"Mankurt" olarak adlandırılan kişi; Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde anlatılan bilinçsiz kölelerden biridir. Kimi kaynaklarda işkence olarak da geçen bu teknik, oldukça bilinen ve uygulandığı sıklıkla anlatılan bir yöntemdir. Yöntemin özeti, başı tamamen kazınan kişinin kafasına ıslak deve derisi geçirilmesi suretiyle, bu halde güneşe bırakılan kişinin deri kurudukça kafaya ve beyne dayanılmaz acılar yaşatmasıdır. Bu şekilde aklını ve bilincini kaybeden kişi, mankurt haline gelir ve sorgusuz sualsiz her istenileni yapacak kıvama gelir. Bir çeşit köleye dönüşür.
Kelimenin oluşumu, Man ya da Bun kökünden türetilmek suretiyle gerçekleşmiştir. Bun kelimesi, akıl yoksunluğunu olarak karşılık bulur. Moğolca ve Eski Altayca dillerinde benzer köklerle yaşlılık ve bunaklık manalarına gelen kelimeler de bulunmaktadır. Tunguz ve Mançu dillerinde de, “Mana” kelimesi ile ifade edilen akıl kullanamama durumu vardır. Bugünkü Türkçe’deki “Mankafa” sözcüğü de, aynı köklerden türetilmiştir. Anlam olarak da aynı ya da benzer anlamlar taşımaktadır. Mankurt kişilikler, edebiyatta da karşılık bulmuştur. Örneğin, usta yazar Cengiz Aytmatov'un “Gün Olur Asra Bedel” (1980'li yıllarda yazılmıştır) isimli kitabında, ve Türk yazar Orkun Uçar'ın “Metal Fırtına 2 / Kayıp Naaş” (2000'li yıllarda yazılmıştır) isimli fantastik ve macera içerikli romanında, Mankurtlaştırılmış karakterler görülebilmektedir.
Cengiz Aytmatov’un yukarıda belirtilen eserinde yer alan Mankurt ve Mankurtizm ifadeleri, birçok batılı dile çevrilirken, efsane de bu şekilde dünyaya tanıtılmıştır. Mankurtluk “kendi tabiatına yabancılaşma, özünden ve kökünden uzaklaşma” gibi anlamlarda da karşılık bulmuştur.
Mankurt Nasıl Yapılmaktaydı?
Mankurt, Orta Asya Mitolojik Hikayeleri, Kırgız, Altay ve Türk destanlarında anlatıldığı kadarıyla, sıklıkla başvurulan bir işkence ve köleleştirme aracıydı. Bu yöntemle bilinçsizleşen bireyler, Mankurt olarak itaat etmekteydiler.
Mankurt yapılırken ilk uygulama, Mankurt yapılmak istenen kişinin kafasının tamamen kazınmasıdır. Kelleşen bireyin kafasına, devenin ıslak boyun derisi gergin bir şekilde giydirilir. Mankurt olacak kişi, sıcak çölde kızgın güneş altında birkaç gün boyunca bekletilir. Bu şekilde, sıcağın da etkisiyle deve derisi gittikçe büzülür ve gerginleşir. Zaman geçtikçe kafa derisi ile birleşen deve derisine, alttan çıkmaya başlayan saç kılları da batmaya başlar. Ancak deri o kadar sertleşir ki, uzayan saçlar deriyi delip dışarı çıkamazlar. Böylece, uzamasını sürdüren saç dışarıya doğru değil de, ters dönerek kafanın içine doğru yönelir. Uzayan saçların kafayı delip beyne batmaya başlamasıyla, kişi çok büyük ve dayanılmaz acılar çekmeye başlar. Ardından, büyük acılar çeken Mankurt aklını ve hafızasını yitirir. Hatta, kendi anne ve babasını bile tanıyamaz hale gelerek, deyim yerindeyse bir kukla haline gelir.
Beyin fonksiyonları azaldığı ve düşünme ile sorgulama yetilerini kaybettiği için de, sahibinin her dediğine harfiyen uymaya başlayan Mankurt, o andan itibaren her denileni sorgusuz sualsiz yapabilecek kıvama gelir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.