Sinestezi birleşik duyu anlamına gelen Yunanca kökenli bir sözcüktür. Sinestezi tanım olarak da bir duyunun başka bir duyuyu algılaması şeklinde açıklanabilir. Sinestezik hastalarda beyin duyduğu sesleri zihinde görsele çeviriyor, gördüğü şeyleri ise seslere dönüştürerek algılanmasını sağlıyor. Kısaca seslerin koklandığı, şekillerin tadıldığı ve renklerin duyulduğu  bir mekanizmadan söz edebiliriz.

Sinestezi hastalığı sonradan kazanılan sinestezi ve nedeni bilinmeyen sinestezi olmak üzere iki ayrı başlık altında incelenebilir. Genel olarak sonradan kazanılan sinestezi başka hastalıkların varlığında ortaya çıkarken nedeni bilinmeyen sinestezi yaklaşık 25. 000 kişide bir görülen nadir rastlanan bir durumdur. Sonradan kazanılan sinestezi kalıcı olabileceği gibi geçici süreyle oluşan sinestezik durumlar da vardır. Bu duruma başa alınan darbeler, çeşitli kimyasalların kullanımı sırasında yan etki oluşturması veya beynin orta temporal lobunun hasar görmesi neden oluyor. Her sinestezi hastası , hastalığı aynı derece yaşamaz. Yaşanan deneyimler ve gözlenen durumlar hastadan hastaya farklılık gösterir. Ayrıca bu hastalığa yatkın bir insan tipinden söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle sinestezi hastalığıyla ilgili genelleme yapmak oldukça zordur. Ancak hastalar üzerinde yapılan araştırmalar neticesinde bazı bilgiler vermek mümkündür. Örneğin ; Yale Üniversitesi profesörü Lawrence Marks ‘ın araştırmalarına göre sinestezi hastalarının çocukluk ve yetişkinlik dönemlerindeki davranışları birbirleriyle paralellik gösteriyor. Ayrıca elde edilen istatistiklere göre kadınların bu hastalığa yakalanma oranı erkeklere göre daha fazla. Bu durum hastalığın X cinsiyet kromozomu üzerinde taşındığı düşüncesini doğuruyor. Buna kanıt olabilecek bir diğer olgu ise şimdiye kadar babadan kıza, anneden kıza veya anneden oğula geçtiği durumlara rastlanırken şimdiye kadar babadan oğula geçtiği hiç gözlenmemiştir. Sinestezi hastalarıyla ilgili bir diğer olgu ise hastalığın beynin sol yarım küresiyle ilişkili olduğuyla ilgilidir. Sinestezi hastalarında görülen matematiksel ve uzamsal zeka düşüklüğü bu düşünceyi destekliyor. Bunun yanında yapılan bazı beyin görüntüleme çalışmalarında limbik korteks ve hipokampüsün daha etkin olarak çalıştığı gözlenmiştir. Bu durum sinesteziklerin güçlü bir hafızaya sahip olabileceğini gösteriyor.

Sinestezi hala gizemini koruyan bir hastalık olmakla birlikte çoğu kez bir yetenek olarak da algılanabiliyor. Tarih boyunca birçok ünlü sanatçının sinestezi hastası olduğu ve müthiş eserler ortaya çıkardığı biliniyor. Bunlara örnek olarak Fransız şair Arthur Rimbaud ( hastalığını ilk olarak çocukluğunda fark etmeye başladığını söylemiştir), ünlü roman yazarı Vladimir Nabokov , klasik müzik bestekarı Scriabin ve ressam Kandinsky gösterilebilir.

Kategoriler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Coğafya Tarih Sitesi Matematik Sorusu Türkçe Sitesi