Canlılarda yaşadığı alana sahip olma ve buralarda liderlik kurma duygusu bulunmaktadır. Özellikle yabani hayvanlarda bu durum sıklıkla görülmektedir. Yabani hayvanlar yaşadığı bölgede ağırlığını ortaya koymaya çalışmaktadır. Diğer canlılara "burası benden sorulur" imasında bulunmaktadırlar.
Yabani hayvanlar yaşadıkları alana çeşitli yollarla kokularını bırakmaktadır. Bu yöntemle bu alanı sahiplendiğini düşünmektedir. Özellikle ağaç ve kayalara sürtünme, dışkılama, bitkilerde iz bırakma gibi yöntemlerle yaşadıkları yerlerde iz bırakmak istemektedir. Genellikle alan sahiplenme özelliğine sahip hayvanlar kuşlar, memeli hayvanlar ve sürüngenlerdir.
Hayvanların alan sahiplenmesi farklı yollardan olmaktadır. Bu farklılık hayvan türünden kaynaklanmaktadır. Örneğin Kurtlar yaşadığı bölgede dışkılarını bırakmaktadır. Bu şekilde yaşadığı bölgenin sınırlarını dışkılarıyla göstermektedir. Tavuk gibi hayvanların ise yöntemi bölgede uçmak ve ses çıkarmaktır.
Alan sahiplenme olayı bazen daha çok önem arz etmektedir. Yabani hayvanların üreme dönemlerinde ve yavruları meydana geldiğinde lider hayvan tarafından güvenli bir alan belirlenir. Bu alana kendi cinslerinden bile içeri almazlar. Bu şekilde yavrularının güvenliğini sağlarlar.
Hayvanların kendine özel bölgeleri bulunmaktadır. En özel bölgelerinin sınırlarını ise kendi belirlemektedir. Gerek yaşam koşulları gerekse hayvan türüne bağlı olarak bu özel alanın genişliği farklılık göstermektedir. Örneğin; kaplanlar sahiplik yapmak istediği alanı geniş tutmaktadır. Yaşadığı bölgeye göre 600 km2 ye kadar varan bölgeleri vardır. Bu bölge diğer hayvanlarda değişmektedir. Daha güçsüz bir yapıda olan hayvanların sahiplendiği alan yuvalarının yakın çevresidir.
Hayvanlar sahiplendiği alanı davranışlarıyla belli etmektedir. Bu davranışlar hayvanın türüne, cinsiyetine, fiziksel özelliklerine ve benzeri durumlara göre farklılık göstermektedir. Ancak özellikleri ne olursa olsun alan sahiplenme duygusu her hayvanda bulunmaktadır. Yani bir hayvan dişi ya da erkek olabilir. Her ikisi de bir bölgeyi sahiplenme amacıyla elinden geleni yapmaktadır.
Bir bölgede türü rahatsız edecek olaylar meydana gelebilmektedir. Bu durumlarda hayvanlar kendi aralarında sıkı bir güvenlik kontrolü yapmaktadır. Bazı hayvanlar bölgelerinde nöbet tutmaktadır. Hayvanlar çıkardıkları rahatsız edici seslerle ya da güç gösterileriyle alanlarından istemedikleri canlıları çıkartırlar.
Hayvanların yaşama alanları değişmektedir. Bu yaşam bölgesinin değişmesinde hayvanın türü, cinsiyeti, rekabet edebileceği hayvan türleri, üreme sezonu ve birçok unsur etkili olmaktadır. Örneğin gıdanın bol olduğu bir yerde hayvanların sahiplendiği alan küçük olmaktadır. Çünkü zaten ihtiyaçları olan gıdalar yakın çevrelerinde bulunmaktadır. Hayvanların sahiplendiği alanın büyüklüğü ile güçleri arasında doğru orantı bulunmaktadır. Güçlü ve büyük hayvanlar yaşam alanını geniş tutmuştur. Buna aslan ve kaplan örnek verilebilir. Küçük ve güçsüz hayvanlar ise yaşam alanı olarak yuvasının çevresini görmüştür. Bu alana sahiplik etmektedir. Çünkü kendileri için güvenlik beslenme kadar önemlidir. Eğer büyük yaşam alanı tercih etmiş olsalardı; diğer güçlü hayvanlar tarafından saldırıya uğrayabilirlerdi. Bu sebepten dolayı güçsüz ve küçük hayvanlar sadece yuvalarına yakın çevreden besin ihtiyaçlarını karşılarlar.
Hayvanların en mahrem alanı yuvalarıdır. Yuvalarını birçok tehlikeye karşı korumaktadır. Bu koruma şekilleri de hayvan türlerine göre farklılık göstermektedir. Örneğin; arı kovanlarında nöbetçi arılar bulunmaktadır. Bu arılar kovanlarına yabancı bir arıyı bile sokmamaktadır. Nöbetçi arı yerini terk etmemektedir. Özel bir durum olduğunda ise yerine hemen başka bir arı gelmektedir. Kuşlar yuvalarının girişini yılanlara karşı daha güvenli bir hale getirmektedir. Dokumacı kuşlar yuva girişlerini yılanların girmesini engelleyecek bir şekilde yapmaktadır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.