Dünyaya 1799 yılında gözlerini açan Balzac Tours, kentinde yaşamını devam ettiriyordu. Balzac imparatorluk bünyesinde çalışan bir memurdur. Babası elli yaşında olup, ondokuz yaşındaki bir kızla evlenmesi, Balzac açısında derin izler bırakmıştır.
Hayatı boyunca bu izleri taşımıştır. Zaten Balzac'ın romanlarında göreceğiniz üzere başından kötü evlilik geçirmiş kadınlar, özel hayatta geçen dramlar ve çiftler arasındaki yozlaşmayı ele alır. Annesi çocuklarını zorla doğurmuş bir psikoloji içerisinde olup babası yaşından küçük bir kızla evlenmişti. Balzac'ın yaşantısının belli bir dönemi bu karmaşalar içerisinde geçmişti. Daha sonra ailesiyle birlikte Parise taşındılar. Balzac Honore de Charlemange Lisesi'nde eğitimine devam etmek zorunda kaldı. Babası evladının her zaman noter olmasını istiyordu. Bu isteğini Balzac'a aşılamaya çalışsa da bunda başarılı olmamıştır. Balzac, babasının çizdiği bu hayatı istemeyip önce Hukuk eğitimi almış daha sonra da yazar olmaya karar vermiştir. O dönemlerde yaşanan olaylar, siyasi şartlar ve moda olan Saint-Simonculuk Balzac'ın düşüncelerini de etkilemiştir. Babası liberal olmasına rağmen kendisi solcu olduğu için hep yalnız ve yoksulluk içinde kalmıştır. Bu yazarlık hayatı boyunca etkin olacak ikinci durumu doğurmuştu.
Balzac ilk eseri bir tiyatro eseri olan Cromwell'dir. O dönemde eğer edebiyatta başarılı olmak istiyorsanız ya tiyatro eseri yazmanız gerekiyordu ya da hikaye eserleri. İşte yazdığı Cromwel eseri bu şartlar altında ortaya çıkmıştı. Ancak yazdığı bu eser tamamen başarısız bir eser olarak damga aldı. O dönemlerde çok parasızlık çekiyordu. Bu yüzden takma isimler altında kısa kısa romanlar yazmaya başlamıştı. Balzac hem fakirlik onu kıstırıyordu hem de o dönemlerde özel hayatı iyice sıkıntı çekmesine neden oluyordu. İki kız kardeşi de evlenmişti ancak bunlardan Laurence adlı kız kardeş kocası ile çok şiddetli bir evlilik yaşıyordu, hep dayak yiyen kadın en sonunda 1825 yılında hayata gözlerini yumdu. İşte Balzac'ın hayattaki üçüncü aşama ise bu dönemde başladı. Balzac bu dönemlerde kendisinden oldukça büyük bir kadına aşık olmuştu. Bu kadın Balzac'ın gözünde bir anne, metres, onu topluma kazandıracak kişi ve mali destekçisi olarak görüyordu. Balzac, bu dönemlerde çok başarısız bir edebiyat hayatı sürüyordu. Yaşadığı bu dönemin buhranını gelecek yıllarda çok usta bir üslüpta anlatacaktı. Başarısız olduğu birkaç eserden sonra Balzac "Şuanlar" adlı bir eser kaleme aldı. Balzac yazdığı bu roman ile tarihe adını yazmıştır. Bu başarısından hemen sonra evlilik durumlarını sorgulayan eseri Evliliğin Fizyolojisi ve Özel Yaşamdan Sahneler adlı eseri yayımladı. Biraz hareketli geçen bu döneminde Le Voleur şehrinde Paris Mektupları adlı politik fıkralar yazmaya başlar. Bu dönemde modern gazetecilik yavaş yavaş hayata yerleşmeye başlamıştı. İşte bu dönemlerde Balzac inanılmaz ün kazandı. Artık onun hayatının her köşesinde yer alacak olan gazetecilik mesleğine adım atmıştır. Artık Balzac, daha cüretkar yazılar yazmaya başlamıştır. İyice hızlı bir yaşantı üstlenen Balzac, hatta metres olarak Castries markizini isteyecek kadar götürür onu. Balzac bu hevesle ve hızla, günde tam 18 saat çalışmaya başlamıştır. Kendisini çalışmaktan alıkoyamayan Balzac, 1832 yıllarında delirme noktasına kadar gelmiştir.
Yazdığı "Louis Lambert" adlı eser yaşadığı bunalımların izlerini anlatmaktadır. Romanda ruhen yaralı, romantik ve entellektüel olan louis delirerek ölür. Böylesine çalkantılı yaşantısında kendisinin hayatı herkes tarafından öğrenilir ve birer efsaneye dönüşür. Roman yazması hızlanır ve birçok eser vermeye başlar. Balzac yaşadığı dönemin tahlillerini yapmaya başlamıştır. Balzac; Fransız Devrimi'ni adaletsizlikleri azaltmaktan yana daha çok güçlendirdğini düşünmektedir. Bu devrim binlerce insanı dışlamış ve marjinalleştirmiştir. Yazılarının içerisinde sefalet nedeni ile suç işleyenler, gelecek umudu kalmamış insanlar, modern dünyanın acımasızlığı ve bu dünyadaki kadın ve erkeklerin acı çektiğini ele almıştır. Balzac gün geçtikte artık kendini anlatmaya çalışır yazılarında. Yazdığı romanlarda hep bu izler taşımaya başlar. En önemlisi başarısız hayat geçiren insanların daha sonra nasıl başarılı ve hayata geri döndükleri gibi konuları ele almıştır. Ve bu onun meşur olan İnsanlık Komedisi adlı modelini yaratır. 1835 de, "La Chronique" de "Paris" adlı bir gazeteyi satın alır. Ancak gazetede yazarlar olmasına rağmen o yine büyük bir hızla yazmaya devam eder.
Günün çoğunu yazmakla geçiren Balzac yine kendini kötü hissedip çıldırma noktasına tekrar gelir. O dönemler iyice kötü olan Balzac, kendisinden büyük olan sevgilisi hayata gözlerini yumar. Bunun üzüntüsünü yaşayan Balzac hemen ardından iflas eden gazetesinin üzüntüsünü de yaşamaya başlar. 1836 sonunda, "“Yaşlı Kız”ı La Presse’e" on iki fasikül halinde yayımlatarak yeni bir gazeteciliğin başlangıcını oluşturur. Ancak Balzac yaşadığı hayat sonrasında iyice yıpranmıştır. Fakat İnsanlık Komedyası adlı eserine hızla devam eder. Bu arada yeni bir gazete sahibi olur. 1845 yılında İnsanlık Komedyası'nı bir taslak haline getirir. Bu taslak içerisinde 137 tane roman ve 2000 i geçkin karakter vardır. Ancak Balzac bu projesini hayata geçirmeden 1850 yılında hayata gözlerini yummuştur. Ömrünün son döneminde kaleme aldığı Cesar Brittoeau, Bette Abla, Esrarlı Bir Vakıa, İki Gelinin Hatıraları ve Kibar fahişeler onun doruk noktaya çıktığı romanlardır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.