Dünya'’nın gezilip görülecek ülkeleri arasında, şüphesiz ki Rusya’nın da adı anılmaktadır. Moskova ve St. Petersburg dışında da, pek fazla bilinen Rus şehri yoktur. Fakat Rusya’ya ait öyle bir şehir var ki, Rusya ana karasından bağımsız olarak, yani bir kara parçası ile Rusya’yla bağlantısı olmayarak, Avrupa’da bir kıyı kenti niteliğiyle varlığını sürdürmektedir. Kaliningrad, Avrupa Kıtası’ndaki tek Rus toprağıdır.
Rusya’nın en batı noktası olarak literatürde yerini alan Kaliningrad şehri, Polonya ve Litvanya ile komşudur. Her iki ülkeden de tren, kara ve hava yoluyla ulaşım mümkündür. Kimi özel gemilerle, deniz yoluyla da kente ulaşım sağlanabilmektedir.
Baltık denizine kıyısı bulunan, Rusya ile de sınırı olmadığı halde bir Rus toprağı olan şehrin nüfusu, yaklaşık 450. 000’dir. Yerel saati, Rusya’dan 2 saat geridir, ancak tüm resmi saatler Moskova baz alınarak ayarlanmıştır. Almanlar tarafından Königsberg olarak anılan şehir, Ruslar tarafından Kaliningrad ismini almıştır. Her iki dilde de anlamı, “Krallar Şehri”’dir. Ünlü Alman filozof Immanuel Kant’ın mezarı da bu şehirde bulunmaktadır. Kaliningrad, eskimiş otobüs ve tramvaylarıyla, çok modern bir şehir görüntüsü vermemektedir. Ancak bu durum, sadece Kaliningrad’a özel bir uygulama olmayıp, Rusya’nın birkaç büyük şehri dışındaki tüm şehirlerinde aynı manzarayla karşılaşmak olasıdır. Şehrin her noktasında görülmesi gereken heykeller ve tarihi yapılar mevcut. Lenin ve Kant heykelleri, savaş abideleri, su altı müzeleri, büyük katedral, Amber Müzesi ve daha birçok turist çekici alan şehirde bulunaktadır.
Şehrin simgelerinden biri olan Immanuel Kant ve mezarı, en bilindik ve uğrak noktalardan birisidir. Kant, bilgi kuramını öne çıkartarak bilimin nesnel ve tarafsız olması gerekliliği ile ilgili çalışmalar ve fikirler öne sürmüş ünlü bir filozoftur. Haliyle, Kaliningrad halkı da kendisiyle gurur duymaktadır. Mezarı, hemen yanı başındaki katedral ile birlikte bir adacığın üzerindedir. Şehrin birçok köprüsünden birinin üzerinden geçerek, bu adacığa varmak mümkündür.
Bir diğer şehir simgesi ise, Amber Müzesi’dir. Kehribar taşı diye bilinen sarı-kırmızı-turuncu tonlu taşların dünyadaki merkezi, Kaliningrad’tır. Hem kolyeleriyle, hem de içinde böcek ve sinek fosillerini barındıracak kadar eski çağlardan kalan bu taşlarıyla, bölgenin önemli bir turistik değeridir.
Şehirde çok fazla tarihi kapı bulunmaktadır. Bunlardan biri de “Gate of Queen” diye bilinen ve yeni evlilerin törenleri gereği ziyaret ettikleri tarihi yapıdır. Yapının üstünde bulunan 3 adam, zamanın Prusya ve Alman krallarını temsil etmektedir. Şehrin mimarisi incelendiğinde, pek fazla binanın ortasında bulunan boşluklu yapılar dikkat çekmektedir. Bu mimari tarz, Almanlardan kalma bir özellik olup, şehrin genelinde de yaygın olarak görülebilmektedir. Bir başka önemli merkez ise, Kant Üniversitesi’dir. Üniversitenin hemen karşısındaki adada “Balıkçılar Köyü” bulunmaktadır. Bir diğer adada da, savaş kalıntılarının bulunduğu bir açık hava müzesi yer almaktadır.
İklimi ise, ayrıca tuhaf bir şehirdir. Yağmur yağışlarının her an her dakika yağabileceği, bu anlamda dengesiz bir durumun söz konusu olduğu kesindir. Havası çok sert olmasa da, yağışın sık yaşandığı bir iklim hüküm sürmektedir. Şehrin genelinde, yukarıda da belirtildiği üzere, Alman mimarisi hakimdir. Eski, fakat büyüleyici yapılar bulunmaktadır. Geçmişinde yoğun bir Alman dönemi olan şehirde, Rusça’dan sonra en çok konuşulan dil Almanca’dır. İngilizce ise, okumuş bazı gençler dışında yok denecek kadar az konuşulmaktadır. Şehrin tren istasyonu, şehir merkezindedir ve oldukça da gelişmiş güzergahlara sahiptir. Şehir içi ulaşımda da tramvay ve belediye otobüsleri ilk tercih olmaktadırlar. Şehir genelinde, turist bilgilendirme noktası da pek bulunabilen bir yer değildir. İngilizce konuşanın da az olması nedeniyle, yabancı birinin şehirde iletişim ve ulaşım anlamında sorun yaşayabileceği de bir gerçektir.
Rusların Kiril Alfabesi kullanması nedeniyle, Latin harflerine alışmış insanlara, şehirde bulunan tabelalar ilgi çekici ve olağandışı gelmektedir. Öyle ki, birçok ünlü marka da kiril Alfabesi ile yazılmaktadır. Örneğin McDonalds tabelaları, Ruslara özel şekilde yerini almaktadır. Bu durum, iki farklı bakış açısıyla yorumlanabilmektedir. İlk düşünce, kapitalizmin büyük markalarının, onlara karşı çok sert durmuş ülkelere dahi kendi alfabeleriyle girmeyi başarmış olması; diğer düşünce ise, Rusların her ne sebeple olursa olsun dillerinden taviz vermedikleri fikridir.
Sosyo – ekonomik anlamda, orta sınıf bir Avrupa şehrinden pek bir farkı olmayan Kaliningrad’ta, piyasa fiyatları da normalden çok farklı değildir. Aranılan birçok marka ya da firmayı da şehirde bulabilmek mümkündür. Rus topraklarına geçiş için, Türkler’den vize istenmemektedir. Avrupa Birliği vatandaşlarına dahi bazı özel durumlar haricinde vizesiz geçiş izni vermeyen Rusya’ya, Türklerin seyahat etmesinin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Durum böyleyken, tarihi derinliği olan şehirlere ilgi duyan vatandaşlarımıza, gerek bu yönden, gerekse jeopolitik yapısı ve konumu itibariyle, Kaliningrad şehrini ziyaret etmeleri önerilmektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.