Stefan Zweig, 28 Kasım 1881 tarihinde Avusturya- Viyana da dünyaya gelmiştir. Varlıklı bir ailede büyüyen Zweig, henüz küçük yaşta ciddi bir eğitim ile yetiştirilmiştir. İngilizce, Latince, Yunanca, Fransızca gibi dilleri konuşabilen Zweig, henüz lise çağlarından şiir yazmaya başlamıştır.
Zweig, için bu ilk gençliğinde Alman şair Rilke’nin önemi çok büyüktür. Bu yıllarda Rainer Maria Rilke’nin şairliğinin etkisi ile kalemine yön veren Zweig, üniversitede ise felsefe eğitimi almıştır. 1. Dünya Savaşı'ında memur olarak yer alan Zweig, savaş sonrasından Salzburg’a yaşamaya başlar. Burada bir süre yaşadıktan sonra Zweig, bir evlilik gerçekleştirir. Zweig, Salzburg’da bir villada yaşamını sürdürdüğü uzun yıllar boyunca önemli şair ve yazarlarla yakın arkadaşlıklar kurmuştur. James Joyce, Paul Valery, Thomas Mann, Franz Werfel ve Romain Rolland bu arkadaşlıklarından sadece bir kaçıdır. Edebiyat dünyası içinde büyük bir ağırlığa sahip olan Stefan Zweig, 1928 yılında Lev Tolstoy’un 100. Doğum Günü nedeniyle düzenlenen kutlamalara katılmıştır.
Zweig’ın kitapları 1933 yılında Nazi zulmüne uğrayan yapıtlar arasındadır. O yıllarda Nazilerin özellikler Yahudi kitaplarını toplatarak yakmaları ve Zweig’ın da Yahudi kökenli olması neticesinde evi basılmıştır. Daha sonra, ülkesini terk etmiştir. Ülkesini terke eden Zweig, Londra’ya yerleşir. 1939 yılında “Kalbin Sabırsızlığı” adlı romanını yayımlayan Zweig, ilk evliliğini de sonlandırmıştır. Daha sonra başka bir evlilik yapan Zweig, bir yandan da İngiliz vatandaşlığına geçmiştir. İngiltere’de bir süre yaşayan Zweig, Brezilya’ya yerleşir. Burada çeşitli eserler kaleme alan Zweig, karısı ile birlikte 22 Şubat 1942 tarihinde intihar etmiştir. Stefan Zweig, ölmeden önce yazdığı mektupta intihar nedeni olarak Hitlerin yarattığı kaosun ve faşist düzenin kalıcı olacağına inanması ve bu inançtan dolayı bir büyük bir umutsuzluk, karamsarlık hissettiğini dile getirmiştir.
2. Edebi Kişiliği
Bir aydın olarak da anılan ve savaş karşıtlığı ile bilinen Stefan Zweig, Nazilerin insanlık için yarattığı tehlikeyi “"Çok büyük bir felakete sürüklendiğimizin farkında olduğunuzu sanıyorum. Edebiyat yaşamımız yok olacak...”"sözleri ile dile getirmiştir. Kitapların yakıldığı imha edildiği bir dönemde yazma işini bırakmayan Zweig, yaşamı boyunca oldukça fazla eser kaleme almıştır. Çok yönlü bir yazar ve şair olan Stefan Zweig, özellikle yazdığı biyografi kitapları ile önemli bir noktada durmaktadır. Biyografilerini yazdığı kişiler arasında Stendhal, Romain Rolland, Erasmus ve Nietzsche gibi öneli isimler bulunmaktadır.
Zweig’ın özellikle de “Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski” adlı kitabı edebiyat dünyası açısından büyük bir öneme sahiptir. Biyografi yazarlığının yanı sıra Zweig, oyun yazarlığıyla da anılmaktadır. Dram ve trajedi türlerinde birçok tiyatro oyunu kaleme almıştır. Ancak Zweig’ın kuşkusuz en çok nam salmış eseri “"Satranç"” adlı kitabıdır. Edebiyat otoriteleri tarafından kimi zaman uzun öykü kimi zaman da roman şeklinde kategorize edilen “Satranc”ı Zweig, Brezilya’da kaldığı sıralarda yazmıştır. Kitapta bir satranç şampiyonunun yaşadıklarına yer veren Zweig’ın bu eseri, müthiş bir kurguyu ve üslubu içinde barındırmaktadır. Stefan Zweig, henüz ilk gençlik yıllarında ise Paul Verlaine ve Charles Baudelaire gibi Fransız şairlerinin şiirlerini Almanca’ya aktarmıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.