacılık" anlamına gelmektedir. Peki, yararcılıktan kastedilen nedir?

Felsefi anlamda pragmatizm ya da yararcılık, uygulama ya da eyleme dökülmede faydacı bir anlayışın amaçlanması ya da bu yönde yorumlanabilmesi anlamında kullanılmaktadır. Bu düşünce tarzı, 1842’den 1910 yılına kadar yaşamış olan William James tarafından tanınır ve popüler hale getirilmiştir.  Bu bağlamda geliştirilen teoriler, hem iyinin, hem de doğrunun teorisi şeklinde nitelenmektedirler. İyinin teorisi anlamında kullanılan faydacılık, refah odaklıdır (refahçıdır). Yani, en fazla faydanın sağlandığı ve zevk ya da tatmin bakımından değerlendirildiğinde en üst seviyede karşılık bulabilen yararların görülmesini amaçlanır.

Doğru teorisi olarak kullanılan faydacılık ise sonuç odaklıdır (neticecidir). Buna bağlı olarak, doğru hareket, bir durumun ya da kavramın, uygulanabildiği ölçüde gerçek olduğu fikrini merkeze almıştır. Yani, bir bilgi günlük ya da sosyal hayatta hiçbir işe yaramıyorsa, o bilgi yanlıştır. Ancak, bilgi işe yarıyorsa, kesinlikle doğrudur. Ampirizm ile de yakın ilgisi olan bu felsefi akımın, teorik düşüncenin tam tersi şeklinde tanımlamak, doğru bir yaklaşım olacaktır.  Pragmatizm kelimesinin çıkış noktası, bir felsefi terim olan “pragma”dır. Eski Yunanca olan bu kelime, iş ve eylem anlamına gelmektedir. Pragmatik sözcüğü ise, anlam olarak “işe yönelik, eyleme dönük” demektir. Genel anlamda, Pragmatizm yerine "Faydacılık" terimi kullanılmaktadır.

Faydacılık, 18. yüzyıl’da, İngiltere'de, ilk olarak Jeremy Bentham ve aynı doğrultudaki bir takım düşünce adamları tarafından ortaya sürülmüştür. Ancak, fikrin temelinde bağdaştığı yer olarak ele alındığında, Epikür (Aipikuros) gibi antik Yunan filozoflarına kadar araştırılması ve bağlantı bulunabilmesi mümkündür. Faydacılık, ilk olarak belirli çevreler tarafından tartışıldığında, “en fazla mutluluk” temelinde analizler dile getirilmiştir. İlerleyen zamanda Bentham, “en büyük mutluluk prensibi” şekline yeni ve özgün bir tanımlama getirmiştir.

Bentham ve Epikür’ün yorum farkları, temelde çok basitti. Epikür tarafından getirilen faydacılık tanımında, “kişiyi en mutlu eden şeyin yapılması” anlamı varken; Bentham ise “herkesi en mutlu yapacak şeyin yapılması ve konuşulması gerektiğini” savundu. Yani, Bentham’ın kuramında, kişisel olmayan bir hedonizm vardı. John Stuart Mill, ünlü ve kısa bir yapıtı olan "Utilitarianism" kitabında, bir faydacı olmasına karşın “bütün zevklerin aynı değerde olmadığını” ileri sürmüştür. Bu savını da, o ünlü karşılaştırmasıyla desteklemiştir: “Mutsuz bir Sokrat (Sokrates) olmak, mutlu bir domuz olmaktan yeğdir. ”

Farklı insanların zevklerinin ve buna bağlı olarak faydalarının karşılaştırılması çok zordur. Bu söylem de, faydacılık anlayışını eleştirenlerce sıklıkla söylenen bir argümandır. Bununla ilgili olarak, ilk faydacıların fayda analizini sayısal değerlere dökerek hesap edilebileceği fikri öne sürülmüş olsa da, bu asla gerçekleşmemiştir. Çünkü, birbirinden farklı insanların zevklerinin kıyas edilebilmesi ve hesaplanabilmesi, sadece pratikte değil, prensipte de imkansıza yakındır.  Yıllar boyunca faydacılık, çeşitli yönlerden eleştirilmiştir. Bunlardan biri de, sağduyu ile faydacılığın çeliştiği önermesidir. Buna örnek olarak, kişinin kendi çocuğunu kurtarmasının, iki yabancıyı kurtarmasına tercih edileceği düşünüldüğünde, faydacıların iki yabancının kurtarılmasının gelecekte daha fazla mutluluk ve fayda potansiyeli taşıdığı savıyla çeliştiği anlatılmaktadır. Yani, kişi sağduyusuyla karar verince çocuğuna yönelecek, ancak faydacılıkla çelişecektir.

“Bir şey, uygulanabildiği ölçüde doğrudur”; şeklinde literatürde yerini alan faydacı önerme, bahsedilen şeyin herhangi bir özden yoksun olsa bile başarılı olabileceği ihtimali üzerinden de çokça eleştirilmiştir. Bunu anlamak için verilen örnekte, birbirinden farklı seçeneklere sahip çoktan seçmeli bir soru, hiçbir bilgi sahibi olmayan kişi tarafından bilerek ve isteyerek değil de rastgele cevaplandığında, cevabın doğru yanıtlanma ihtimalinde, faydacı anlayışa göre, o şey artık mutlaklık kazanmıştır. Yani, soruyu doğru ancak rastgele cevaplayan kişinin bilgili, eğitimli veya zeki olması, faydacılık anlamında pek de önemli unsurlar olmamaktadır.

Örneklerden çıkarılacak durum, faydacılıkta önemli olanın öz değil, biçim olduğu eleştirisidir. Olayların teorik akışından ziyade, pratikteki başarının mutlaklığına dayanan bir akım olma özelliği eleştirilmektedir.  Pragmatizm, birçok alanda tartışılmış, teorik ve pratik olarak örneklendirilmiştir. Sonuç olarak, her türlü düşünce tarzına mensup fikir adamlarının, kendinden bir parça bulabildiği bu akım, savunucularına göre en uygulanabilir düşünce tarzlarından biri iken, eleştirenlerce de paradoks ve çelişkilerle dolu haldedir. Ne olursa olsun, faydacı anlayışın fikir dünyasına kattığı pek çok yenilik ve tartışma konusu bulunduğu, su götürmez bir gerçektir.

Kategoriler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi