Türkiye, 3 tarafı denizlerle kaplı bir yarımada konumundadır. Öyle ki, bünyesinde 4 adet deniz barındırmaktadır. Akdeniz de Türkiye'’nin güneyinde yer alan bir denizdir.
Bu denizin dört bir tarafı kıtalarla kuşatılmıştır. Bu nedenle, bu deniz kıtalararası bir deniz olma özelliğindedir. Bu deniz, Atlas Okyanusu’na açılmaktadır. Denizin Atlas Okyanusu’na açıldığı nokta ise, Cebelitarık boğazıdır. Akdeniz, sırasıyla Çanakkale ve İstanbul boğazları sayesinde, yine kendisi gibi içdeniz olan Karadeniz’le de bağlanmaktadır. Yine bu deniz, Süveyş Kanalı aracılığıyla Hint Okyanusu’na da bağlanmaktadır. Akdeniz, Avrupa ve de Afrika kıtaları arasında tam 4000 km boyunca uzanmaktadır. Akdeniz’in çevresinde bulunan yamaçlar şekil olarak dik ve de girintili çıkıntılı bir şekle sahiptir. Genellikle, Akdeniz çevrelerinde körfezler yer alırken bu durum Afrika kıyıları için geçerli değildir. Afrika kıyılarında körfezler ve de büyük yarımadalar bulunmamaktadır. Afrika kıyılarından, Akdeniz’e dünyanın en uzun nehri olma özelliğindeki Nil nehri dökülmektedir. Fakat Nil nehrinin çok az bir kısmı Akdeniz’e ulaşmaktadır. Bunun nedeni ise, nehrin sularıyla Mısır’da bulunan toprakların sulanmasıdır. Akdeniz’in kuzey bölgelerinde ise daha çok büyük adalar bulunmaktadır. Yine bu denizin kuzey kesimlerinde iki adet deniz daha bulunmaktadır. Bu denizlerin adı Ege Denizi ve Adriya Denizidir. Kuzeyde İtalya yarımadası ve Sicilya adası bulunur. Bunlar, Akdeniz’i iki havzaya ayırmaktadır. Bu iki havza ya da çanak arasındaki geçiş ise, Messina Boğazı tarafından sağlanmaktadır.
Dünya üzerinde yer alan deniz ve de okyanusların meydana gelme tarihleri, birbirlerinden farklıdır. Akdeniz de, diğer deniz ve okyanuslara oranla daha yeni meydana gelmiştir. Bu nedenle de, denizin tabanı sürekli sarsıntılar geçirerek çökmektedir. Böylece taban yerine oturmaktadır. Fakat Akdeniz’de sarsıntıların yaşanmasının tek sebebi, denizin yakın bir tarihte meydana gelmesi değildir. Denizin çevresinde bulunan yanardağlar olan Stromboli ve Etna’nın harekete geçmesi, denizin tabanında ve kuzey kısımlarda depremlerin meydana gelmesine neden olmaktadır. Bu denizin en derin noktası, 5. 121 metredir. Bu derin kısım ise, Yunanistan’ın güney tarafından ölçülmüştür.
Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere "Akdeniz ülkeleri" adı verilmektedir. Bu ülkelerin belli başlı bazı özellikleri mevcuttur. Bu ülkelerde yaz ayları sıcak ve de kurak geçmektedir. Kış ayları ise yağışlı ve ılık geçer. Akdeniz suları, yaz aylarında kavurucu sıcak nedeniyle buharlaşmaktadır. Deniz, buharlaşmayla kaybettiği suların çok az bir miktarını geri alabilmektedir. Bu geri alma işlemi ise, akarsular ve de yağışlar yoluyla sağlanmaktadır. Kaybedilen suyun çok az bir miktarı denize geri döndüğü için, Akdeniz sularındaki tuzluluk oranı oldukça fazladır. Ve bu oran gittikçe de artmaktadır. Tuzlu olan su, özelliği dolayısıyla denizin dibine çökmektedir. Dibe çöken bu su, Atlas Okyanusuna geçemez. Çünkü Cebelitarık Boğazı’nın eşiği su yüzeyinin 305 metre altındadır. Dibe çöken tuzlu su ise, 350 metrenin daha da altındadır. Kaybettiği suyu, akarsularla ve yağmurlarla geri alamayan Akdeniz, kaybedilen suyu Cebelitarık Boğazından gelen akıntılarla karşılar. Böylece, denizdeki su miktarı dengelenmiş olur.
Cebelitarık dışında, Karadeniz’den gelen akıntılar da Akdeniz’e ulaşır ve bu denizi su bakımından besler. Eğer Akdeniz’i besleyen akıntılar olmasaydı, deniz giderek küçülecek ve zamanla ortadan kaybolacaktı. Cebelitarık Boğazı, yani Atlas Okyanusundan akıntılarla gelen sular sayesinde, Akdeniz’in suları 80 ile 100 yıl arasında tümüyle değişmektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.