Yedi uyurlar olarak bilinen hikâyesi olan Ashab-ı Kehf’in, tam olarak nerede bulunduğuyla ilgili kesin bir bilgi yoktur. Bugün dünyanın çeşitli kentlerinde ve Türkiye’de de Tarsus, Afşin, Efes ve Lice’de bulunduğu yönünde bir takım iddialar vardır. Hıristiyanlıkta ve Müslümanlıkta da hikâyesi anlatılmaktadır. Diğer bazı kültür ve dinlerde de efsaneleşmiştir.
Ashab-ı Kehf’in Hikâyesi
Hikâyede sözü edilen altı genç insan, hükümdara olan yakınlıkları ile bilinirler. Bu gençlerin isimleri Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş ve Sazenuş’tur. Hükümdar putperesttir ve herkesin putperest olmasını istemektedir. Altı genç ise tek Tanrı’ya inanmaktadır. Bunu öğrenen hükümdar gençleri yanına çağırır ve inandıkları dinden vazgeçmelerini ister ama gençler bu çağrıya kulak asmaz ve hükümdarı kendi dinlerine davet ederler. Bunun üzerine hükümdar gençlere zaman tanır. Gençler en doğrusunun hükümdardan uzaklaşmak olduğunu düşünür ve saraydan ayrılırlar. Şehre yakın bir dağ yönüne giden gençler yolda bir çobanla karşılaşırlar. Çobanın bir de köpeği vardır, adı da Kıtmir'’dir. Çoban gençlere bir mağara gösterir ve gençler bu mağaraya sığınırlar. Çoban da köpeğiyle birlikte mağarada gençlerin yanında kalır. Gençler burada dua eder ve merhamet dilerler.
Gençlerin kaçtığını öğrenen hükümdar, gençlerin saklandıkları mağarayı bulur ve mağaranın girişini gençler oradan çıkamasınlar diye ördürür. İnanca göre gençler ölmez ve yüzyıllar süren bir uykuya dalarlar.
Gençler yüzyıllar sonra uyanır. Zamanın farkında değillerdir. Gençlerden Yemliha, şehre gidip yiyecek alacaktır ama hükümdara yakalanmamak için kılık değiştirir. Şehre ulaştığında şehri çok değişmiş bulan Yemliha, bir şeyler almak için para çıkarır. Oysa para yüzyıllar öncesine aittir. Bu durumdan şüphelenen satıcı Yemliha’yı yeni hükümdara götürür. Yeni hükümdarda Yemliha ve arkadaşlarıyla aynı dine mensuptur. Bu nedenle Yemliha’yı bırakır. Arkadaşlarının yanına dönen Yemliha durumu arkadaşlarına anlatır. Bu olaydan sonra mağarada kayboldukları ya da yeniden uykuya daldıkları söylenir.
Bu olay Hıristiyanlıkta da yeniden dirilmeye örnek olarak anlatılmaktadır. Kur’an’da ise, Kehf suresinin pek çok ayetinde bu olaydan bahsedilmektedir.
Ashab-ı Kehf Mağaraları
Dünya üzerinde Ashab-ı Kehf’in mağarasının bulunduğu otuz üç şehirden dördü yurdumuz sınırları içerisindedir. Bunlar girişte de bahsedildiği gibi Tarsus, Afşin, Efes ve Lice’dir. Bunlardan Efes’te bulunan mağara Hıristiyanlar tarafından kabul edilenidir Yurdumuzdaysa Ashab- Kehf nerede bulunduğu tartışmalarında Tarsus ve Afşin arasında kalınmıştır. Ayrıca Lice’deki mağaranın Kur’an’da anlatılan mağaraya çok benzediği günümüzün de tartışma konusu olmuştur. Her ne kadar yeri konusunda tartışmalar sürse de günümüzde bu bölgelerde bulunan mağaralar yurdun dört bir yanından ziyaretçi çekmektedir.
Tarsus’ta bulunan mağara, şehre on dört kilometre uzaklıktadır. Mağaraya inmek için basamaklar vardır. Mağaranın bulunduğu dağ konik biçimdedir. Doğal bir özellik taşır. Mağara oldukça geniştir ve üç tüneli vardır.
Afşin’de bulunan Ashab-ı Kehf mağarasının ise son yıllarda tanıtımı yapılarak daha çok ziyaretçi çekmeye çalışılmaktadır.
Diyarbakır Lice’de bulunan mağaranınsa son yıllarda yapılan çalışmalarla akademisyenler tarafından gerçek Ashab- Kehf olduğu yönünde açıklamalar yapılmıştır. Bunun nedeniyse Kur’an’da tarif edilen mağaraya birebir benzemesidir. Özellikle güneş ışığının mağaraya yansıma açısı tıpatıp Kur’an’ daki tarife uymaktadır. Sonuç olarak yeri konusunda tartışmalar sürse de güzel yurdumuzun gezilip görülmeye değer yerlerindendir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.