Kültür şoku, bir kültürden başka bir kültüre geçişte bulunan bireylerin, yeni kültüre uyum sağlamakta karşılaştıkları zorluklar, sıkıntılar, bunalımlar ve gösterdikleri tepkilerdir. Yani kültür şoku, yeni bir olay ve olgunun insanlarda oluşturduğu psikolojik ve toplumsal bir şok, bir korku, heyecan ve panik durumudur.
Bireyler hiç alışık olmadıkları bir kültürün içine girdiklerinde ister istemez psikolojik açıdan olumsuz bir biçimde etkilenmektedirler. Bu etkilenmenin şiddeti, kültürler arasındaki farklılığa bağlı olarak artıp azalabilmekte'dir. Ancak insan davranışlarının esnekliği, farklar ve değişimler karşısında insanların hemen kültürel şoka girmelerini engellemektedir. Kültürel değişme, eskiyi koruma isteği ve çabası, psikolojik ve çevresel faktörler kültürel şoku hızlandıran ana unsurlar arasında yer almaktadır.
İnsanlar yeni kültürlere dâhil olduklarında kendi toplumsal kültürlerinde gösterdikleri davranış biçimleri bu yeni kültürel ortamda sarsılır ve bu durum kişileri olumsuz yönde etkiler. Kişinin yeni ortama uyum sağlayabilmesi için belli bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Bu süreye uyum süreci denilmekte ve kişiler ancak bu sürenin bitiminde içinde bulunduğu kültüre uyum gösterebilmektedir.
Uyum süreci kişiden kişiye değişebildiği gibi kültürler arası farklara bağlı olarak da değişebilmektedir. İçinde yetiştiği kültürel ortamda öğrendiği davranışlar yeni girdiği kültürel yapıdan ne kadar farklı olursa uyum süreci o kadar uzun olmaktadır. Yeni girilen kültürde eski kültür tamamen veya kısmen hükümsüz kalabilmekte bu durumda uyum sürecinin uzamasına ya da kısalmasına sebep olmaktadır.
Kültür şoku, bir kaç aydan 4-5 seneye kadar sürebilmektedir. Bu süreç daha önce başka ülkelerde veya şehirlerde bulunup bulunmadığınıza, yaşınıza, cinsiyetinize, ilgi alanınıza, tahsil derecenize vb. özelliklere göre değişebilmektedir. Bazı bilim adamları genç insanların ve bayanların daha hızlı yeni ortama adapte olabileceğini belirtmektedirler.
Kültür şoku, gözlem, endişe, kabullenme ve geri dönüş olarak dört evreden oluşmaktadır. Gözlem evresi ortalama bir hafta kadar sürmekte ve kişi bu sürede yeni ortamı ve alışık olmadığı insanları gözlemlemektedir. Bu ilk gözlemler aslında kişide heyecan duygusu yaratır. Çünkü tamamıyla farklı bir çevreye girmiş olan kişi yeni şeyleri öğrenmenin, yeni insanlar tanımanın, farklı yaşam tarzlarını gözlemlemenin heyecanını yaşayacaktır. Bu ilk heyecanın bitmesiyle kişi ikinci evre olan endişe evresine geçecektir. Bu evrede birey pişmanlıklar yaşamaya başlar ve bazı soruların yanıtını bulmaya, bazı şeylerin sorgulamasını yapmaya çalışır. Neden buraya geldim, burada ben ne yapacağım, keşke gelmeseydim, acaba geri mi dönsem vb. soruların yanıtını bulmaya çalışır.
Bu evre, kişilerin mutsuz olduğu evredir. Genellikle depresyon bu evrede görülmektedir. Bu evre kişiden kişiye farklılık göstermekle beraber 1 veya 3 ay sürebilmektedir. Bu evrede kişi hem kendisiyle hem de yeni içine girdiği ortamla mücadele eder. Endişe evresinin bitmesiyle kişi kabullenme aşamasına girecektir. Kabullenme evresi, en uzun süre yaşanılan evre olmakta ve geri dönüş evresine 1 veya 2 hafta kalana kadar devam etmektedir. En rahat geçirilen evre kabullenme evresidir. Artık kişi yeni girmiş olduğu çevreyi, yeni tanıdığı insanları kabullenmiş ve onlarla birlikte yaşamaya alışmıştır. Bu evre kişinin mutlu olduğu evredir. Bu evrenin bitmesiyle geri dönüş evresi başlar.
Geriye dönmek kişide ayrı bir kültür şoku yaşatabilmektedir. Çünkü yukarıda yazılan süreçleri kişi yeniden yaşamaya başlayacaktır. Tekrar eski çevreye uyum, tekrar eski çevreyi kabullenme kişide yorgunluk yaratabilmekte hatta depresyona girmesine sebep olabilmektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.