Kahve Osmanlı İmparatorluğu zamanından beri kültürümüzde önemli bir yer edinen içeceklerden biridir. Bizim olduğu gibi farklı kültürlerde farklı formlarda tüketicilerle sıkça buluşmakta, muhabbetlere ortak olmaktadır.
Özellikle batı kültürlerinde sıkça rağbet gören kahve, ağızda uzun süre kalan aroması ile damakları fethetmektedir. Ancak her güzelin bir kusuru olsa da kahvenin kusurları maalesef ki bir elin parmağını fazlası ile geçmektedir. Bu yazımızda kahveyi bırakmak veya en azından azaltmak için 10 temel neden üzerine yoğunlaşacağız.
1. Kafein iyi hissettiren nörotransmitterleri deaktive eder:
Kahve bize iyi hissetmemizi sağlayan beyindeki kimyasallara veya nörotransmitterlere zarar verir. Seratonin ismi verilen ve aminoasit tritofandan elde edilen hayati hormon ve sinirsel iletici, melatonin hormonunun öncüsüdür ve birçok kişi yeterli miktarda seratonin elde edememektedir ve bu nedenle antidepresan ilaçlara başvurmaktadır. Kahvede yüksek oranda bulunan kafaein de bu seratonin kimyasalına hasar vererek etkisini bozmaktadır.
2. Kafein böbreküstü bezlerine zarar verir:
Böbreküstü bezlerinin salgıladığı adrenalin sıvısı, temel olarak acil bir enerji kaynağı olarak düşünülebilir. Beyne, vücudu enerjik hissettirecek kimyasalları salgılamasında yardımcı olur ve böylelikle odaklanmış bir şekilde organizma çalışmaya hazır hale gelir. Kafein, merkezi sinir sistemini uyaran bir ajandır ve böbreküstü bezlerini uyararak, normalde heyecan veya benzeri acil durumlarda salgılanan adrenalin sıvısının salgılanmasına neden olur ve adrenalin hormonunu boş yere tüketir. Fazla miktarda kahve kullanan kişilerde belirli bir zaman sonra böbreküstü bezleri artık uyarılara cevap vermemeye başlar. Genellikle çoğumuz akşam saatlerinde uykusuzluk problemi yaşamamak için kahve içmemesinin temel nedeni bu salgılanan adrenalin hormunu iken, fazla miktarda kahve tüketen kişiler belirli bir süre sonra, işlevselliği azalan böbreküstü bezleri nedeni ile akşam üç bardak kahve içse dahi artık uykusu kaçmaz duruma gelir.
3. Kafein cinsel hayatınızı olumsuz yönde etkiler:
Böbreküstü bezlerine hasar veren kafein, gerektiği zamanlarda testosteron gibi cinsel hormonları yeteri miktarda salgılayamaz ve cinsel hayatınız olumsuz olarak etkilenir.
4. Kafein doğurganlığı azaltır:
Kadınların hamile kalması ve hamilelik döneminde bebeği ile birlikte yaşayabilmesi için yeteri miktarda progesteron hormonuna ihtiyaç duyar. Böbreküstü bezleri zarar gören bir kadın yeteri kadar kortizol üretemez ve bunun sonucunda vücudun ihtiyacı olan kortizolün yapılması için progesteron harcanır ve doğurganlık azalır.
5. Kafein uykusuzluğa neden olur:
Gün boyu hareket halinde ve aktif olan vücudun en iyi dinlenme metodu kuşkusuz hepimizin bildiği gibi uykudur. Yapılan araştırmalara göre kafein, günde 2-3 bardak kahve tüketen kişilerin uyku miktarınızı azaltmakla birlikte uyku kalitesini de azaltmaktadır.
6. Kafein beslenme bozukluğuna neden olur:
Kafein, B vitamini, kalsiyum, sodyum, demir, klorür, potasyum, magnezyum ve çinko gibi canlılık faaliyetleri için hayati önem taşıyan çoğu mineral ve vitamini inhibe eder, yani etkisini azaltır. Özellikle yemekten hemen sonra tüketilen kahve, demir iyonu emilimini yaklaşık yarı yarıya azaltır. Bu nedenle özellikle demir eksikliği bulunan kişilerin yemek yedikten en az yarım saat sonra kahve içmesi önerilmektedir.
7. Kafein bağışıklık sistemini azaltmaktadır:
Böbreküstü bezleri tarafından salgılanan 150’den fazla hormon gruplarından biri olan glikokortikoidler (kortizol de dahil olmak üzere) bağışıklık sistemi üzerinde adeta fren görevi üstlenmektedir. Bilim adamlarının son dönemde yaptıkları çalışmalar, aşırı miktarda glikokortikoid hormonu üretiminin bağışıklık sistemini baskılayarak azalttığını ortaya çıkarmıştır.
8. Kafein şişmanlatır:
Vücudumuzda bulunan troid bezleri, metabolizmamızı kontrol etmektedir. Troid fonksiyonlarının azalması, metabolizmanın yavaşlamasına ve böylece kilonun artmasına neden olur. Kafein, böbreküstü bezlerini etkilediğinde, böbreküstü bezleri ile birlikte çalışan troid bezleri de etkilenmiş olur çünkü troid bezlerinin düzenli çalışması için adrenalin hormonunun sağlıklı bir şekilde salgılanıp işlevini görmesi gerekir. Ancak kahve kullanımı ile bozulan adrenalin döngüsü nedeni ile troid bezlerinin çalışma düzeni de bozularak yavaşlar ve kiloya neden olur.
9. Kafein karaciğerinize zarar verir:
Karaciğer, kullandığı enzimler sayesinde kafeini parçalar. Parçalama işlevini gördükten sonra arta kalan enzimler, parçalanmış kafein ile karışarak diğer kimyasalların parçalanması için daha az kullanışlı hale gelirler. Böylelikle vücudu zehirlerden arındırma merkezi olarak isimlendirebileceğimiz karaciğerin çalışma etkinliği azalır.
10. Kahve yeryüzünde en fazla pestisite sahip gıdadır:
Kahve, üretimi esnasında en fazla kimyasal etki gören gıdalardan biridir. Kahve üretilirken hem kimyasal gübre hem de pestisit kullanımı çok yaygın bir uygulamadır. Pestisitler, kanserojen maddelerdir ve karaciğerde depolanarak yıllarca vücuttan atılamazlar. Son dönem gıda piyasasının en önemli gündemlerinden biri pestisitlerle mücadele konusudur. Son dönem yapılan çalışmalar neticesinde anne sütünde dahi rastlanılan pestisitler gıdalar yolu ile insanlara geçmektedirler. Bu zehirli kimyasalların en çok kullanıldığı ürünlerden biri de kahvedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.