Martin Luther King; bu adı duyduğumuzda akla gelen ilk şey ünlü "I have a dream" konuşması olsa gerek. 28. 08. 1963 yılında Lincoln Memorial anıtı önünde yaptığı bu efsane konuşma, aslında hayatının otobiyografisi gibidir. Bu yüzden önce bu konuşmasını paylaşmanın M. L. King' i tanımanın en iyi yollarından birisi olacağı kanaatindeyim.

" Bir düşüm var. Günün birinde Georgia 'nın kırmızı tepelerinde eski kölelerin oğullarıyla, eski köle sahiplerinin oğullarının birlikte kardeşlik masasında oturacağına dair bir düşüm var.  "Bir düşüm var. Günün birinde adaletsizliğin ve baskının sıcaklığında susuzluktan öle Mississippi Eyaleti 'nin bile bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşeceğine dair bir düşüm var.  Bir düşüm var. Dört küçük çocuğumun günün birinde insanların derilerine rengine göre değil, yalnızca karakterlerine göre değerledirilecekleri bir ulusta yaşayacaklarına dair bir düşüm var. "

Bu konuşmanın sahibi Luther, 15. 01. 1929 yılında Atlanta / Georgia 'da dünyaya geldi. Ailesi Baptist papazlar yetiştirmeleriyle ünlüydü. Luther önce tıp ve hukuk okumayı düşünse de daha sonra babasının izinden giderek önce Chester / Pennsylvania 'daki ilahiyat okuluna daha sonra 1951 yılında Boston İlahiyat Fakültesine geçti. Chester 'daki ilahiyat fakültesi Luther 'in gelecek yaşamı için oldukça önem arzetmektedir. Bu okulu birincilikle bitirmiş ve hayatının seyrini değiştiren Mahatma Gandhi 'nin pasif direniş hareketini yine bu okulda tanımıştır. 1953 'te Boston İlahiyat fakültesindeyken aynı şehirde müzik eğitimleri alan Coretta Scott ile evlendi. Bu evlilikten 4 çocukları dünyaya geldi.

1955 yılına gelindiğinde Luther 'in ırkçılığa karşı açtığı savaşın ilk hamlelerini tarihe düşmek üzereydi. Montgomery / Alabama 'da otobüste biz siyah kızın beyaz bir adama yer vermemek istememesi üzerine kız aleyhinde dava açıldı ve siyah kız mahkeme tarafından suçlu bulunarak hapis cezasına çarptırıldı. Bunun üzerine Luther Montgomery Improvement Association ( Montgomery 'i geliştirme derneği ) kuruldu. Yurttaş haklarını korumayı hedefleyen bu dernek halkı kamusal taşıma araçlarını protesto etmeye çağırdı. Bu mücadele kısa sürede sonuç getirerek kamusal taşıma araçlarında ayrımcılık kaldırıldı. Bu başarının yanı sıra Luther ülke çapında ün kazanmaya başladı bu ün beraberinde ölüm tehditlerini ve bombalı saldırıları da getirdi. Tehdit ve saldırılara rağmen Luther siyah halkın hareketlerini başarıyla örgütledi.

Takvimler 1957 yılını gösterdiğinde ise, Luther Montgomery 'de yakalanan bu başarıyı bütün ülkeye yaymayı ve ülke genelinde ayrımcılığa karşı durmayı amaç edindi. Hedeflerine yaklaşmak için ( Southern Christian Leadership Conference ) Güney Hristiyan Önderliği Konferansını kurdu. Meydana çıkan bu oluşum ( Civil Rights Movement ) Yurttaş Hakları Hareketinin temelini attı. Luther yaptıklarından ötürü bir yandan çok sevilen ve saygı duyulan bir insan haline gelirken, öbür taraftan nefret edilen hatta öldürülmek istenen biriydi artık. Yaptıkları sadece halk tarafından değil siyasiler tarafından da yakından takip ediliyordu. Bunların sonucunda 1960 yılında Alabama 'da tutuklandı. Luther 'in tutuklanması ülke çapında daha da tanınmasına, ün kazanmasına ve destekçi toplamasını sağladı. O dönemde Demokratların başkan adayı J. F. Kennedy araya girerek Luther 'in serbest kalmasını sağladı.

Zaman hızla akıp gidiyor ve takvimden kopan her yaprak Luther 'in lehinde işliyordu. 1963 yazına gelindiğinde Luther; ikiyüzelli bin kişiyi biraraya getirmeyi başararak Washington Yürüyüşünü gerçekleştirmişti. Ünlü " I have a dream" konuşmasını yaptı. Konuşmasını takip eden yıl içinde yani 1964 yılında hedefine kısmen ulaştı ve 02. 07. 1964 yılında Amerika Başkanı Lyndon Johnson ırk ayrımcılığının kaldırılmasına yönelik ( Civil Rights ) yurttaş hakları kanunu imzaladı. Aynı yıl Luther 35 yaşındayken Nobel Barış ödülünün sahibi oldu. Aslında ilk kez Nobel Barış Ödülü alan siyah olarakta tarihe geçmeyi başarmıştı.

Luther 'in bu başarısı ırkçılığı yasalar önünde kaldırsa da siyah halkın hala bir çok problemleri vardı. Bunların başını eğitim, işsizlik ve yoksulluk çekiyordu. Luther 1965 'ten sonra kendini bu sorunlara adadı lakin ırkçılıkla yaptığı savaş kadar hızlı sonuçlar alamaması yüzünden bazı kuzeyli siyahlar Luther 'in pasif direnişinden ayrılarak militan ve silahlı direnişlere katılmaya karar verdiler ve artık siyah halk yavaş yavaş iç savaşın ortasına sürüklenmekteydi. Luther 'in bütün çabaları bunları durdurmaya yetmedi istediği katılımı da alamaması Luther için can sıkıcı görünmekteydi.

Olumsuzluklara rağmen Luther, Pasif direnişten vazgeçmek niyetinde değildi ve 1968 yılında bütün yoksulları ve onlara destek olmak isteyenleri toplayarak Washington 'a yürümeyi planlıyordu. İsteğini gerçekleştiremeden Tenessee 'de kaldığı otelin balkonunda güneyli bir beyaz olan James Earl Ray tarafından öldürüldü. Suikastten bir yıl sonra Ray Londra 'da yakalandı ve 99 yıl hapse mahkum edildi.