Bağa, bazı hayvanlarda vücudun büyük bir kısmını yada tamamını örten, bulunduğu canlının bedeninin üst kısmında görülen iskeletimsi dış örtüye verilen isimdir. Bu yapı bazı bilim adamları tarafından aynı terimler içinde bir ur yada şişkinlik olarakta ifade edilmiştir.
Şekil ve oluşum itibariyle bağa incelendiğinde, cisim belli bir düzen ve yapıya sahiptir. Yüzey düzgün dizilmiş levha görünümlü tabakalardan oluşur. Üzerinde bulunduğu canlının diğer hiçbir organıyla benzer özellik taşımaz. Genellikle pulumsu bir görüntüye sahip olmakla birlikte bu durum değişkenlik gösterebilir. Biçim itibariyle ‘'deri levhaları'' andırabilir ancak ortak hiçbir noktaları yoktur. Yapı kemikimsi bir katılığa sahip olduğu için oluşumuna yakın olarak gösterilebilecek en iyi örnek bazı memeli hayvanların başlarında yer alan boynuzlardır. Bağa ifadesi çoğu zaman kaplumbağa ve memeli tatuların (baş ve vücudunun tamamına yakını bağa kaplı hayvan) öteneklerini adlandırmak için kullanılmıştır. Hatta dünya üzerinde yalnızca onlara itaf edilen bir terimdir. Diğer hayvanların üzerinde bulunan buna benzer sert cisimler farklı isimlerle anılır. Mesela salyangozların üzerindeki döngülü sert yapı kabuk olarak nitelendirilir. Böceklerin ve çok ayaklıların sert tabakaları ise ‘'kutikula'' olarak anılır.
Vücudunda bağa bulunduran hayvanlar şekil itibariyle incelendiğinde, sert tabaka birbiriyle kaynaşmış iki parçadan oluşur ve baş ile ayaklar için etrafında delikler meydana getirir. Kaplumbağa bu anlatıma en yakın olarak gösterilebilecek hayvandır. Zaten adından da anlaşılabileceği gibi bağa terimini hem soyut hemde somut olarak bünyesinde bulundurmaktadır. Kamlumbağalara benzer şekilde üzerlerinde bağa bulunduran diğer canlılarda tatulardır. Tatulardaki bağa kalın ve boynuzumsu bir deriyle çevrili kemikten levhalar topluluğudur. Sarılı bu sert yumak canlıya yuvarlak bir görünüm verir ve onun esnek bir yapıya kavuşmasını sağlar. Diğer küçük levhalar ise bedenin geri kalan bölümünü örter.
İnsanlık bağayı bir çok alanda kullanmış ve bu yapının özelliklerinden faydalanmıştır. Tarihe adı geçmiş bazı yazar ve seyahatlerini kayıtlara geçiren önemli kaşifler, bağadan yapılmış çeşit çeşit mobilyalardan notlarında bahsetmişlerdir. Aslında bağanın ev eşyalarının yapımında kullanımı uzak doğu insanlarına aittir fakat dünyanın zaman geçtikçe küreselleşmesi bu bilginin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Çeşitli ustalar bağayı kakma sanatında kullanmak suretiyle ona şekil ve biçim verebilmiş ayrıca kalay ve bakır gibi madenlerle işleyerek bu cismin kullanım alanlarını genişletebilmişlerdir ancak geçen zaman içersinde kakmanın yerini sedefçiliğe bırakması kaçınılmaz olmuştur çünkü bağanın hiç bükülememesi ve esnetilememesi bu duruma yol açmıştır.
Güney Amerika'da bağa fırça çerçevelerinin ve yelpazeler ile tarakların yapımında kullanılmakla birlikte, pudra kutularının kapaklarında da yer alıyordu. Günümüzde bu teknik ve eski imkanlar gittikçe azalmış ve yerini yeni yöntemlere bırakmıştır. Atalarımız da yıllar önce bağayı birçok alanda kullanmış ve uzun bir süre bu cismin dayanıklılığından faydalanmışlardır. Bağadan yapılan tesbih, baston, tarak ve fincan zarfları bunlardan bazılarıdır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.