Her geçen gün yeni ve değişik bir hastalık ile karşılaşıyoruz. Bunlardan bir tanesi adı kadar ilginç ve nadir görülen ceset yürüyüşü sendromu hastalığıdır.

Kişi vücudundan bir organın yok olduğunu ya da eksildiğini düşünür ve bunu kendine inandırır. Ruhunda da eksiklik olduğunu düşünen bu kişiler, git gide öldüklerini düşünür ve ceset gibi ortalıkta dolaşmaya başladıklarına inanırlar. Çoğu kişi tarafından bilinmeyen ve duyulunca hayretler içerisinde bırakan hastalık, tamamen kişinin psikoloji ile alakalı olup, depresyon ya da şizofreni gibi türlerin daha ilerlemiş şekli olarak görülür. Hasta üstünde böcek ya da solucan yürüdüğünü düşünür, hatta çürüdüğünü ve ceset gibi koktuğuna inanır.

Uzmanlar tarafından Nöropsikiyatrik bozukluk olarak görülen bu hastalık türü, tedavisi zor olan ve çok uzun süre gözlem altında tutulması gereken bir vakadır. Kişi bu hayattan koptuğunu yani öldüğünü düşünüp, yaşamını öyle idame ettirmeye başlar ve etrafındaki kişileri buna inandırmak için çaba sarf ederler. İkna edemedikleri takdirde intihar eğiliminde bulunurlar.

1982 yılında Jules Cotard tarafından ortaya çıkartılmıştır. Kişinin davranışlarını anlatan isim ile anılmaya başlayan vaka, daha çok gelişmiş ülkelerde görülmeye ve uzmanlar tarafından incelenme altına alınarak tedavi yöntemleri geliştirilmeye başlanmıştır. Bu ilginç vaka, 2008 yılında da görülmüştür. Filipin’de yaşayan 53 yaşında bir kadında bu hastalık net olarak görülmüştür. 53 yaşındaki kadın, etrafındakilere öldüğünü ve morga gitmek istediğini sürekli dile getirmeye başlamış ve yapılan araştırmalar sonucunda, bu sendroma yakalandığı ortaya çıkartılmıştır.

Yürüyen ceset sendromu ile de adlandırılan hastalık, bu hastadan sonra daha kapsamlı araştırılmaya ve çözüm yolları bulunmaya başlanmıştır. Bu hastalık, çoğu kez intihar ile sonuçlanmıştır. Ceset yürüyüşü sendromunun belirtileri çok açıktır. Kişi her şeyini kaybettiğini inanır, hayattan bir beklentisi kalmaz, tutkularının, duygularının, organlarının eksildiğini düşünür, hatta kanının kalmadığına inanarak, tamamen yaşam fonksiyonlarını yitirir.

Ceset gibi koktuğunu hisseden hasta, uykusuzluk problemi yaşar ve bu da psikolojik olarak acı verir. İkilemde kalan kişi, bazı zamanlar ölümsüz olduğunu da düşünüp bundan ayrı bir sevinç duyar. Bu kişiler dış dünyadan kendilerini soyutlarlar ve şizofreni hastalığında görülen halüsinasyonlar, bu rahatsızlığın en dikkat çekici belirtileridir. Mutsuz ve sürekli şikayetçi olan hasta, negatif düşünceler içerisindedir.

Daha çok kadınlarda görülen bu sendrom, herhangi bir organın yol açtığı bir rahatsızlıktan da kaynaklanabildiği düşünülmektedir. Yaşlılıkta kendini belli eden vaka, ölüm korkusu yaşayan kişilerde daha çok görülmektedir. Tedavisi ilaç ya da beyne verilen elektrik şok mekanizması ile olmaktadır. Fakat ilerlemiş vakalarda herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Ağır vaka direkt gözlem altına alınmaktadır.

Kategoriler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi