Hıçkırık dönem dönem her insanın başına gelebilen bir durumdur. Aslında fazla önemli bir durum olmamasına rağmen, kronikleşmesi halinde ciddi durumlara sebebiyet verebilir. Ancak öncelikle bu konuyla alakalı solunum sistemimizin işleyişini ortaya koymak gerekir. Solunumu sağlayan akciğerlerdir ve kaburgaların içinde bulunur. Nefes aldığımızda bu akciğerler şişer, buna bağlı olarak diyafram büzülür ve oksijen vücudumuza alınmış olur.

Bu oksijen yani hava sadece bu şekilde vücuda alınmaz. Aynı zamanda hızlı yemek yendiğinde de, yemekle birlikte az miktarda hava vücuda girer. Vücuttaki sinir sistemi bu havayı hemen algılar ve geri atmak için bir tepki oluşturur. Diyafram büzüşür. Buna bağlı olarak çok hızlı nefes alma gerçekleşir. Boğazın ses telleri bölümünde hava engele uğrar ve hıçkırık gerçekleşir. Hıçkırığın en çok yemekten sonra görülmesinin sebebi ise mide ve diyafram sinirlerinin birbirine çok yakın olmasıdır. Yani sindirim ile alakalı olduğundan bu konuda alınacak önlemler de fazla önemli değildir. Çünkü sindirim işlemi bittiğinde zaten hıçkırık da son bulmuş olur.

Hıçkırığa son vermek için kullanılan yöntemler şunlardır: Su içmek, baş aşağı durmak, nefes tutmak, korkutmak, nane yemek vb... Bunların içinde en akla yatkın olanı nefes tutmaktır. Çünkü hıçkırık kandaki karbondioksidin düşük olmasından kaynaklanır ve bu yöntemle bu miktar artar. Ayrıca korkutmak da sinirleri direk etkileyeceğinden bir çözüm olabilir. Ancak bu uygulamalar çoğu zaman işe yaramaz. Zaten hıçkırık en fazla 1-2 dakika sürer ve bu önlemleri düşünmek yersizdir.

Hıçkırık kronikleştiğinde ise tıbbi müdahale zorunlu hale gelir. İstisna olarak meydana gelen bu durumun çözümü için sinirler üzerine yapılacak ameliyattır. Eğer hıçkırık oluşmuşsa bir müddet yemek yememek mantıklıdır. Çünkü hıçkırığa sebep olan asıl olay tekrar gerçekleşebilir.