Bir markanın imtiyaz sahibi, belli şartlar dahilinde işin yönetim ve yürütülmesine ilişkin destek sağlayarak, belirli bir maddi bedel karşılığında, bağımsız yatırımcılara markasını kullandırabilir. Bu iş ilişkisine "franchising" denir.
Franchising sisteminde, imtiyaz sahibi, markasının kullanım iznini, o markanın yüksek itibarı, güçlü kurumsal kimliği ve bilinirliğinden faydalanmak isteyen, bir başka yatırımcıyla paylaşabilir. Bu sayede, bağımsız yatırımcı, bir bedel karşılığında, güçlü bir imajı olan ve daha önceden müşteriler tarafından tanınan bir markayı kullanma hakkı kazanmış olur. Ancak bu kullanımda imtiyaz sahibinin koyduğu ve markanın franchise bayiliğini alan yatırımcının uymak zorunda olduğu kurallar vardır. Bu kurallar, o işletmenin logosunu, sloganını ve kurumsal kimliğini devam ettirme, işletmenin iç dizaynını belirlenen standart şekilde dekore ettirme, kıyafet yönetmeliği gibi çeşitli konularda olabilir.
İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulanmaya başlanan franchising, verimli ve karlı bir sistem olması sayesinde tüm dünyaya kısa sürede yayıldı ve bütün dünya ülkeleri tarafından her sektörde geniş yer edindi. Bunun nedeni, franchising sistemi kullanan markaların, rakiplerinin açık ara farkla önlerine geçmiş olmaları ve artık pazarlama dünyasındaki yarışın franchise markaların arasında yaşanmasıdır. Günümüzde, hızla artan ve tüketimin kalbi sayılan alışveriş merkezleri, zincir marka olmayan işletmelere yer vermek dahi istemiyorlar.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.