Ressamlığı, yazarlığı ve daha birçok sanatçı yönü ile hafızalarda yer eden Abidin Dino, 23 Mart 1913 tarihinde İstanbul’da gözlerini dünyaya açmıştır. Abidin Dino’nun annesi sanat ile bilhassa da edebiyat ile yakından ilgilenen bir hanımdır. Abidin Dino’nun doğumundan sonra aile Cenevre’ye yerleşir. Dino, çocukluk günlerini burada geçirir ve ardından aile Avrupa’nın çeşitli yerlerinde yaşama devam eder.
1. Dünya Savaşı’nı da Avrupa’da yaşayan aile 1925 yılında İstanbul’a döner. İstanbul’da yaşamaya başladığı yıllarda Abidin Dino, resme ve karikatüre ziyadesiyle ilgi duymaktadır. Bir süre Robert Koleji’nde eğitim alır, ancak anne ve babasını kısa aralarla yitiren Dino, daha sonra okuldan ayrılır. Edebiyata, resme ve karikatüre beslediği sevgi neticesinde Abidin Dino okuldan ayrılır ayrılmaz kendisini söz konusu sanat dalları ile meşgul etmeye başlar. Sanat konusunda şanslı bir aile içerisinde yaşayan Abidin Dino’nun ağabeyi Arif Dino ise bir şairdir. Arif Dino, kardeşine büyük oranda destek olmuştur. Bu andan itibaren Abidin Dino, sanat yaşamına güçlü bir giriş yapmıştır. İlk olarak yazılarını “Artist” adlı bir dergide yayımlayan Abidin Dino, bu yazılarla eş zamanlı olarak çizimlerini Türkiye’nin önemli gazetelerinden biri olan Yarın’da yayımlamıştır.
Abidin Dino’nun bir ressam olarak kabul edilmesi ve bu şekilde anılması ise bazı kapak desenleri ile gerçekleşmiştir. 1931 yılında usta şair Nazım Hikmet’in “"Sesini Kaybeden Şehir”" adlı kitabının kapak resmini çizen Abidin Dino bir yıl sonra “Bir Ölü Evi” adlı eserinde de kapak resmini çizmiştir. Bu çizimleri ile Dino, bir ressam olarak anılmaya başlamıştır. Bir dönem Atatürk ile ilgili çizimleri de Mustafa Kemal tarafından büyük bir beğeni ile karşılanmıştır. Abidin Dino, kapak resimleri çizdiği 1930’lu yıllarda Halk Bilmi konusunda büyük bir usta olan Pertev Naili Boratav’ın kitabını da resmetmiştir. Takvimler 1933’ü gösterdiğinde ise Abidin Dino, Elif Naci, Nurullah Berk, Zeki Faik İzer, Zühtü Müritoğlu ve Cemal Tollu ile birlikte “D Grubu” adında bir sanat platformu kurar. Bu platformda söz konusu heykeltıraş ve ressamlar ile resim sanatına yeni bir soluk getirerek birçok çizim gerçekleştirdiler. Bir yandan resim, karikatür ve edebiyat ile ciddi, ustaca bir uğraş içinde olan Abidin Dino, 1390’lu yıllarda sinemayla da ilgilenmiştir. 1933 yılında SSCB yönetmenlerinden Sergey Yutkeviç, Türkiye’nin Kalbi Ankara adlı bir belgesel film çekmek için ülkemize gelir. Atatürk, söz konusu filmi SSCB’'nden rica etmiştir ve film bunun üzerine çekilmiştir. Bu çekim sürecinde ünlü yönetmen bir sergide Abidin Dino’nun resimlerini görür ve çok beğenir. Atatürk de bu sürece dahil olarak ünlü yönetmenden ülkemizden bir genci eğitip eğitmemesi konusunda bir söz alır. Sergey Yutkeviç, Mustafa Kemal’in bu ricasını kabul eder ve resimlerini ziyadesiyle beğendiği Abidin Dino’yu SSCB'’ne davet eder. Bu davet üzerine Abidin Dino, üç yıl süresince SSCB'’de sinema ile ilgili birçok konuda önemli bir eğitim alır. 1937 yılında II. Dünya Savaşı’nın etkisi ile SSCB’nde yaşayan yabancı uyruklu öğrenciler ülkeden ayrılmak zorunda kalınca Abidin Dino’da ülkeden ayrılır.
Leningrad'’da eğitimi sırasında Sergey Yutkeviç’in Madenciler adlı önemli bir filmde de çalışan Dino, bu süre içerisinde politik bazı fikirlerini de ileriye taşımıştır. Sol düşünce ile kaynaşan Dino, SSCB’den ayrılır ayrılmaz Avrupa'’nın önemli kentlerini ziyaret eder. Abidin Dino, bu dönemde İspanya’da boy gösteren iç savaşta birçok şair ve yazarın da katıldığı Cumhuriyetçilerin safında yer almak istemiştir. Ancak bu isteği gerçekleşmemiştir. Daha sonra Abidin Dino, Paris’te bazı film çalışmalarında bulunmuştur. Avrupa sanatının en önemli yerlerinin başında gelen Paris’te Dino dönemin önemli şair ve yazarları ile tanışarak yakın bir bağ kurmuştur. İki yıl bu şekilde Paris’te yaşayan Dino, daha sonra ülkemize dönüş yaparak resim ile ilgili çalışmalar yapmaya başlar. Bu yıllarda Abidin Dino, işçi, balıkçı, ve köylü bireylere resimlerinde yer vererek faklı bir üslup ile hareket etmektedir.
Toplumsal yanını bu yıllarda fazlasıyla gösteremeye başlayan Abidin Dino, Türküye Komünist Partisi’ne de üye olarak politik safını belli etmiştir. 1941 yılında Dino, politik fikirlerinden ötürü Adana ve Çorum’a sürgüne tabii tutulur. Burada da büyük bir ustalık ve mücadeleci ruhuyla Abidin Dino, kalemini bırakmaz. Adana’da “Kel” isminde bir oyun kaleme alır ancak oyun toplatılarak engellenir. Sürgün yıllarında Dino, yine toplumsal çizimler ile pamuk işçilerini resmetmiştir. Sürgün yıllarında Abidin Dino, Güzin Diken ile evlenir ve daha sonra da İstanbul’a döner. Abidin Dino, yazar ve dilbilimci olan Güzin Dino ile yaşamını İstanbul’da idame ettirmeye başlar ancak bu yıllarda da yasaklar onun peşini bırakmaz. Çingeneler adlı bir senaryo yazar ancak bu senaryo da hükümet tarafından yasaklanır. Birkaç yıl İstanbul’da kalan Abidin Dino, daha sonra Paris’e yerleşir. Paris’te önemli çalışmalar yapar ve ardından kıtalar arası yolculuklar yaparak önemli sergiler açmıştır. 1966 yılında ise yönetmelik yönünü ifşa eden Abidin Dino'ya Gol adında bir belgesel çekerek İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi tarafından oldukça önemli bir ödül verilmiştir. Bu yıllarda Fransa’da vücut bulan ve dünyanın en önemli siyasi hareketlerinden biri olan 68 Hareketi içerisinde de yer alan Abidin Dino, bu olayları resmetmeyi de unutmamıştır. Söz konusu çalışmalarını 1969 yılında ülkemiz insanı ile paylaşan Abidin Dino, 7 Aralık 1993 yılında Paris’te yaşama veda etmiştir. Troid kanserine yakalanan Abidin Dino'’nun mezarı, İstanbul’dadır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.