Beden dili aslında kendi başına bir şey ifade etmez. Bundan dolayı beden dili, sözler ve ses tonuyla birlikte bir anlam ifade edebilmektedir. Herhangi bir davranış sadece vücut dili anlamına göre yorumlanırsa yanılgıya düşülebilmektedir. Bunun için beden dilinin ne anlama geldiğini, hangi davranışın bizi nasıl etkilediğini ya da karşı tarafı bizim yaptığımız herhangi bir beden hareketinin ( el, kol, baş vs. hareketlerin ) nasıl bir ruh haline soktuğunu bilmek bizlere iletişimde büyük avantaj sağlamaktadır.
Aslında herkesin hayatında beden dili vardır çünkü herkesin bir bedeni vardır. Dünyada beden dili olmayan hiçbir varlık yoktur. Doğan her çocuk beden dilini bilerek doğmaktadır. Bebekler karşı tarafa (anne, baba vb. ) bir şeyler anlatmak istediklerinde, sözcükleri kullanamadıkları için beden dilini kullanarak kendilerini ifade etmeye çalışmaktadırlar. Bebekler genellikle çıkardıkları seslerle, ses tonlamalarıyla bazen ağlayarak bazen el kol hareketleriyle bazen de beğendikleri ve istedikleri şeyleri gözleriyle takip ederek kendilerini anlatmaya çalışırlar.
Dolayısıyla herkes beden dilini bilerek doğar, ancak zaman içinde beden dili kullanılmayarak kişiler sadece ses ve sözcüklerle iletişim kurmaya çalışır. Beden dili iletişimin %55 kısmını teşkil ettiğinden dolayı böylesi yüksek oranda olan bir unsuru hayatımızdan bertaraf etmek büyük bir yanlıştır.
BEDEN DİLİ KULLANIMINI ENGELLEYEN FAKTÖRLER
Beden dili kullanımını engelleyen en önemli faktörlerden bir tanesi ailedir. Çocuklarda büyüklere nazaran beden dili kullanımı çok daha fazladır. Fakat anneler, babalar vb. çocukların çok fazla el kol hareketi etmesini istemezler. Gerek kültürel baskı gerekse ailenin genel toplumsal bazı kural ve kaidelerinden kaynaklı olarak çocuğuna vermiş olduğu bazı telkinler, çocukların zaman içinde beden dilini kullanmalarını engellemektedir.
Erkeklerin beden dilini kullanması toplumda çok hoş karşılanmamaktadır. Toplumumuzda erkek adamın öyle sağı solu fazla oynamaz, erkek adam elini kolunu oynatmaz, erkek adam serttir, sert görünür, sert bir ses tonuyla konuşur düşüncesi yaygın olduğundan dolayı, beden dilini kullanan erkeklerde feminen bir görüntü olur olgusu geçerlidir. Böylesine doğru olmayan düşüncelerle büyüyen erkek çocuklarının beden dilini güzel bularak kullanması pekte mümkün olmamaktadır.
El, kol hareketleri Türk toplumunda iyi nitelendirilen hareketler değildir. Genellikle çok hareketli insanlara, toplumumuzda hiperaktif deme gibi bir eğilim vardır. Çocuklardaki yaramazlıkla zekâ, genellikle toplum tarafından özdeşleştirilmiştir. Eğer çocuk çok hareketli ise bunun fazla zekâdan kaynaklandığı düşünülmektedir. Hâlbuki hiperaktivite bir rahatsızlıktır ve tedavi edilmesi gereklidir. Beden dili ile hiperaktiflik arasında bir bağlantı yoktur. Bundan dolayı beden dili ile hiperaktivite birbirlerine karıştırılmamalı ve ikisi arasında mukayeseye girilmemelidir.
Çevremizdeki insanlar beden dilini kullanmıyorlarsa bizde kullanma ihtiyacı hissetmeyiz. Çünkü bir şey kullanılıyorsa, karşı taraf tarafından gerekli görülüp öğrenilebilir. Kullanılmayan bir şeyi çocukta büyüme esnasında hayatında gerekli bir şey olarak algılamadığından dolayı öğrenmez ve yetişkinliğinde de kullanmaz.
BEDEN DİLİ İÇİNE GİREN UNSURLAR
Beden diline sadece jest ve mimikler girmez, beden dili komple bir şeydir. Giydiğimiz kıyafetin rengi, markası, taktığımız aksesuarlar ( kullandığımız saat, taktığımız gözlük vb. ) kullandığımız parfüm, ayakkabılarımızın boyalı olup olmaması, oturduğumuz ev, kullandığımız araba, ofisimizdeki masamız, masanın üzerindeki aksesuarlar, aldığımız ödüller, plaketler (onurluklar) vb. beden dili kapsamında değerlendirilmekte ve beden dilimizi etkilemektedir. Yani kişisel imaj beden dilimizi temsil eder. Bir insan sizi ilk kez gördüğünde mevcut görüntünüzle karşılamaktadır, çünkü sizi henüz tanımamaktadır. Dolayısıyla bu görüntünün içindeki bütün unsurlar beden dilinin bir parçasıdır. Bundan dolayı hiç kimse ben beden dilini kullanmıyorum diyemez. Herkes mutlaka bir şekilde (kıyafetine özen göstererek, aksesuarlarına özen göstererek, ayakkabılarına özen göstererek vb. ) beden dilini kullanmaktadır.
İnsanlar ilk önce karşısındakinin bedeni ile konuşurlar, çünkü ilk önce gördükleri karşındaki kişinin bedenidir. Yani beden dilimiz bizden daha önce karşı tarafla konuşmaya başlar. Daha sonra ses ve içerikle ilgilenilir. Bir kişi sizi gördüğü ilk 30 saniye içinde kişisel imajınızla ilgili ipuçlarını alır. Daha sonra bu izlenimleri değiştirmek imkânsız değildir, ancak çok zordur. Bundan dolayı 30 saniye ile 1, 30 dakikalık kısa zaman diliminde kişisel imajı oluşturmak için en önemli silahımız olan beden dilini kullanmamız gerekmektedir. Dolayısıyla beden dilini iyi kullanmak isteyen kişinin, kişisel imajına da dikkat etmesi gerekmektedir.
BEDEN DİLİNİN BIRAKTIÄžI ETKİLER
Beden dili her insanda aynı etkiyi bırakmayabilir. Yani bu veya şu hareketi yaparsak, karşı taraf kesinlikle şunu anlar demek doğru değildir. Bir kişi bazı hareketleri iyiye yorarken başka bir kişi aynı hareketleri kötüye yorabilir. Burada kesinlik yani kesin doğru yoktur. Genellik vardır, genel kabul edilen doğrular vardır. Örneğin yapılan araştırmalar kollarını kavuşturarak oturan kişilerin bulunduğu ortamdan memnun olmadıklarını göstermiş ve bundan dolayı kol kavuşturan kişilerin bulunduğu ortamdan hoşnut olmadığı genel kabul edilmiştir, ancak kesin doğru değildir. Çünkü üşüyen bir insanda kollarını kavuşturabilmektedir. Ancak hemen söylemek gerekir ki üşüdüğü için kol kavuşturmakla, bulunduğu ortamdan sıkıldığı, memnun olmadığı için kol kavuşturmak arasında bazı farklar vardır. Hareketlerinizin anlamlarını öğrendikten sonra bu ikisi arasındaki farkı kolaylıkla görebileceksiniz.
BEDEN DİLİNİN DEÄžİŞİKLİK GÖSTERDİÄžİ YERLER
Beden dili, kültürden kültüre, toplumdan topluma, zamandan zamana, mekândan mekâna, kadından erkeğe değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin bir toplumda başı sağa sola sallamak hayır anlamına gelirken, başka bir toplumda evet anlamına gelebilmektedir. Vücut dilinin nerede kullanıldığına bağlı olarak da anlamı değişebilmektedir. Örneğin başparmağının gösterilmesi kimi yerde tamam, evet anlamlarına gelirken, kimi yerde bir partinin sempatizasyonu olduğunuz anlamına gelebilmektedir. Eğer dalgıçsanız bu işaret yani başparmağın gösterilmesi yukarı çık anlamına gelmektedir.
Kadın ve erkeklerin de beden dillerinde farklılıklar vardır. Örneğin bir erkek, erkek popülâsyonunun (varlık, nüfus ) çok olduğu bir yere, sevgilisi ya da eşi ile birlikte giderse, erkeğin eli kadının beline doğru bir sarılma meyili göstererek, kadını kendi vücuduna doğru çeker. Erkeğin bu davranışının anlamı yanındaki bayanı sahiplendiğidir.
Kadınların ise sahiplenmedeki beden dili daha farklıdır. Bayanlar bulundukları ortamda çok fazla hem cinsleri varsa, eşlerinin veya sevgililerinin kravatlarını düzeltir ya da erkeğin omzundaki olmayan tozları çırparlar. Bayanların bu davranışlarının anlamı ise, hem cinslerine yanımdaki erkek benim eşim veya sevgilimdir ve onu kimseye vermem, bu konuda mücadeleye hazırım imajı vermektir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.