Günümüzde spor kavramı, hem sağlık hem de eğlence adına çok büyük anlamlar ifade etmektedir. Bazen yaşam biçimi, bazen de sadece bir hobi anlamlarına gelebilen spor dallarının birçok türü bulunmakla birlikte, hiç şüphesiz ki en çok sevilenlerinden birisi de yüzme sporudur.
Herhangi bir nesnenin suyun üzerinde kalması için, nesnenin sudan hafif olması gerekliliği vardır. Fakat burada bir tezatlık söz konusudur. Çünkü kilogram olarak ağır insanlar suyun üzerinde rahatça hareket ederken, daha hafif insanlar bu konuda daha başarısızdırlar. Hafif kişiler, su yüzeyinde kalmak için debelenir ama ağır kişiler için böyle bir durum söz konusu değildir. Bunun nedeni ise, su yüzeyinde kalabilmek için ağırlığın değil, yoğunluğun daha önemli olmasıdır. Yani su üzerinde hafiflik değil, hacim söz konusudur.
Yüzme eylemi, suda bir noktadan diğer bir noktaya değişik yüzme stilleri kullanılarak gidilmesini ifade eder. Bu eylem, öğrenme sonucunda gerçekleşen bir eylemdir. Su üstünde kalmakla, yüzme arasında fark bulunmaktadır. Su üzerinde kalmak, bir reflekstir ve doğumda kazanılmıştır. Yüzme ise öğrenme sonucu kavranmış bir eylemdir.
Su kütlesinin bir litresindeki ağırlık, 1 kilogramı ifade etmektedir ve 1. 00 ile gösterilir. Bu oran suyun yoğunluğudur. İnsanlara yüzme için gerekli olan vücut sistemlerinin yoğunluğu ise değişkenlik gösterir. Kemiklerin 1. 80, adalelerin 1. 05, vücut yağlarının 0. 94 ve de ciğerdeki havanın 0. 00 oranında yoğunluğu bulunmaktadır. Farklı oranlarda bulunan bu yoğunlukların miktarlarına göre ortalaması alınırsa eğer, ortaya çıkan sonuç su yoğunluğunun çok altındadır. Bu da göstermektedir ki, istense bile su dibinde kalmak imkansızdır. Ağırlık her ne olursa olsun, su insanları yüzeye itmektedir.
Bu durum sadece insanlar için geçerli bir durum değildir. Memeli hayvanların çok büyük bir kısmı su yüzeyinde rahatlıkla kalabilir. İnsanlar da su yüzeyinde kalabilirken, insanların bazı fiziksel özellikleri bu durumu biraz zorlaştırabilir. Çok zayıf ve adaleleri çok fazla olan kişiler, su yüzeyinde kalmada biraz zorluk çekerler. Bunun nedeni ise, bu tür kişilerin vücut yoğunlukları daha yüksek orandadır. Bu nedenle bu türdeki kişiler suyun üzerinde çok rahat bir şekilde kalamayıp, bunun için daha fazla efor sarf ederler. Yoğunluk oranları kadın ve erkeklerde de farklı orandadır. Kadınların yoğunluğu daha azdır ve su, kadınları daha rahat taşımaktadır.
Su yüzeyinde kalmanın temel noktası yoğunluk oranıdır. Yoğunluk oranı su türlerine göre değişiklik göstermektedir. Örnek verilecek olunursa eğer, tuzlu sular tatlı sulara oranla daha yoğundur ve tuzlu sularda yüzmek daha kolaydır. Yani havuzda yüzmek, denizde yüzmeye oranla daha zordur. Tuzluluk oranı açısından bakıldığında, Türkiye düşünülürse Karadeniz'de yüzmek, Akdeniz'de yüzmekten daha zordur. Çünkü ekvatora yaklaştıkça denizlerdeki tuzluluk oranı artmaktadır.
Yüzme sporu, dünya çapında oldukça sevilen ve yapılan bir spordur. Bu sporu yapabilmede ise asıl temel nokta, yoğunluk oranlarıdır. Su yüzeyinde rahatça kalabilmek ya da kalabilmek için çok fazla efor ve enerji sarf etmek, yoğunluk oranlarıyla alakalı bir durumdur.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.