Öncelikle adıyla ilgili küçük bir açıklama yapacak olursak; harflerin büyük ve küçük yazımı arasında oluşan farklardan ötürü sanki II (2) yazıyormuş gibi algılayanlar olabilir. Bunu düzeltmek için tamamını hem büyük hem de küçük harflerle yazmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

* KIM IL SUNG - kim il sung 15. 04. 1912 tarihinde, Magyongdae 'de çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1925 'te yeterli verim olmaması ve bulundukları yörede açlığın baş göstermesi üzerine, Mançurya 'ya göç ettiler. Burada Sung, komünist Gençlik Derneğine katıldı ve akabinde Komünist Partiye üye oldu. Resmi biyografisi incelendiğinde Sung, doğuştan devrimci gibi anlatılır. Tabi ki bildiğiniz üzere bu tarz devlet tarafından yayınlanan biyografilerde az da olsa, mübalağa her zaman yer alır. Yine bu biyografiye göre daha 14 yaşındayken, Japonlara karşı devrimci bir birlik kurarak mücadele etmiştir. Yine bu bilgilere göre Sung 15. 10. 1945 yılında Japon 'ları yenerek onları teslim olmaya mecbur bırakmıştır. İşin özüne bakıldığında tarihsel olarak bütün bir halkın inandığı bu hikaye aslında pekte böyle değil. Sung 'un bir gerilla yapılanma kurduğu doğru ve bu yapılanmayla birlikte mücadele verdiği de hatta 1941 'de Japon birliklerini püskürttüğü bile kabul edilebilir; ancak sonrasında anlatılan zafer hikayelerinin tamamen asılsız olduğu gün gibi ortada. Nitekim 1941 yılında aldığı o küçük başarısından sonra Japon takviye birlikleri karşısında zayıf düşen Sung Sovyetler Birliği 'ne sığınmak zorunda kalmıştır. Bu süre zarfında, gerilla savaşlarıyla ilgili eğitimler almış ve Kızıl Ordu namına işler yapmıştır.

1945 yılında Sovyet 'lerinde baskısıyla Japonya, Kore 'den çekilmek zorunda kaldı. Sung bu haberin üzerine Pyongyang 'a geldi. Ancak üstünde Kızıl Ordu üniforması vardı. Asıl adı "Kim Song Chu olan Sung" adını Kore tarihinin efsanevi şahsiyetlerinden esinlenerek Kim II Sung olarak değiştirdi. Sovyet desteğiyle kurulan yeni devletin yönetimine getirildi. Hatta öyle ki ilk söylevi Kızıl Ordu tarafından eline tutuşturulmuştu ve harfiyen okumak zorunda kaldı.

Sung 1947 yılında geçici bir hükümet kurdu ve iki devletin ( Kuzet - Güney Kore) birleştirilmesine yönelik adımlar attı. Bu çabaları sonuç getirmeyince 1948 yılında Kore Komünist Halk Cumhuriyetini kurdu. İlk icraati toprak reformu ve güçlü bir ordunun oluşturulmasıydı. Ordusunun yeterli güce ulaştığına inanan Sung 05. 06. 1950 yılında ordusuna Güney Kore 'ye girme emri verdi. Başlarda başarılı sonuçlar alan Sung, Birleşmiş Milletler 'in askeri birliklerinin müdahalesi üzerine yenilgiler almaya başladı.

Sung, Çin desteğiyle şimdi ki sınırlarını koruyabildi ve bu sınır 27. 07. 1953 tarihli Panjumon Ateşkes antlaşmasıyla onaylandı. Sınırın resmen onaylanması üzerine Sung dünyanın en sağlam sınırlarından birini inşa ederek ülkesini tüm dünyaya kapattı. Savaşta istediği sonucu alamayan Sung, ülkesinde otoritesini güçlendirmek için kendine rakip ya da muhalif gördüğü bütün güçleri temizlik hamlesiyle ortadan kaldırdı. Kendi çevresinde güçlü kült bir yapı oluşturdu. Bu yapıyı meydana getirmek için, kendi halkını güçlü düşmanların korkusuyla doldurdu. İnsanların beynini yıkamak için bütün ülke genelinde sesli propagandalar yaparak kendini tek kurtarıcı ilan etti. Tarihi bazı bilgileri de değiştirme yoluna giden Sung dikta rejimini olabileceği en güçlü noktaya ulaştırdı.

1972 yılına gelince ülkede ki bütün yönetim haklarını elinde toplayan Sung Dış politika da bağımsızlık mantığını benimsedi. Bunu yaparken Çin - Sovyetler Birliği arasında ki çekişmeden ve Doğu - Batı arasında ki çekişmeden faydalanmayı da ihmal etmedi. Dış Politikada Güney Kore ile girdiği ekonomik çekişmeyi açık bir şekilde kaybetti. Ülkesini Güney Kore 'nin ekonomik partnerlerine kapatması bunun en büyük nedenlerinden biri oldu.  Sung, diktatörlük işini o kadar abarttı ki Kuzey Kore 'yi aile ülkesi şekline getirdi.

Ülkede ki bütün önemli mevkilere kan bağı olan akrabalarını getiren Sung, iktidarını olabildiğince güvende tutmayı başardı. Örneğin karısı Kim Song Ae, Demokratik Kadınlar Birliği 'nin başkanlığına getirdi. Akabinde Oğlunu kendinden sonra ki lider olarak ülkesine kabul ettirdi. 80 yaşına geldiğinde oğlunu ordunun başına getirerek onu ısındırmaya başladı ve iki yıl 08. 07. 1994 sonra hayatını kaybetti. Sung Pyongyang 'da gözlerini hayata kapattığında 20. yüzyılın en uzun süre iktidarda kalan insanı olarak tarihe geçti.