Küçük Prens, 1943 yılında yayımlanmış ve yazarın dostu Leon Werth'e ithaf edilmiştir. Tüm dünyaya yayılmıştır ve yazın dünyasının en iyi 10 masalından biri kabul edilmektedir. Küçük Prens, Türkiye'de de bir dönem ilköğretim için hazırlanan 100 Temel Eser listesine alınmış; fakat “" asteroid B612'nin şansına, dediği dedik bir Türk lider karşı çıkanları ölüm cezasıyla tehdit ederek halkının Avrupalılar gibi giyinmesini şart koştu" ifadelerinin, Atatürk'ü bir diktatör olarak gösterdiği öne sürülerek listeden çıkarılmıştır.
Yazarın kendi çizimleriyle desteklenen masalın, her ne kadar çocuklara hitap ettiği düşünülse de, aslında her yaştan insana her okunduğunda yeni bir şeyler kazandırabilecek nitelikte kaleme alınmış başarılı bir eser olduğu görülmektedir. Yazar ve yazarın çocukluğunu simgeleyen Küçük Prens'in maceralarını konu edinen kitap, tüm bu süreç içerisinde sevgi, dostluk, mutluluk gibi evrensel kavramların öğretilmesinin yanında, dil öğretimini destekleyici nitelikte örnekleri de bünyesinde barındırmaktadır.
Küçük Prens'te sevgi anlayışı, verilen emekle ilişkilidir. Sevilene verilen emeğin, sevene külfet olmaktansa zevk vereceğine vurgu yapılır. Bu durum en çok Küçük Prens ve çiçeği arasında yaşananlarda ön plana çıkmaktadır. Çiçeğin bütün kaprislerine katlanan Küçük Prens onun isteklerini yerine getirmekten keyif alır. Her yerde onu düşünür ve onun mutluluğu için bir şeyler yapmaya çabalar. En sonunda çiçeğine kavuşabilmek için ölümü bile tercih edecektir ki; bu da karşılık beklemeksizin beslenen sevgi için sarf edilen en büyük emektir.
Kendi çiçeğinin tek olduğunu düşünen Küçük Prens, dünyaya gelip binlerce gülün olduğu bir bahçeyle karılaşınca derin bir yıkıma uğrar. Çiçeği ona tek ve özel olduğunu söylemiştir fakat kendi çiçeğinin aynısında binlerce vardır. Çiçeğinin yalancı olduğuna kanaat getiren Küçük Prens, sevdiğinin kendisine yaşattığı hayal kırıklığı sonucu ağlamaya başlar. Fakat daha sonra karılaşacağı tilki ona güzel bir ders verecektir. Küçük Prens'ten kendini evcilleştirmesini isteyen tilki ancak bu şekilde aralarında bir dostluk oluşacağını söyler. Burada sabır ve emek sürecine ciddi bir vurgu vardır. Harcanan emek sonrasında evcilleşen tilki, Küçük Prens için artık binlerce tilkiden çok farklıdır ve tektir.
Kitapta, ön yargının sevgi karşısındaki rolüne de değinilmektedir. İnsanların yılan, tilki gibi hayvanlara karşı duydukları sevgisizlikten bihaber olan Küçük Prens tilki ve yılana önyargıyla yaklaşmamış, böylelikle aralarındaki sağlam dostluğun gelişebilmesine fırsat tanımıştır.
Antoine De Saint-Exupery Kimdir?
Antoine de Saint-Exupery, asıl mesleği pilotluk olmasına rağmen edebiyat dünyasına birçok eser kazandırmış bir yazardır. 1990 yılında Fransa'da doğan yazar, 1944 yılında görevdeyken uçağıyla birlikte kaybolmuş ve ölüm sebebi hakkında kesin bir sonuca varılamamıştır. Varoluşçu ve insancıl bir dünya görüşüne sahip olan yazar, bu yaklaşımını eserlerine de yansıtmıştır. 4 yaşında babasını kaybetmesinin sonucu olarak, çocukluk anılarını, mesleği nedeniyle uçuş maceralarını ve şahsına münhasır dünya görüşünü harmanlayarak, etkileyici yapıtlar ortaya çıkarmıştır. Exupery sevgi, dostluk, bağlılık, sorumluluk, güven gibi coşkun duygulara önem vermesine rağmen, sanatı sade ve basitlikte aramış; bu durum kendisinin üslubuna da yansımıştır.
Pilot (1926), Güney Postası (1929), Gece Uçuşu (1931), İnsanların Dünyası (1939), Savaş Pilotu (1942), Bir Rehineye Mektup (1943), Küçük Prens (1943), Kale (1948) eserlerine sahip yazarın ölümünden sonra da notları, mektupları ve röportajları kitaplaştırılarak yayımlanmıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.