Pick hastalığı, bir demans türüdür. Demans : Düşünce bozukluğu, unutkanlık olarak tanımlanmaktadır. Demanslı hastalarda, günlük işlerini yapma, hafıza, mantık yürütme, konuşma, sosyal aktivitelerde bulunma gibi işlevlerin gerilediği ve zamanla bu işlevlerdeki bozulmanın ilerlediği görülür.
Beyin hücrelerinin fazla protein birikiminden kaynaklı büzüşmesine neden olan hastalık, alzheimer'dan sonra ikinci sıklıkta görülmektedir. Alzheimer hastalığında ilk belirtiler unutkanlık, hafıza kaybı olarak kendini gösterirken, pick hastalığında ilk belirtiler davranışsal bozukluklar şeklindedir. Bunun temel sebebi beynin fronto temporal bölgesindeki harabiyet, ağır sinir hücresi kaybı ve hücrelerin büzüşmesinden kaynaklı küçülmedir. Fronto temporal bölge beynin ön bölgesidir. Bu bölge akıl yürütme, sosyal davranışlar, kişilikle ilgili işlevleri yerine getirir. Bu nedenle hastalığın en belirgin belirtileri, kişilik ve sosyal davranış ve konuşma bozukluklarıdır. Hastalık, Alzheimer hastalığından daha erken yaşlarda 40-65 yaşları arasında görülmektedir. 50 ve 59 yaşlar arasında daha fazla görüldüğü hakkında araştırmalar mevcuttur. Ortalama hastalık süresi 6 ile 8 yıl arasındadır. Hastalık ölümle son bulur. Kadın ve erkeklerde görülme sıklığının hemen hemen aynı olduğu bilinmektedir. Ailede bu hastalığı geçirmiş kişilerin olması, geçirilmiş kafa travmaları, hastalığa yakalanma riskini arttırır ancak bu özelliklerin olmadığı kişilerde de görülebilir. Hastalıkta kalıtsal geçiş oranı %50'dir. Hastalığa adını veren Arnold Pick 'tir. Hastalığı 1892 yılında tanımlamıştır.
Pick Hastalığının Belirtileri:
Hasta içe kapanır. Dikkatinde dağınıklık olur. Kararlarını vermekte zorluk çeker ve genellikle kötü ve yanlış kararlar verir. İştahında aşırı bir artış gözlenir. Kişisel temizliğine dikkat etmez. Cinsel anlamda teşhirci davrandığı görülür. Çalışmakta zorlanır. Ev işlerini yapma işlevi azalır. Daha önce tertipli düzenli iken, dağınık ve düzensiz bir insan olabilir. Ruh hali aniden değişir. Mutluyken birden ağlayabilir. Saldırganlaşabilir. Dikkati çok kolay dağılır. Davranışlarındaki değişimlerin farkında değildir. Takıntılı ve tekrarlayan davranışlara sahip bir kişi haline gelir.
Sözcük dağarcığı küçülmeye başlar. Konuşurken doğru kelimeleri bulmakta zorlandığından duraksayarak konuşur. Karşısındakinin anlattıklarını anlamakta, okuma ve yazmada zorluk çeker. Başkalarının söylediklerini tekrarlar. Zamanla hiç konuşmamaya başlar. Hasta fiziksel olarak güçsüzdür. Kaslarında sertleşme ve gerginleşme olur. Bir yerden bir yere gitmekte zorluk çeker. Koordinasyon eksikliği çeker. Hafızada yavaş yavaş ama ağır kayıplar meydana gelir.
Pick Hastalığının Teşhis Ve Tedavisi:
Teşhisinde Alzheimer hastalığı ile karıştırılabilir. Yapılan nörolojik muayenede reflekslerde bozukluk, ellerde titreme, konuşmada bozukluk, hareketlerde tutukluk görülebilir. Çekilen beyin filmlerinde fronto temporal bölgede belirgin olarak küçülme görülür. EEG genellikle normal sonuçlar verir.
Hastalığın tedavisi Alzheimer'la benzerdir. Hastalığın belirtileri ilaçlar ve gözetimle kontrol altına alınmaya çalışılır. Kanıtlanmış bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Görme bozukluğu için gözlük, işitme kayıpları için işitme cihazı kullanılabilir. Hastanın konuşma ve davranış bozukluğu için terapi alması davranışlarını düzenlemek için yardımcı olabilir. Hasta yakınlarının psikolojik destek alması çok önemlidir. Hastanın saldırgan kendine ve başkalarına zarar verebilecek davranışları antidepresanlarla engellenebilir.
Pick Hastası Bakımı:
Pick hastası ile yaşamak, onun davranışlarına sabırla tahammül etmek, çok zor gibi görünebilir. İşte burada sevgi devreye giriyor. Sevdiğiniz insanın davranışlarının gün gün değiştiğini görmek, beyninde oluşan hasardan kaynaklı, sizi bile tanıyamayacak duruma gelmesine seyirci kalmak ne kadar zor olsa da bilin ki; bu hastalıkla birlikte yakınınızda oluşan kötü davranışların hiçbiri sizinle ilgili değil, bu onun da suçu değil. Bu nedenle onu gün gün ölüme götüren bu hastalığı yaşadığı süreçte yaşam kalitesinin elinizden geldiğince iyi olmasına özen gösterin. Onu mutlu edin. Asla yalnız kalmasına izin vermeyin. Her koşulda yanında olmanız, sevginizi hissettirmeniz, ona güven verecek ve davranışlarında azda olsa değişimler olduğunu siz de gözlemleyeceksiniz.
Birkaç yıl önce bu hastalıkla ilgili bir film izlemiştim. Senaristliğini Burak Göral'ın, yönetmenliğini Özer Kızıltan'ın yaptığı, "Beni Unutma" isimli filmde Mert Fırat, Açelya Devrim Yılhan, Aliye Uzunatağan ve Ünal Silver gibi oyuncular oynamıştır. O güne kadar bu hastalıktan haberdar değildim. Filmi izlerken hem hastalık hakkında bilgi ediniyorsunuz. Hem de sevginin yoğunluğunu her koşulda hastaya destek olmanın ne olduğunu çok iyi gözlemleyebiliyorsunuz.
Beynimizi Ve Hafızamızı Güçlendirmek İçin Biz Neler Yapabiliriz?
Beynin en çok ihmal ettiğimiz organımız olduğunu düşünüyorum. Beynimizi uyaran, gündelik hayatta rahatlıkla yapabileceğimiz bir çok aktivite var. Düzenli olarak kitap okumak, satranç oynamak, kendimizi öğrenmeye açık tutarak ve etrafımızı gözlemleyerek yaşamak, dil öğrenmek bunlardan sadece bazılarıdır. Bunun yanında hafızamızı zayıflatan en önemli etmenlerden biri olan stresten uzak durmaya çalışmak, bizi mutlu eden insanlarla birlikte olmak, düzenli olarak fiziksel egzersizler yapmak, beslenmemize dikkat ederek yüksek kalorili besinlerden uzak durmak da hafızamızı güçlü tutabilmemiz için yapmamız gerekenler arasındadır. En önemlisi de böyle yaşamayı bir zorunluluk dışında yaşam tarzı haline getirirsek, bunları yapmanın çok fazla zaman almadığını ve zor olmadığını görebiliriz. Unutmayalım ki beynimiz tüm vücudumuzun efendisidir. Beynimizin doğru komutlar ve kararlar vermesini sağlarsak bizi mutlu edecek bir yaşama sahip oluruz. Hayatta böyle değil mi? Yaşadığımız çoğu şey bizin seçim ve yönlendirmelerimizle şekil alıyor.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.