İkarus, mitolojideki önemli kahramanlardan bir tanesidir. Hayat hikayesinden dolayı birçok öyküye ve efsaneye de konu olan İkarus, güneşe ulaşma gayesinden dolayı öne çıkmıştır.
Daidalos, İkarus’un babasıdır. Aynı zamanda da mimardır. Girit Adası'na sürgüne gönderilmiş ve burada, Kral Minos'un yanında çalışmaya başlamıştır. Tanrı Poseidon’un da yardımı ile tahta çıkan Kral Minos, Poseidon'un yardımına karşılık verdiği sözleri uygulamaz. Bu duruma oldukça öfkelenen Poseidon ise, Minos'un karısının bir boğaya aşık olmasını sağlar. Bu boğadan yarı insan, yarı boğa bir çocuk dünyaya gelir. Kral Minos, mevcut durumdan çok utanır ve bu yaratığı saklamak için, dönemin en yetenekli mimarı Daidalos'u yanına çağırıp bir labirent inşa ettirir. Daidalos, görevini başarıyla yerine getirir.
Kral Minos, inşa ettirdiği labirentin içinde yaşayan yaratık çocuğuna yem olarak, hakimiyet sürdüğü sitelerden her yıl bazı dönemlerde, 7 erkek ve 7 kadın olmak üzere kurbanlar toplar. Bu kurbanlar, labirentin içine bırakılarak yaratığa yem edilir. Ancak, daha fazla kurban vermek istemeyen halk, kahraman savaşçı Theseus'u labirente gönderir ve yaratığı alt etmesini ister. Mimar Daidalos'un da yardımı ile yaratığa ulaşan savaşçı, yaratığı labirentte öldürür. Garip bir tesadüf olarak, Kral Minos'un yaratık çocuğunu öldüren Theseus'a Kral Minos'un kızı aşık olur ve yine Daidalos'un yardımları ile, bu ikili Girit'ten kaçarlar.
Bu ihanetin üzerine, Kral Minos, Daidalos ve oğlu İkarus'u, bir kuleye hapseder. Fakat mimar Daidalos, kuşların kuleye bıraktığı tüyleri, bal mumu ile birleştirerek, kendisine ve oğlu İkarus'a kanatlar yapar. Kuleden kaçış için uçmadan önce, Daidalos oğlu İkarus'u uyarır. Nemin kanatlarını ağırlaştırmaması için alçaktan uçmamasını, güneşin de kanatlarını eritmemesi için yüksekten uçmamasını, İkarus'a tembihler. Ancak İkarus, uçmanın verdiği özgürlük ve huzur duygusu içinde, babasının söylediklerini unutur. Yükseldikçe yükselir, güneşe doğru yol alır. Fazla yakınlıktan dolayı, güneşin sıcaklığı İkarus'un kanatlarındaki bal mumunu eritmeye başlar. Böylece, İkarus'un özgürlük ve hürriyet sevdası, kendisini ölüme götürür. İkarus, kanatları çözülünce Ege'nin serin sularına düşerek kaybolur.
İkarus'un hikayesi ve efsaneleri, özgürlük sevdası nedeni ile göze alınabilecek pek çok şeyin olduğu, hatta yaşamın ta kendisinin bu uğurda verilebileceğinin mümkünlüğünü ifade edebilmek için anlatılır. İkarus'un, tam anlamı ile hazır olmadan güneşe uçması, geri dönmeyi de düşünmemesi, kendinden sonraki nesillere de ilham kaynağı olur. Babası Daidalos'un öğütündeki "ne çok yüksekten, ne de çok alçaktan uçmama" ifadesi, sosyal hayatta da sıkça kullanılan "denge" fikrinden, merkezlerde yaşamak ve uçlara kaymamak düşüncesinden ileri gelmektedir. Sınırları aşmamak, istenilen çerçevede yaşamak durumları, büyüklerin küçüklere verdiği öğütlerin başında gelmektedir. İkarus, bu tip bir tavsiyeyi dinlememiş, özgürlük sevdası yüzünden ise, hazırlıklı olmadan yaptığı hareket ile, hayatını kaybetmiştir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.