İçerisinde yaşamakta olduğumuz ekosistem üzerinde, milyonlarca farklı canlı türü varlığını sürdürmektedir. Yani dünya, canlı türleri açısından oldukça çeşitlidir.
Durum böyleyken, geçmiş zamanda yaşayıp da günümüzde soyu tükenen canlılar da bulunmaktadır. Ammonitler de, bu tür canlılar arasında yer almaktadır. Yapılan bilimsel tespitlerle, ammonitlerin dünya üzerindeki yaşamının milyonlarca yıl önceye dayandığı anlaşılmıştır. Bu canlının yaşam alanı ise, denizlerdir. Bu canlının fosillerinden yola çıkılarak, canlının yaşadığı dönem içerisinde denizlerdeki en kalabalık canlı grubunu oluşturduğu anlaşılmıştır. Canlının, yaklaşık olarak 65 milyon öncesinde soyunun tükendiği anlaşılmıştır. Canlının, denizde yaşayan hayvanlar bakımından ait olduğu türe bakıldığında ise, karşımıza ahtapot, istiridye ve salyangoz gibi canlılar çıkmaktadır. Dünya üzerinden tam 65 milyon önce silinen canlı hakkında bilgilere ise, canlının fosillerinden ulaşılmaktadır. Bu fosiller, kayalarla kaynaşmış halde olan sert kabuklardan ibarettir. Sert yapıdaki bu kabukların şekli, saat zembereğine benzemektedir. Kabuk, sarmal bir görünüme sahiptir. Aynı zamanda bu kabuklar, yassı şekildedir. Ammonit kabukları, salyangozların kabuklarına dış görünüm olarak benzemekle birlikte, ammonit kabuklarının içerisinde odacıklar halinde bölmeler bulunmaktadır. Bu kabuklar, salyangoz kabuklarıyla bu yönden ayrılmaktadır. Ammonitler, bu kabukların içerisinde yaşamıştır. Yapılan araştırmalarla, kabukların çapının 3 metreye kadar uzayabildiği anlaşılmıştır.
Ammonitler hakkındaki bilgiler sadece fosilleşmiş kabuklarından elde edildiği için, bu canlının neye benzediğine dair bilim adamlarının kesin bir yargısı yoktur. Fakat bilim insanları canlının, sedefli notilus adı verilen bir deniz canlısına benzediğini düşünmektedir. Aynı zamanda sedefli notiluslar, ammonitlerin günümüz dünyasındaki akrabaları sayılmaktadır. Bu hayvanların, nesli tükenmiş olan ammonitlerin akrabaları sayılmasının nedeni ise, kabuklarıdır. Sedefli Nolitusların kabukları da sarmal yapıda ve de odacıklı bir biçimdedir. Ammonitlere ait olan fosilleşmiş kalıntılar, jeoloji bilimi için çok büyük bir önem arz etmektedir. Bunun nedeni ise, kayaçların yaşını hesaplamak isteyen jeologların, yaşı hesaplayabilmek için fosilleşmiş kabuklardan faydalanmalarıdır. Jeologlar, bu kalıntılar sayesinde kayaçların yaşını daha kolay bir şekilde hesaplayabilmektedirler. Yapılan incelemeler sonucunda, ammonitlerin değişik türleri ortaya çıkarılmıştır. Farklı türlerin ortaya çıkarılmasında ise, bulunan ammonit kabuklarının yapılarındaki farklılıklardır. Bu farklılıklar, daha çok kabuğun içerisinde yer alan odacıklardır. Bu duruma örnek vermek gerekirse, Arnicores adı verilen ammonit türünün kabuğundaki odacıklar, oldukça basit bölmelerle birbirlerinden ayrılmaktadır. Phyllcoceras adı verilen ammonit türünde isi durum biraz farklıdır. Bu türün kabuğundaki bölmeler, oldukça karmaşık bir yapıdadır. Sadece ammonitlerin kabuklarında bulunan bölmelerdeki farklılıklar sayesinde, jeologlar tarafından nesli tükenmiş olan bu hayvanların yüzden fazla türü ortaya çıkarılmıştır.
Jeologların inceledikleri kabuk fosilleri, tam anlamıyla içerisine gömülü oldukları kayaçlarla bütünleşmiş haldedir. Öyle ki, kabukların görüntüsü, kayaçla aynı maddeye sahip bir görüntü sergilemektedir. Bazı kabuklar ise, dışarıya sedefe benzer bir parlaklı yaymaktadır. Buna neden olan faktörler ise, kabukta bulunan sedef katmanının bozulmamış bir şekilde durması ve de kayaçtan kabuğun üzerine çeşitli kimyasal maddelerin buluşmasıdır. Bazen de, fosil kabuklar altından yapılmış gibi ışıldamaktadır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.