İstanbul’da yaşayıp da yolu Unkapanı semtinden geçmeyenimiz yoktur? Peki Balkapanı’nı kaçımız biliyor? Ve neden bu adları almışlar?
Osmanlıların ilk kuruluşundan itibaren yağ, bal, un, erzak, hububat, kahve, ipek, pamuk gibi maddeler Arapça´da Kabban adını taşıyan büyük terazilerin bulunduğu ‘Kapan’ adı verilen yerlere getirilirmiş. Devlet bunlardan belli bir ardiye ücreti alarak gerektiğinde narh koyar, resmi memurunun nezaretinde esnafın yiğitbaşıları ve ihtiyarların katılması ile yapılırmış. Böylece malların hileli ve fazla fiyatla satılması önlenmiş olur ve herkesin kolayca mal temin edebilmesi sağlanırmış. Özellikle İstanbul’da, dışarıdan ithal edilen mal ve eşyanın satışı bu kapanlarda yapılırmış. Bugünkü Unkapanı sahiline buğday ve arpa yüklü gemiler demirlediğinden, semt 19. yüzyılda bu ismi almış.
Ayrıca kapanlara getirilen ürünlere göre yağkapanı ve balkapanı adını alan çeşitleri de varmış. İlk Osmanlı Sultanlarının bina ettirdiği cami, mescit, medrese, imaret gibi vakıfların masraflarını karşılamak üzere “kapan hanı” yaptırdıklarına tarihi kayıtlarda rastlanmaktadır. Bal Kapanı Hanı halen Sirkeci’de bulunmakta. . İpek ve Yağ kapanlarının ise örnekleri kalmamış durumda. .
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.